Değerli Okurlarım, her dinin kendine özgü kuralları vardır. Bu dinlere meyledenler, vecibelerini de yerine getirmekle mükelleftirler. Örneğin, Hıristiyanlar kiliselere giderler, gerek olduğu zaman da hayır ve hasenatlarını yaparlar. Allah kabul etsin… İslam’ın temel esaslarından birisi oruç ibadetidir. Hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır. Yani oruç Müslüman olan, akıllı ve erginlik çağına gelmiş herkese farzdır.
Oruç, niyet ederek tan yerinin ağarmaya başlamasından, güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsi ilişkiden uzak durmak suretiyle yerine getirilen bir ibadettir. Oruç hakkında duyduklarımıza bazı şeyler ilave etmekte fayda vardır.
Oruç ibadetinin Allah katında kabul görmesi için bütün azalarımızla oruca yönelmeliyiz. Her türlü kötülüklerden kaçınmalı, dikkatli ve temkinli olmalıyız. Şartlarına uygun olarak oruç tutulmazsa, o ibadetin adı oruç olmayacağı gibi, o işe aç kaldık bile diyemeyiz. Muhtemelen Allah nezdinde günaha girmiş de olabiliriz. Peygamberimiz (S.A.V) Hadis’i Şeriflerinde: “Ramazan orucunun farz olduğuna inanarak ve karşılığını yalnız Allah’tan umarak oruç tutanların geçmiş bütün günahları bağışlanır’’ buyurmuşlardır.
Oruç tutan insanlar sağlıklı olurlar. Oruç, kötülüklere ve cehenneme karşı kalkan ve siperdir. Oruç, vücudumuzun yani sağlığımızın zekâtıdır. Oruç, sabrın yarısıdır. Oruçlunun sükûtu tespih, uykusu ibadet, duası makbul, amellerinin sevabı kat kattır. Oruçla Kuran kıyamet gününde kula şefaat edecekti…
Günahları silen, Cennet’e girmemize vesile olan, derecemizi yükselten, bizleri Allah’a yaklaştıran bu ibadeti kusursuz ve elimizden geldiğince en faydalı biçimde tutmaya özen göstermeliyiz.
Burada İslamları Hıristiyanları söz konusu etmiyorum. İyi insanlar olarak yüz akıyla, iyi kullar olarak huzuru ilahiye varalım ve bizi yaradandan bir şey isteyeceksek yüzümüz olsun. Ramazan ayı, bir rejim ayı da değildir. Vücudumuza şifa, ruhumuza gıda depolayacağımız kutsal bir aydır. Bu mübarek aydan elimizden geldiğince yararlanalım.
İbadet konusunda kimse kimseyi etkileyemez, zorlayamaz. İsteyenler oruç tutar, isteyen kiliseye gider, isteyenler de camiye gider. Din konusunda yumuşak olmalıyız. Allah Birdir, Ondan Başka Tanrı Yoktur…!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Hep Eski Ramazanlar…
Değerli Okurlarım, ne zaman mübarek Ramazan gelse, birçok insanlarla beraber ‘’HEP ESKİ RAMAZANLAR’’aklımıza gelir. Eski Ramazanlarda ne vardı ki? Herkes yenilikten, değişimden söz ediyor, Ramazan’ın da yenisi daha iyi değil mi? Mutlaka öyledir ama… Bizim zamanımız… Şimdiki zaman kimin, kimlerin zamanı?
Sanırım bizim zamanımız dekle ilk gençlik yıllarımız bizi ablukaya alıyor, bloke ediyor. İlkokul, Lise ve Üniversite yıllarını anımsıyoruz her halde. Kendimizi ve hayatı tanımaya başladığımız, geleceğe dair planlar yaptığımız yıllar olmalı.
Eski Ramazanlar derken de o günleri hatırlıyor ve yâd ediyoruz. Burada şu gerçeği de söylemeden geçemem. Eski Ramazanlar sözcüklerini telaffuz edebilmek için, en azından 35-40 yaşını geride bırakmak gerekiyor. Yolun yarısını kat edeceksiniz. Bizim zamanımızda ki Ramazanlar dediğimizde, o zaman bizim kuşak yolun yarısını kat etmiş ve olgunlaşmış demek oluyor.
İbadetler arasında, Allah’la kul arasında olan ve riyası olmayan tek ibadettir. Bizi yaradan, Hıristiyan Alemi olsun, İslam Alemi olsun hepimizden ibadet istemiştir ama hiçbir zaman bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur. Oruç dediğimiz ve tamamıyla Allah rızası için yapılan ibadetle, bir yılda insan vücuduna biriken yükü, bir ay içinde az da olsa hafiflemektir. Yeter ki, iftarda yemeklere karşı fazla sıcak bakmayalım.
