Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah? Bu hafta sonu sevgili eli öpülesi fedakâr öğretmenlerimizin günü… Hepimiz aslında mesleğimizi, bayramlarımızı ve kutlamalarımızı tam olarak yapamamanın sıkıntısı ve stresi içindeyiz. Tabi bu durum geçici ve bizim bu dönmeden öğreneceğimiz çok şeylere olmalı diye düşünüyorum.
Hayat öğrenmekle başlar ve öğrenmekle biter, öğrenmek için yaşayanlara. Birçok kişi yalnızca temel öğretiler içine hapseder kendini ve hayatın öğretisinden habersiz göçer gider. Oysa hayat gözümüzü, güne açtığımız ilk dakikada öğretmeye başlar kendini. Açıksa gönül gözümüz, öğrenmeye yatkınsa yapımız, dibi delik bir kuyudur içimiz öğrendikçe boşluğu büyüyen. Hayat çok zaman öğretirken acımasız olur -bu günlerdeki gibi- çok zamanda çok şefkatli ve naif, öğretme şekli ne olursa olsun o gerçek ve ne büyük öğretici. “Hayat mektebinden mezun oldum” diyenler hayatın öğreticiliğine vurgu yaparlar ancak öğrenmek “mezun oldum bitti” demekle bitmiyor. Gerçek mezunları, hayatı sona erenler ve öğrenmekten bir şekilde vazgeçenlerdir.
Ve hayat öğrenmekle başlar dedik. Ve hayatı okumayı bence ilk olarak öğretmenlerimizden öğreniriz. Hz. Ali “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” demiş. Bu söz öylesine söylenmiş olabilir mi? Bir harf için kırk yıl köle olmak aslında o bir harfin yüklendiği anlamı çözmenin öneminden geçmez mi? Ve gerçekte bu soruyu bile sorabilecek duruma gelmek hayatın öğretisini iyi belemekten geçmez mi? Ve belemeyi öğreten ilk öğretmenlerimiz değil mi?
Bu yüzden her yıl öğretmenler gününü kutlarken biraz daha narinleşiyoruz şefkat sevgi ve saygı yükleniyoruz. Bugün eğer okuyabiliyorsam hayatın öğretisini, bunu öğretmenlerime borçluyum. Ve öğretmenlerim için söylenecek tek sözcük Hz. Ali’nin dediği gibi bir harfe kırk yıl kölelik. Ancak onlar bunu istemez bilirim. Bir tek anımsanma onlara yeter, bir tek güzel söz onları yeniden gençleştirir.
Bendenizce “Öğretmenler Günü” gün ve haftayla kutlanacak günlerden değil ama yine de özel bir gün ve dikkatleri konu üzerinde yoğunlaştırmak bakımından önemlidir. Önceki yıllarda sokağımızdaki okul bayraklarla süslenirdi. Öğrenciler veliler tatlı bir telaş içinde olurdu. Bugüne özel ne varsa sergilenmek için çırpınıyorlardı, ben de yeniden öğrenci olmak isterdim onları görünce. Sınıfları dolduran öğrenciler arasında oturmak, öğretmenimi can kulağı ile dinlemek.
Her daim öğrenci olduğum için, hayat mektebinde o havayı içimde algılıyorum ve öğrenmelerime saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum. Ellerinden öpüyorum.
Ve Yüzyıllar öncesinde Diyojen, “Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum…” demiştir. Socrates ise öğretmenin ve öğretmenliğin önemi ile ilgili, “Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü onun eseri hem her şeydir hem de hiçbir şeydir…” demiştir. Ve işte giz burada, Socrates’in dediği gibi “Öğretmenin eseri hem her şeydir hem de hiçbir şeydir. Değerinin her şeydir olması halinde…”
Bir harf için kırk yıl köle olmak gerekir ve bu sözünün taşıdığı anlamın bilinmemesi durumda ise, Bazaroflaşmak gerekir. Ve biz ne yazık ki çoğu zaman bazaroflaşmayı seçiyoruz. Ve sevgili okuyucularım. Bütün öğretmenlerimizin, küçük-büyük görünen-görünmeyen, hepsinin ellerinden saygıyla sevgiyle öpüyorum.
Ve şimdilik sevgiyle, sağlıkla ve hep birlikte kalalım. Yase
& & & & &
Ve sevgili okuyucularım, Öğretmenler Gününün Kısa Tarihçesine de bir göz atalım…
Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. 8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyet’in kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i kuran Ulu Önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okuryazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.
24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri’nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın… herkese yeni harflerle okuma-yazma öğretilmiştir. Millet Mektepleri’nin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.
& & & & &
Öğretmen Andı
Türkiye Cumhuriyeti anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, anayasada ifadesini bulan Türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma;
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma;
Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma;
İnsan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devleti olan
Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.
Günün Şiiri
Ellerinde Öperim Öğretmenim
Ellerinden öperim öğretmenim
Binlerce öğrencinden biriyim ben
Anne oldun baba oldun bana
Okudum yazdım çok şey öğrendim
Borcumu ödeyemem sana.
Ellerinden öperim öğretmenim
Tebeşir tutan, kalem tutan ellerinden
Ellerin öyle güzel ellerin, öyle sıcak
Ya gözlerin öğretmenim ışıl-ışıl
Sevgi dağıtırdın kucak-kucak.
Ellerinden öperim öğretmenim
Benim için en büyük gurursun sen
Bir söz duysam iyiye güzele dair
Kalbimde vurursun sen.
Ellerinden öperim öğretmenim
“Daha dün annemizin kollarında yaşarken
Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken…”
Sen Bayrak önünde topladın dizi-dizi
Atatürk yolunda yetiştirdin bizi.
Ellerinden öperim öğretmenim
Boşa gitmedi emeğin
Kimimiz doktor olduk savaştık hastalıkla
Asker oldu kimimiz canı Vatana feda
Kimimiz mühendis oldu yol yaptı baraj yaptı
İşçi olduk memur olduk emek verdik topluma
Öğretmen oldu kimimiz karanlığı aydınlattı.
Ellerinden Öperim Öğretmenim
Huzurlu ol düşünme bizi
Atatürk yolunda dimdik ayaktayız
Sesimiz daha gür yolumuz daha aydınlık
Özgür esen rüzgarda dalgalanan al Bayraktayız.
Sevgili öğretmenim
Senin için yazdım bu şiiri
Binlerce öğrencinden biri benim
Mübarek ellerinden öperim.
Özkan GÖNLÜM
Özlü Sözler
Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.
Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.
Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.
Mustafa Kemal ATATÜRK