Sanat Yazısı
Değerli okurlarım, muhtelif yerlerde karşılaştığım bazı okurlarım bana birazcık serzenişte bulunuyorlar. Son yıllarda yazdığım makalelerimin duygusal ağırlıklı olduğunu söylemeye çalışıyorlar. Yazdıklarımı önce kendim beğenirim. İyice elden geçirdikten sonra Yazı İşleri Müdürümüz Sayın İlyas Edip Terbiyeli’den yayınlanmasını rica ederim.
Bundan önce yayınlanan sanat ve kültür sayfamda ölümü düşünmenin yaşamımıza katkılarını anlatmıştım ve tekrarlamaya gerek yok. Yine de bir cümle ile anlatmak istiyorum. Ölümü düşünmek; insanları yanlışlardan alıkoyar, rahatlatır, insanları, hayvanları ve toprağı sevme duygularını kabartır. Bu kadar yeter değil mi?
İnsanlar dünya telaşına çok fazla kapıldığında tehlikeli bir girdabın içine giriyor. Hayati önem arz eden hayati konular geri plana itilirler, gereksiz basit konular yaşam listesinin zirvesinde yer alıyor. Günümüzün yoğun temposu arasında bazı güzellikleri görenlere, uzaktan fark edilenlere, emeği çalmayanlara, kandırıcı, kibirli olmayanlara, mümkün olduğu kadar çevresini düşünenlere ne mutlu…
Neden yaratıldığımızı, bu hayata geliş gayemizi düşünmek için az da olsa mola vermek gerekmez mi? Nefes nefese koşarken, neden koştuğunu anlamak için, düşmesi gerekmemeli insanların…
İnsanlara gerçekleri unutturan meşguliyet neticesinde, en ufak boşlukları bile, bir şeylerle doldurmaya çalışıyor günümüz insanları. İçinde bulunduğumuz çağın muhtemelen en büyük sorunu, eylemlerin düşünceleri kuşatmış olması.
Teknoloji, modern yaşam ve rekabet birleşince ortaya çıkan manzara oldukça ürkütücü! Bu olumsuz yaklaşımları biraz aza indirmek gerekmiyor mu?
İnsanların yaşarken bir gayesi olmalı. Bu gayenin içeriği sevgiyle doludur. Bu sevgi sadece sizde yani yüreğinizde kalırsa kimseye faydası dokunmaz. Olduğu gibi durur. Oysa sevgi paylaşıldıkça çoğalır, üzüntüler yine paylaşıldıkça azalır. Bunu bile anlamayan o kadar kara yürekli insan var ki, saymakla bitmez. Bunlar mikrofonu ellerine aldıklarında, milleti tavlamak için her tarafı tozpembe gösterirler. Bunda başarılı bile olurlar. Demokrasi ve hürriyeti de bir an olsun es geçmezler. Bunların yatacak yerleri yoktur.
Millete de helal olsun. Bu hilafı hakikat sözleri yutuyor mu, yoksa gargara mı ediyor, şimdilik meçhul. Günü geldiğinde ne yapacaksa yapar her halde.
Ölenler sırasını savıyor ama biz bu ölümlerden dersimizi almıyoruz. Sanki onlar gitti, bizler dünyaya kazık çakacağız, hiç öyle şey olur mu?
Şöyle düşünelim. Ölümün bir nasihat olduğuna inanmayanlar olabilir. Fakat son nefesimizde ne halde olacağımızı, yaşarken yaptığımız yanlışların bizlere faydası olmayacağını neden düşünemiyoruz?
Efendim, tüm insanlara ve değerli okurlarıma, sevdiklerinize sağlık ve mutluluk dolu ömürler diliyorum. Hepiniz güzel insan olmak için çaba gösterin…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
‘İyi Adamdı’ Desinler, Yeter!
Değerli okurlarım, ömrümüzü tüketirken, her şeyin istediğimiz gibi gittiğini söyleyemezsek de, yaşamın güzel olduğunu söylemekten de geri durmuyoruz.
Bir yazar olarak, makalelerimde, şiirlerimde ve de imha ettiğim üç taslak romanımda da hep güzelliklerden söz etmeye özen gösterdim. Fakat öyle bir an geliyor ki, duygularınla ters düşüyorsun ve hemen yazdıklarının bazı yerlerini değiştiriyorsun.