Ancak, eğer yurtdışında iseniz, ESKİ RAMAZANLAR dendiğinde, ülkemizdeki Ramazanları anımsamış oluyoruz. Dünyanın neresinde olursanız olun. Oruç tutun ya da tutmayın. Fakat Ramazan ayının aynı zamanda nasıl bir toplum olayı olduğunu da yurtdışında yaşarken daha iyi anlarız.
Bu mübarek ay paylaşmaktır. Havanın teneffüs edilmesi, bir bardak suyun içilmesi paylaşmadır. Gurbeti gurbet yapan paylaşmanın olmayışıdır. Kaldırımları, elektriği, yolları, alt üst geçitleri, treni ortaklaşa kullanırız da, bu paylaşma değildir.
Paylaşma kültürü birlikte paylaşmaktır. Gurbette bile olsa, kültürünüz evinizin içinde ya da küçük bir dost grubunda yaşanır. Sokak bizimle aynı kültürü paylaşmaz.
HEP ESKİ RAMAZANLAR! Şimdi de ülkemize bir göz atalım. Bazı vatandaşlar, “Yıllardan beri işsizim, zaten hep aç yaşıyoruz, oruç bizim neyimize” diyorlar. O Allah’la kulunun arasında olan bir hadise, bizi fazla ilgilendirmiyor. Ancak, Ankara’da iftar zamanı kiliselerde top atılıyor da, büyük kentlerde top sesini kim duyacak.
Ama çan seslerini herkes duyuyor. Fırınlarda pide kuyruğu, çörekotlu pide kuyruğu, iftar saatine doğru gözle gözükür biçimde caddelerin tenhalaşması ve iftardan sonra tekrar canlanması. Bu güzellikleri yaşamak gerek ama bunları ülkemizde yaşayabiliriz ancak. Oruç sağlık için çok önemli bir hadisedir. Orucun hakkını verebilenler, bir ay içinde çok şeyler kazanırlar. Allah’ın vaat ettiği özel mükâfatlara sahip olurlar.
Oruçlu vücutta, fiziki yorgunluk olduğundan insanlar aheste-aheste yürürler ve bu ayda fazla doğum olayına da rastlanmaz. Oruç Riyası Olmayan Tek İbadettir! Hepinize ağız tadıyla, huzur içinde bir Ramazan dilerim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Yorumu
İSTİĞRAF DUASI…
Bu istiğfar duasını sadece ramazan da okunur diye yazmıyorum. Her zaman okunabilir ve her an Allah katında geçerlidir. Ancak, her namazdan sonra, üç kere Estağfurullahel’azim ellezi la ilahe illa huv el-hayyel kayyume ve etebü ileyp okuyanın hadisi şerifte bütün günahları af olur kabul buyruluyor. Aynı hadiste, İstiğrafa devam edeni çok okuyanı, Allah’u Teala dertlerden sıkıntılardan kurtarır, O’nu hiç ummadığı yerden rızıklandırır buyruluyor.
Kısaca estağfirullah demenin fazileti çok büyüktür. Bunu yirmi beş kez okuyanın odasında, ailesinde, evinde ve şehrinde hiç kaza bela olmaz. Günde en az yüz kez estağfirullah söylemek çok faydalıdır. Kazayı belayı affeder.
Her zaman ve her yerde ve namazlardan sonra, yatarken estağfirullah demeyi ihmal etmemelidir. Estağfirullah, Yüce Yaratandan, işlediğimiz günahlara karşılık özür dilemek demektir. Özür dilemenin de kimseye bir zararı dokunmaz. Efendim, öncelikle iyi niyet ve samimiyet şart. Ne yaparsak yapalım bunlar geçerlidir. Samimiyetsiz göstermelik ibadet de yapılmaz, estağfurullah da denilmez. İyi bayramlar…
Günün Ayeti
“Bu kitabın indirilmesi, mutlak güç sahibi, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı ağır bulan, lütuf sahibi Allah tarafındandır. O’ndan başka ilah yoktur. Dönüş ancak O’nadır…”
Günün Hadisi
Kıyamet gününde, üç çeşit insanın hasmı olacağım. Benim adıma yemin edip sözünü tutmayanlar. Hür bir insanı köle diye satıp, parasını yiyenler ve işçiyi çalıştırıp da parasını ödemeyenler…
Günün Sözü
Oruç Sana Sağlık Kazandırır…
Öcal’dan İnciler
Oruç Tutamıyorsan Bir Fakiri Doyur!