Bulunduğumuz ‘Ortadoğu Bölgesi’nde; İkinci Cihan Savaşından sonra, 1963 yılında Rumlarca Kıbrıs’ta yapılan Türk katliamı ve Müslüman Arap Dünyasındaki İsrail işgal saldırıları ile ortalık allak-bullak olmuştu. Arapların onca petrol zenginliğine karşı, ABD ve Avrupa ülkelerinin tamamının “İsrail yanlısı” tutumları ile bölgede “tek hâkim” İsrail’i yaratmışlardır.
Türkiye bu ortamda etliye sütlüye karışmadan idare etmeye ama “İslam kardeşliği” nedeniyle Araplara yakın politika takip etmiştir. Çünkü gücü malumdur. Dolayısıyla İsrail tüm Arap Dünyasına meydan okumuş tek uçak ve silah satmalarına imkân tanımadan, Mısır da dâhil hepsini abluka altına almıştır.
Daha sonraları kafa tutabilen Irak ve İran’ın savaştırılması, Suriye’nin ise son “Arap Baharı” denen GBOP’nin bir parçası ile ne hale geldiği görülmektedir. Diğerlerinde de olduğu gibi, Müslümanların birbirine yedirilmesi oyunu devam etmektedir.
Oysa İsrail’e tek “kafa tutan ve dik duran” ülke Suriye idi ve ülkemizden Kıbrıs gibi, sadece kimlikle gidebilecek ve çok büyük ekonomik, mali, aynı zamanda stratejik çıkarlarımızın olduğu bu ülke de nu şekilde halledildi. Bu arada sevmem ama Esad’ın, ‘Ben gidersem, kardeş ülke olarak az-çok güç durumda kalırsınız’ sözleri dikkate değerdi.
Gelelim bizim Kıbrıs meselesi ve uygulanan dost ülkelerin ambargolarına. O dönem tek silah alınamamıştır. Sovyetlerle de durumumuz malum olduğundan, NATO ittifakının üyesi ve kalemi kırılmış bir ülke durumundayız. Sadece her konuda bize Libya ve Pakistan yardımcı olmuş ve elimizden tutmuştur. Kıbrıs’ın durumu ortadadır. Rahmetli Denktaş’tan bu yana kayıp var, hiçbir kazanım yok! Tehlike var. İnşallah atlatırız.
Gelelim kısaca Kıbrıs öfkesi sonrası, ittifak ülke ve stratejik dostlarımızın yaptıklarına. Sağ-Sol çatışmasını destekleme, Fransız Bayan Daniela Miterrand’ın başlattığı Güneydoğu gezileri ve diğerlerinin takibi, Ermenilerin diplomatlarımızı katliamları ve sonucu ortaya çıkan PKK-Apo meselesi. Ve üzülerek belirtmek isterim, ne yazık ki “İslam Kardeşliği” adı altındaki süreç ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile verilen destek.
Bu örgüt için yapılan sadece mali harcamalar birkaç Türkiye yaratırdı, kendimize gelmemiz lazım. Bunlara verilen taviz ve yardımlar, bölgemizdeki Türkmenlere verilse idi, ülke, bölge ve atmosfer sütliman olurdu. Çok geç kalmadan iyi düşünelim ve silkelenerek kendimize gelelim diyerek, hoşça kalın, Allah(cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.
e-mail: nurettincan1071@hotmail.com