Neden? Üzülmeden, acı çekmeden yaşamak hiç kimseye nasip olmaz. Şayet acı çekmek, üzülmek, yalnız kalmak, kendimizi boşlukta hissetmek özgürlükse, o zaman hepimiz özgürüz. Burada amaç, acı çekmeden, üzülmeden, kendimizi boşlukta hissetmeden özgür olmak en önemli dileğimizdir. Bunu her zaman gerçekleştirebiliyor muyuz?
İnsanlar yedikleriyle değil, yaptıklarıyla anılırlar. Bu ne saltanat, bu ne sefahat kardeşim? Hanlar, hamamlar, saraylar, özel uçaklar! Bu insanlara hakaret et; iltifat olarak kabul ederler. Bu adamların yüzüne tükür; Yağmur yağıyor zannederler.
Milletin yüreğine ve mutfağına ateş düşmüşken, bu adamlar çıkıp demokrasi ve hürriyetten alabildiğine söz ederler. Aslında bu adamlara kızmak değil acımak lazım. Neden biliyor musunuz? Ölümü düşünmeyen bu insanlara öbür tarafta soracaklardır eminim.
*Bunları neden yaptın? Neden bu kadar günah işledin?
*Benim haberim yoktu, millete iyilik olsun diye yaptım…
Ya öylemi! Yemezler!
Güzel sözler söyleyerek, örnek olacak davranışlar sergileyerek, Dostlar arasında yıkılmayacak gönül köprüleri kurarak… Gıybetin, cinayetlerin, ihanetlerin, menfaat için yapılan hırsızlıkların, Allah’ı, dini, vatanı ve milleti istismar etmenin bir gün hesabı sorulacağını bilerek son nefesimizi vermeliyiz.
Toprak Ana’ya da ihanet etmemeliyiz. Yaşıyorsak onun sayesinde yaşıyoruz. Görevi çok büyük toprak Ana’nın! O bizi terk etmiyor ve öldükten sonra da, en sevdiklerimiz bizi onun kollarına bırakıyoruz. Toprak Ana bizi daima koruyor.
Topraktan çok söz ettim ya. Hemen aklıma büyük Usta Âşık Veysel’in bir dörtlüğü geldi. Hemen sunuyorum…
Havaya Bakarsan Hava Alırım, / Toprağa Bakarsam Dua Alırım,
Topraktan Ayrılsan Nerde Kalırım, / Benim Sadık Yârim Kara Topraktır…
Büyük usta Âşık Veysel’i minnetle, şükranla ve rahmetle anıyorum. Yattığı yer nurla dolsun, mekânı cennet olsun…
Günü gelip, bize de bir Emr-i Hak vasıl olduğunda, fazla şatafata gerek yok camilerde mevlütmüş, hocalarmış, bunlara gerek yok. “İyi Adamdı” desinler, yeter! Muhtemelen bu ifade Allah’ın da hoşuna gidecektir. Böyle olsun diliyorum.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Yalan Dünyanın Esrarı
Yıllar önce çok önemli bir duruşmam vardı. Birisi şahidim olmak için ısrar etmişti. Olayı yakından bildiği için, doğruyu söylemesini teminen kabul ettim. Duruşma günü geldi ve sanki karşı tarafın şahidiymiş gibi ifade verdi, davayı kaybettim.
Aradan ne kadar zaman geçti bilemiyorum. Bir çocuk geldi ve mutlaka hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledi. Annesi hastanede yatıyorum ve mutlaka beni görmek istiyormuş. Çocuğu tanımıyorum ama hasta kadını gıyabında zorla hatırladım. İstemeyerek gittim.
Odaya girdim ve o kadın aynen şunları söyledi:
“-Öcal Bey hakkını helal et, helal et…”
“-Seninle öbür tarafta helalleşiriz” dedim.
Çocuk ayaklarıma kapandı, annesinin can veremediğini söyledi. Doktorda durumu izah etti. Zorla da olsa “Hakkımı helal ettim.” O kadın birkaç dakika sonra vefat etti. Dünyada yapılan hiçbir kötülük, yapanın yanına kar kalmaz. Bu olayı örnek olarak gösterebilirim.
Günün Sözü
Yapılan Yanlışın Telafisi Olmalı
Öcal’dan İnciler
Sevenlerin Ölümü Şiir Gibi Olur!