Orucun Spora Bakışı (2)

0
42

Değerli okurlarım, şu anda sizlere orucun faziletlerinden söz etmeyeceğim. Mübarek Ramazan nedeniyle, yayınlanan tüm sanat ve kültür sayfalarımda orucun faziletlerinden bildiğim kadarıyla ayrıntılı biçimde girerek sizlere yararlı olmaya çalıştığımı düşünüyorum.

Profesyonel sporcu olmak, bu işlerle yaşamını idame ettirmek bazılarının söylediği gibi, kolay bir hadise değildir. Orası bir ekmek kapısıdır ve de kutsal bir uğraşıdır. Sağlıklı insanların oruç tutmalarının “FARZ” olduğunu biliyoruz. Sporcuların sağlığını da en üst düzeyde olduğuna göre, onların oruç tutmaları daha da farzdır diye düşünebiliriz. Ama düşünüldüğü gibi değil! Bir futbolcunun, bırakın Temmuz, Ağustos’ta oruç tutmasını; en kısa, soğuk günlerde bile bu farzı yerine getirmeye kalksa, mübarek insanı sarsar, kondisyonunu aşağı çeker, bitkinleştirir, zaafa uğratır.

Dün de söylediğim gibi, taraftarları üzmeye, kulübü maddi ve manevi zarara uğratmaya, kendisinin de, antipatik olmasına gerek var mı? Yüce Allah’ın nuru üzerinde olmak, o nur ile hareket edebilmek için insan gönlünün doğruyu görmeye yönelmesi şarttır. Bugün, İslam ülkelerindeki sporcuların böylesine nur içinde yüzen gönüllere ihtiyacı vardır. Böyle gönüllere, sonsuza kadar sahip çıkmak gerekmektedir.

İnanın, inançlı sporcuların; öncelikle kendi vicdanlarına, mensubu olduğu kulübüne ve taraftarlarına karşı sorumlulukları vardır. Bir sporcu ki oruç tutmamakla büyük günah işlediğini düşünüyorsa, bu doğru değildir. Büyük bir yanılgı içindedir. Bu yanılgı içinde olmayı bazı futbolcular neden isterler, onu da anlamak gerçekten zor.

Gönülden Allah’a yönelmeyen, sözleri dinleyip, fikirlerin en güzelini seçip ona uymayan, aklını kullanmayan, tabiat kanunlarını gözleyip araştırdıktan sonra ondan bir ders çıkarmayan, kendileri zor durumda kaldığı gibi, başkalarını da zor durumda bırakır. Aydın ve kültürlü bir sporcu, beyni ve gönlü hem bilime ve hem de spora yatkın, sorumluluk taşıyan, tabiat olaylarına uyan, gereğini hayata geçiren, açık, yumuşak gönüllü ve çalışan bir akılla düşünen bir sporcu tipidir.

Sporcuların hedefi de inançlı, aydın, sosyal, zarar vermeyen, her şeyin çözümü olduğu inandığı bir yaşam biçimi olmalıdır. Aydın kavramını sık-sık kullandım, bunu biraz açalım dilerseniz. Aydın insan ya da sporcu kimdir?

Şirkten temizlenip, tevhit inancına sahip olan, yaptığı işte başarılı olabilmek için bütün benliği ile Allah’a yönelen, dinlemesini bilip en güzel bilgileri uhdesinde toplayan, tabiat bilimlerini veya kanunlarını öğrenip onlar vasıtasıyla Allah’a varan, bunları da yaparken aklını kullanan, bunların ardından Allah’ın, gönlünü inanca açtığı kimsedir. Efendim, biz reçeteyi verdik ama eczanenin yerini göstermedik. Onu da yarın anlatalım.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here