Değerli okurlarım, mermi gibi bir şut atıyorsunuz direkte patlıyor. Altı pastan meşin yuvarlağa dokunuyorsunuz, çamura sağlanıyor. Yani iki vuruşta da rakip ağları sallayamıyorsunuz. Bu net vuruşlarla beraber taraftarlar da oturup kalkıyor, sonuç söylediğimiz gibi. Özellikle müsabakadan sonra puan da kaybedilmişse ve rahatlamak için bir kılıf bulmamız gerekiyor ya. Çok şansızdık, şansımız yanımızda değildi diyerek kendimizi teselli ederiz.
Hayatta mutluluk gibi ulaşılmasının zor olduğunu düşündüğümüz kavramları genellikle dış etkenlere bağlarız. Dış etkenler bizden yana olduğunda mutlu olmamız kolay, karşımızdaysa şanssız olduğumuzu söyler, mutluluğu yakalamanın zor olduğuna inanır ve kendimizi mutsuzluğa teslim ederiz bir anlamda. “İnsanım” diyebilmek, böyle bir kimliğe sahip olmak, Yüce Yaradan’ın hepimize bir lütfüdür diye düşünüyorum.
İnsan olmak, insanca yaşamak tabi ki kolay değildir, onun koşulları vardır. O koşullara uyulmazsa, dikkat edilmezse “Karizma Çizilir” tekrar başa dönmek zor olabilir, hatta mümkün olmayabilir de… Ancak, insanların mutlu olması düşünüldüğü kadar zor da değildir. Düşünün bir kere, takımımızın attığı galibiyet golü bizleri mutluluğun zirvesine taşıyorsa ve özellikle bu gol 90. dakikada yapılmışsa mutlulukla koyun koyuna olmaz mıyız? Birazda fanatiksek bu galibiyet bize bir hafta yetmez mi?
Oysa yaşadığımız her an mutlu olmak için bir sürü sebep vardır, bu nedenleri görmeyi tercih edersek mutlu olmak biraz daha kolay ve kendiliğinden oluşur. Aksi halde, ömrümüzün sonuna kadar mutluluğun peşinde koşar ve gerçek mutluluğu asla yakalayamayız. Mutluluk sadece karşı cinsle beraber olmak değildir. Bunun türlü şekilleri vardır. Mutlu olmak da, insan olmak gibi bir anlam ihtiva etmelidir. Bu anlam denilen hadise ise, kendimizi geliştirip, bayatlamış eskileri tedavülden kaldırmakla başlar.
Neden hep dikkatli olmaktan söz ediyorum, biliyor musunuz? Geçmişte yaptığınız yanlışlar pusudadır ve acımasızdır, gözünü kırpmadan geleceğiniz vurur. Yüzünüz güler ama içiniz kan ağlar. İnsanız ama yanlış yapmama adına kendimizi ne kadar tanıyoruz. Fiziksel görünümünüzü seviyor musun? Kişiliğini beğeniyor musunuz? Kendinizle ilgili özeleştiri yapabiliyor musunuz? Eleştirilere tahammül edebiliyor musunuz? Kendinize olan güven dereceniz nedir? Yeteneklerinizin ne kadar farkındasınız? Hangi işleri yapabilirsiniz? Yaratıcı mısınız? Sinirli misiniz? Vicdanlı mısınız? Engellendiğinizde, hayır denildiğinde ilk tepkiniz nasıldır?
İnsan olmanın raconunda dürüstlük, doğru sözlülük, karşı cinse saygılı olmak, cimri olmamak vardır. Birini gördüğünde yüzün kızarmamalı! “Ben Delikanlıyım” diyenlerin hiç biri delikanlı değillerdir. Aslında, insan olma konusunda roman yazmak gerekir. Belki günün birinde ve hayatta olursa, öyle bir roman yayımlanır. Kim bilir?
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA