18 maddelik Anayasa değişiklik paketine, Tek adam rejimine karşıyım. Partili Cumhurbaşkanı asla tarafsız olamaz, bütün milleti kucaklamak yerine sadece kendi partisinin üyelerini ve destekçilerini kayırır. Düşünün Galatasaray ve Fenerbahçe maç yapıyor ve sahadaki hakem Galatasaraylı. Bu hakemden Fenerbahçe’ye, Fenerbahçeli taraftarlara ve diğer takımlara hayır gelir mi? Gelmez! Rakip takım oyuncularına kırmızı kart gösterirken, kendi takım oyuncularının kırmızı kartlık hareketlerini görmezden gelir. İsterse, maç içinde Galatasaray lehine uyduruk penaltılar verebilir. Galatasaraylı hakem, kararların önemli bir bölümünde tercihini Galatasaray’dan yana kullanır ve sahadan Galatasaray’ın her defasında galibiyet ve avantajla ayrılmasına neden olur…
*İl Başkanları ve Valiler Çekişmesi
Partili Cumhurbaşkanı göreve başlarsa, illerde partili Cumhurbaşkanının temsilcisi partili İl Başkanı olacak ve her bir İl Başkanı kraldan fazla kralcı tutumlarıyla hemen her işin içinde olacaklardır. Bunu ilçelere indirgediğiniz de bu kez partili Cumhurbaşkanın ilçe başkanı her alanda söz sahibi olabilecek, adliyeye, hâkime, savcıya, emniyete ve jandarmaya bazı talimatlar verebilecektir. Ayrıca her vilayette İl Başkanı, Vali, her ilçede, ilçe Başkanı, Kaymakam çekişmesi, örtülü ya da aleni bir biçimde görülebilecektir…
*+50 Milletvekili Milletimize Yarar Getirmez
Anayasa değişiklik paketinde, 550 milletvekilinin arttırılarak 600’e çıkartılması Cumhurbaşkanını denetimden kurtarma amaçlıdır. Cumhurbaşkanının sorumluluğunu sağlamak ve denetlemek, son değişiklik paketiyle nerdeyse imkânsız hale getirilmiştir. Yüce Divana sevk için sırasıyla 301, 360, 400 milletvekilinin oy vermesine ihtiyaç vardır. Parti genel başkanı sıfatıyla Meclis gurubunu da kontrol eden Cumhurbaşkanını Yüce Divana sevk için bu oyları bulmak neredeyse imkânsızdır. Dolayısıyla +50 milletvekili milletimize yarar getirmez…
*Bırakın 45 Günü, ya Yıllarca Yönetirse?
16 Nisan 2017 referandumu, Ak Parti, CHP, MHP meselesi değil ülke ve rejim meselesidir. Bugünkü Cumhurbaşkanı diyelim ki 16 Nisan referandumundan başarılı çıktı ve tek adam oldu. Bir süre görev yaptıktan sonra Allah göstermesin eceliyle vefat etti. Yerine 45 gün süreyle bakacak olan Cumhurbaşkanı yardımcısı, OHAL ilan etti ve ülkeyi bırakın 45 gün, yıllarca yönetti. Kim bu duruma karşı çıkabilecek? Ya da vefat eden Cumhurbaşkanı yerine yeni bir Tek Adam seçtik. O da göreve gelir gelmez OHAL ilan etti ve aklına esen her bir uygulamayı rahatça yaptı, millet olarak derdimizi kime anlatacağız?
*Ne Yapacaksınız Sevgili Tapu Sahipleri?
Allah daha fazlasını versin gözüm yok, gözümüz yok. Geniş arazileri ve yüklü gayrimenkulleri, klasörler dolusu tapuları olan, defter yaprağı gibi tapularını çevirip, servetlerinden haz duyanlar, lütfen şunu düşünsünler. Mevcut Cumhurbaşkanımız rabbim göstermesin eceliyle vefat etmiş, yerine bir başka başkan seçmişiz. Başkan, olağanüstü ve sınırsız sayılabilecek yetkilerle donatılmış. Bir sabah kalktı ve özellikle klasörler dolusu tapuya sahip olanların bütün taşınmazlarına el koydu. Yetmedi, bankalardaki döviz ve Türk Lirası birikimlerine bir anda sahip oldu. Söyler misiniz bana sevgili tapu sahipleri ne yapacaksınız? Derdinizi kime anlatacak el konulan taşınmazlarınızı nasıl geri alacaksınız?! Hak da tek adam, hukuk da tek adam, güvenlik kuvvetleri de tek adam olursa, adalet, insan hakları ve gayrimenkule sahip olma güvenliği kalır mı? Kalmaz…
*Sanayi Tesisleri ve Organize Sanayi Bölgeleri, Başkanlık Fonu’na Aktarılırsa
Yine Tayyip beyden sonra seçtiğimiz Cumhurbaşkanı ya da başkan bir sabah kalktı ve Türkiye’nin önde gelen sanayi tesis ve kuruluşlarına, Organize Sanayi Bölgeleri’ne el koydu. Sanayi tesislerinin borçlarını sanayicilere bıraktı, alacaklarını kendi tahsil etti ve sanayi kuruluşlarının tüm banka hesaplarını o sabah kurduğu Başkanlık Fonu’na aktardı. Sevgili sanayicilerimiz bir anda meteliksiz, fabrikasız, bacasız, uçaksız, teknesiz ve otomobilsiz kaldılar. Dertlerini kime anlatacaklar? Sanayi tesislerini nasıl geri alacaklar? Bankadaki döviz ve Türk Lirası hesapları üzerinde nasıl hak iddia edecekler? Edemezler, ancak oturur, tüm taşınmazları ve nakitleri üzerine bir bardak soğuk su içebilirler.
