Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İslam âlemine On iki ayın sultanı, misafirlerin en mütevazısı ve lütufkârı Ramazan ayı geldi. Hoş geldi. Ancak bu yıl ve birçok yıldan beri hoş bulmuyor dünyayı; yüreğimizi paramparça yapan 6 Mehmetçiğimiz ve vahşice katledilen doktor, ilçemizde ve yurdun dört bir tarafından gelen trafik kazaları ile yitirdiğimiz canların acısı ile dopdoluyken geldi. Onu şanına uygun karşılayamadık ne yazık ki. O lütufkâr, alçak gönüllü, mağfiret, hak ve adalet ayı olmasına rağmen bizden çokta hoşnut olduğunu sanmıyorum ve bu 30 gün içinde onun adı anılarak nasıl bir müsriflik yapılacak bilmek bile istemiyorum. Ne kadar lütufkâr olursa olsun kardeşin kardeşi kestiği, ayırdığı, paranın patron, insanların ona kul olduğu, yokluğun yoksulluğun binlerce kez arttığı bir zamanda nasıl hoşnut olsun ki? Ancak gerçek samimi ve paylaşımcı kullar var ki belki onların sayesinde durumu azıcık kurtarabileceğiz diye düşünüyorum.
Ramazan ayı adı üzeri sıcak bir ay. Ancak sabit bir ay olmadığından 12 ayın hepsinde üç kez misafir kalarak dönüşünü tamamlar. Yani dönüşünü 36 yılda tamamlar. Ramazanın orucu İslâm’ın beş şartından birisidir ve Bakara Sûresi nin 187. Âyetin de belirtildiği gibi; tan yerinde beyaz iplikle siyah iplik ayırt edilinceye kadar yiyip içilen, sonra da geceye kadar tamamlanan bir ibadet şeklidir. Ve yine Kuran’ı Kerimde 185- O sayılı günler Ramazan ayıdır ki, der. Kur’an o ay içinde indirilmiştir. O Kur’an, insanları hakka ulaştırır, helal ile haramda ve din hükümlerinde hakkı batıldan ayırır.
Sizden her kim Ramazan ayında hazır bulunursa o ayı oruç tutsun, kim hasta olur yahut seferde bulunursa, oruç tutamadığı günler sayısınca sıhhat ve ikamet halinde orucunu kaza etsin, ALLAH size kolaylık diler, size güçlük dilemez; ve Kuran’ı Kerimde 183üncü ayette devam eder. ‘Ey Iman edenler! Sizden öncekilere kılındığı gibi farz sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Gerek ki oruç sayesinde fenalıklardan korunasınız’ demektedir. Ve geçmişten bilgi vermektedir. Peki, bizden önce oruç tutanlar kimlerdi? Ufak bir araştırma ile yanıt vermek olası tabi şöyle ki. Artık hepimiz biliyoruz ki, Semavi dinlerde orucun yeri Hz. İbrahim (S.S.)’den kalmadır. İlk orucu kendisi ve kavmi tutmuştur.
Cahiliye devri Araplarının Hazret-i İbrahim (a.s.)’den beri aşure günü gibi bazı günlere önem verip oruç tuttukları bilinmektedir.
Ve Musevîlik’te Oruç
Tevrat’ta bazı günlerde oruç tutulması emredilmektedir. Yahudîlikte oruç nefsi terbiye etme ve bazen de acı çekme aracı sayılırken, bazen de Allah’a yaklaşma aracı olarak kabul edilmektedir. Tevrat’a göre, Hz. Musa Tur Dağı’nda 40 gün 40 gece kalmış ve bu süreyi oruç tutarak geçirmiştir. Bazı Müslümanlar da oruçla ilgili âyetler tamamlanmadan önce aynı Yahudîler gibi hareket ederlerdi. Babil döneminde matem ve üzüntü sembolü olarak oruç tutulurdu. Yahudîler, Allah’ın kendilerine felâketler verdiğine inandıkları dönemlerde sürekli oruç tutardı. Yahudîlikte tutulması gerekli görülen tek oruç Yom Kippur adı verilen kefaret orucudur. Yom Kippur İbranicede “tövbe günü” anlamındadır. Yahudîlerin en büyük ibadet günlerinden olan Kippur, 19 Nisan’da başlamakta ve bir hafta sürmektedir. Pesah Bayramı orucu ise, genellikle Hamursuz Bayramından sonra gelen Pazartesi ve Perşembe günleri tutulur. Yahudîler Babil dönüşünden sonra, Kudüs’ün tahrip edilmesi ve diğer felâketler nedeniyle dört ayrı oruç daha ortaya çıkmıştır.
Hristiyanlık’ta Oruç
Kur’ân’ın bildirdiğine göre oruç, Hıristiyanlara da farz kılınmıştır. Hıristiyanlıkta oruç ve perhiz aynı anlamdadır. Orucun amacı, işlenmiş günahların cezasını bu dünyada çekmeye başlamaktır. İncil, oruca büyük önem verir ve övgüyle bahseder. Hıristiyanlıkta iki çeşit oruç bulunur: Şükran orucu ve kilise orucu. Bu iki çeşit orucu Katolik’ler tutar, Protestanlar tutmaz. Hıristiyanlık, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri ile bazı yortuların arife günlerinde oruç tutmayı teşvik eder. Hıristiyanlıkta Hz. İsa’nın öldükten sonra dirildiğine ve göğe çıkarıldığına inanılan Paskalya’da oruç tutulması önemlidir. Paskalya öncesinde elli iki gün oruç tutmak dindar Hıristiyanlar arasında yaygındır. Hz Meryem de İsa peygamberi kavmine götürdüğünde susma orucu tutmuştur.