*İş Makinası Parkı Olanlar
İş makinası parkı olanlar hafriyatçılar. Damperli kamyon filonuza ve oldukça pahalı iş makinalarınıza, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sonra seçilen başkan, ani bir kararla el koydu. Filonuz ve o devasa iş makinalarınız bir anda sizin olmaktan çıktı. Ne yapacaksınız? Evdeki torununuzun oyuncak iş makinalarıyla mı oynayacaksınız? Ya da ofislerinizde kurulu bulunan şık konsüllerinizdeki maket iş makinalarına bakıp “Var ya, eskiden bu iş makinaları benimdi. Şimdi değil” diye iç mi geçireceksiniz?!… Tüm sektörler için benzer örnekleri çoğalmak mümkün…
*Kefil Olmayan Bir Milletiz
Mahkemelere şahit olmaya gitmeyen, parası olduğu halde eşine dostuna, akrabasına, kardeşine ağırlıklı olarak kefil olmayan bir milletiz. Avukatımıza, oto galerisi sahibine, apartman yöneticimize hatta kardeş, abla, abi, anne ve babamıza Umumi (genel) Vekâlet yerine, sınırlı vekâlet veren bir toplumun fertleriyiz. Özetle, bir birimize fazla güvenimiz yok. Müşterek tapularda, miraslar da, her birimiz köy kurnazı olurken, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin ve kendi taşınmazlarımızın tapusunu nasıl bir kişiye verebiliriz? Tek adam ister Kemal Kılıçdaroğlu olsun, ister bugün yaşadığını farz edelim dürüst lider Bülent Ecevit olsun, babanıza, ananıza vermediğiniz bir yetkiyi tek adama veremeyiz, veremezsiniz. Verirseniz, çok acı sonuçlarına katlanırsınız. Sadece sizler değil yedi sülaleniz, doğmuş ve doğacak torunlarınız da bu işin mağduru olurlar…
*Başkanlık Değil Başkan Sistemi
Birleşmiş Milletlere üye yaklaşık 200 devlet vardır. Hiç birinde bugün önümüze gelen Başkanlık Sitemi yoktur. Dünyada örneği olmayan tek kişinin gücüne ve hâkimiyetine uyarlanmış bu sistem aslında Başkanlık bile değildir. Lık’ı fazladır. Bu sistem Başkan sistemidir. Başkan, her yeni gün, aklına ne eserse onu yapan, ülkeye tek başına hükmeden kişi olarak başımızda bulunur. İnsan hakları, hak adalet, özgürlük, can ve mal güvenliği, tek kişinin iki dudağına ve el işaretine bağlı kalır.
*Bize Çoğulcu Demokrasi Gerek
Bize çoğulcu parlamenter sistem gereklidir. Atatürk, silah arkadaşları ve yüce Türk Milletinin kurduğu bu Cumhuriyet asırlar boyu sürdürülmelidir. Demokrasiden uzaklaşmak, parlamenter sistemi sembolik hale getirmek, bizlere hak, hukuk, adalet, huzur ve özgürlük getirmez. Aksine tek adam rejimi özgürlüklerin kısıtlanması, ülkenin her saat, her gün sonu bilinmeyen felaketlere sürüklenmesi demektir.
*Babanıza Vermediğiniz Bir Yetkiyi, Başkasına Vermeniz Çok Sakıncalı Olur
Demokrasilerde insanlar layık oldukları şekilde yönetilirler. Babanıza, çok sevdiğiniz annenize ve eşinize vermediğiniz bir yetkiyi, tek adama verirseniz, tüm sonuçlarına katlanmak zorunda kalırsınız. Ben kendi adıma böylesi olağanüstü yetkileri bir kişiye vermek istemiyorum. Daha önce defalarca yazdım. Bir kere daha yazıyorum. Ülkem, milletim, çocuklarımız ve torunlarımızın geleceği için 16 Nisan 2017 referandumunda tercihim “HAYIR” olacak… Herkes için her yeni gün, sağlık, sevgi ve hayır barındırsın…