“Cenabı Hak’kın” sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de oruç farz kılınmıştır” dediği oruçlar bunlar. Birde semavi olmayan oruçlar vardır. Birde onlara göz atalım…
Örneğin Budizm’de Oruç: Budizm, oruca en fazla önem veren dinlerdendir. Budizm’in kurucusu Buda’ya göre, ne dünyaya bağlanmak, ne de dünyadan vazgeçmek gerekir. Bu amaca ulaşmak için koyduğu kuralların birincisi ise, her iki ayda bir oruç tutmak ve bu süre içinde de toplum içinde tüm günahlarını itiraf etmektir. Buda’ya göre sonsuz kurtuluşa, yani Nirvana’ya engel olan tek şey arzulardır. Kurtuluş, ancak arzuları terk etmekle sağlanır ve arzulardan kurtulmanın birinci yolu da oruç tutmaktır.
Hinduizm’de oruç: Hinduizm’de nefsi terbiye için yılın belirli aylarında ve günlerinde oruç tutulur. İbadet amacıyla duâların okunduğu günlerde oruç tutulması gerekir. Hinduizm’de oruç, genellikle bazı besinleri belirli bir süre yememe ve perhiz şeklinde tutulmaktadır.
Taoizm’de oruç: Taoizm’de oruç, sağlığı koruma ve böylece yaşlanmayı geciktirme özelliğiyle ön plana çıkmaktadır. Çinliler ayrıca, büyük bayram günleri ile kötülüklerin arttığı dönemlerde de, kendilerini korumak için oruç tutarlar.
Brahmanizm’de oruç: Brahmanizm’de her ayın 12. ve 13. günlerinde oruç tutmak gelenektir. Yaşlılar, hastalar ve çocuklar dahi bu oruçtan muaf değillerdir. Bazıları insanî isteklerini yenmek için 15 gün boyunca oruç tutarlar. Bu süre içinde bir yudum sudan başka bir şey yiyip içmeleri orucu bozmaktadır.
Jainizm’de oruç: Jainizm’de orucun kuralları daha serttir. Jainistler kesintisiz olarak 40 gün oruç tutarlar. Bu dinin kurucusu Mahavira’nın (M.Ö 599-527)) kendisine işkence yaparak dinde yüksek dereceye ulaşmaya çalıştığı, et ve yumurta yemediği ve hatta ölünceye kadar da oruç tuttuğu rivayet edilmektedir.
Maniheizm’de oruç: Maniheizm’de, ışığı gönderen güneş ve aya duâ etmek amacıyla tutulur. Babil ve Asurluların da orucu büyük önem verdiği bilinmektedir. Eski Mısır’da ise oruç genellikle dinî bayramlarda tutulur.
Avrupa yerel dinlerinde oruç: Keltler’in oruç tuttuğu, eski Roma ve Yunanlıların da orucu felâketlerden kurtulmak için bir yol olarak kabul ettiği bilinmektedir.
& & & & &
Ve sevgili okuyucularım oruç tutun ya da tutmayın, inanın ya da inanmayın. İçinde bulunduğumuz ayın ve her günün rahmet ve mağfiret ayı, günü olduğunu bilin yeter bence. Ve yardım etmenin dayanılmaz hafifliğini yaşamayı da ilke edinin, eşitlik, kardeşlik, hak ve özgürlüklere saygılı olmanın bilinci içinde yaşayıp bunu çocuklarımıza da aşılamaya çalışalım. Oruç aç kalmak demek değildir. Açın halinden anlamaktır. Aç kalmadan da oruç tutulabilir diye düşünüyorum. Ve Ramazan ayı her ay gibi sağlık, sevgi, bereket ve barışa neden olsun. Sağlık ve sevgiyle kalım sevgili okuyucularım hep birlikte her zaman ayrımsız gayrımsız. Yase
& & & & &
Ve sevgili okuyucularım Halk Eğitim Merkezi öğrencilerinin, ahşap boyama sergisi geçtiğimiz günlerde sanat galerisinde sergilendi. Hemen söylemek zorundayım ki orasına sanat galerisi denemez kesinlikle. Zaten artık hayatı (mış) gibi yaşıyoruz ya, orasını da mış gibi kabul ettirmeye çalışıyorlar ne diyelim? Ancak öğrencilerin sevgili öğretmenleri Ayşe hanımın rehberliğinde ortaya çıkan çalışmaları tek kelime ile güzeldi. Çok beğendim ve takdir ettim. Şimdi o çalışmalardan bazılarını paylaşmak istiyorum. Yase
Günün Şiiri
Dünya
Din adamına sınav, bilim adamına evrim bu dünya.
Şairine kalem, yazarına kitap…
Göktekine cennet, yerdekine yuvarlak dünya.
Sana, bana, ötekine bir vatan mı olamayacak?
Zehra ÇETİN
Günün Fıkrası
Bektaşi babasına sormuşlar: “Baba erenler, ramazan hakkında ne düşünüyorsun?” Bektaşi babası: “Vallahi, demiş; iftara bir şey dediğim yok ama, şu sahuru da öğleye alsalar daha iyi olurdu.”
Günün Sözü
Ramazan ayı girdiğinde teala arşı taşıyan melekler, tespihten ellerini çekip Muhammed (s.a.s.) ümmetine ve mü’minlere istiğfarda bulunmalarını emreder.
Hz. Ali