Öğretmenler Günü

0
68

Günaydın sevgili okuyucularım. Nasılsınız bu sabah? Atatürk’e “Başöğretmen” unvanı verilişinin 91’inci ve bu günün öğretmenler günü olarak kutlanmaya başlamasının 38’inci yılı… 24 Kasım Öğretmenler günü… Sizin gününüz… Ve kendini öğretmen hissedenlerin…

“Sizin gününüz” demek, aslında ne demek ki? Bütün günler sizin gününüz  ve bütün zamanlar sizin zamanınız, gerçekten siz özel insanlarsınız, bizler yaşa girdikçe öğretmenlerimizi de en az annelerimizi anladığımız gibi anlamaya başlarız. İlk aşkımız öğretmenimizdir, ilk modelimizde ama onu anlamaktan uzağız. Ne zaman annelik duygusunu  tadarız, yani anne oluruz, annemizin yeri değişir içimizde, o gelişi güzel, bulutlarda dolaşan sevgimiz, bir bakmışız başka bir derinlik, başka bir anlam kazanmış.“Şimdi seni anlıyorum anneciğim” deriz. Değişen olgunlaşan bir ses tonuyla…

Ve ne zaman çocuklarımız olur, yine öğretmenimizi anlarız. Çünkü bizim katlanamadığımız her davranışlarına onlar göğüs gerer  seve, seve, ve deriz ki ben annesiyim katlanamıyorum ya, öğretmeni nasıl katlanıyor? Ve işte o öğretmen,  cefakar, sevgi dolu, anlayışlı özel insan. Ya öyle olmasa, Hz. Ali, “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” der miydi? Valla benim için öğretmen aynen Hz. Ali’nin dediği gibidir. Çünkü o karanlıktan aydınlığa çıkarandandır, O bir annedir, bir babadır, bir arkadaş, bir sırdaş, bir aşktır. Bütün bunları olurken öğretendir. A, B, C diye belletendir, ancak o belletince dünya bir başka görünür, gözler açılır, bellekler uyanır… Ve artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çünkü bilenle bilmeyen asla aynı kefede yaşayamaz. Ve bizim kefemizi yapan öğretmenimizdir. Tensel ve tinsel gelişimimiz ancak öğretmenimizin  özverili çalışmaları sonunda sağlıklı gelişebilir. Çok özel, çok yüce bir mesleğin sahibi olan öğretmenlik… Bedeli hiçbir maddi karşılıkla ölçülemeyecek kadar saygın. Ancak keşke insanca yaşamak için yeterli olabilseydi bari. Sevgi ve fedakârlık mesleği olan öğretmenlik için Atatürk bakın ne demiş…

“Dünyanın her yerinde öğretmenler toplumun en özverili ve en saygıdeğer öğeleridir.”  Ve yüzyıllar öncesinde Diyojen, “Yeryüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum” demiştir. Socrates ise öğretmenin ve öğretmenliğin önemini, “Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez. Çünkü onun eseri hem her şeydir hem de hiçbir şeydir” diye belirtmektedir.

Ve işte giz burada… Socrates’in dediği gibi “Öğretmenin eseri hem her şeydir hem de hiçbir şeydir.” Değerinin  her şeydir olması halinde “Bir harf için kırk yıl köle olmak gerekir” bilinmemesi durumunda ise, Bazaroflaşmak gerekir. Ve biz ne yazık ki çoğu zaman bazaroflaşmayı seçiyoruz.

Ama ben her zaman köleliği savunanlardanım bilim yolunda ve bilgelik sürecinde öğretmenime. En son öğretmenim bana yol gösteren, bilmediğimi öğreten, Arapça öğretmenim oldu, yaşım kemale ererken. Ve Ebru öğretmenim hayatıma yeniden yön veren belki yaşama bağlayan ve ilkokul öğretmenim beni ilk ağlatan, yüreğimi ilk yaralayan, başka bir okula  tayini çıkmışken. Allah’ım ya, o ne biçim ağrıdır ilk yürek ağrısı? Nasıl teselli kabul etmez, nasıl zaman durur, nasıl dünya dönmez, gün başlamaz, güneş doğmaz, nasıl ölümüne açlık çekilir dünya yemeği yemişçesine. Ne kadar gözyaşı vardır ki gözlerde hiç tükenmez, aktıkça akar, hiç kurumaz? Valla çok  kahraman çocuklarmışız, sevdiğimizin ardından nasılda babalar gibi yas tutarmışız. Şimdilerde, böyle yas tutar mıyız acaba? Ya çok zaman sonra kavuşmak nasıl olur bir öğretmene, sevgili bir öğretmene? Benim gibi afişlerden yola çıkarak sergi salonuna gelir ve size bakar derin, derin siz utanmanız gerekir aslında  bakışlardan sıkılırsınız, acaba?

Anımsayamazsınız, çünkü değişmiş çok… Edebiyat öğretmenim?? Dersiniz kuşkulu bir sevinçle gözleriniz yuvalarından fırlayacak gibi açık. O “evettt” der. Ve düşünün sevinci, hiçbir şeye benzemeyen. Ohh ya bütün bunları yaşadığım için ne kadar mutluyum. Ama her zaman için  değişmeyen mutsuzluğumda öğretmenlerin maddi yönden her zaman yetersiz bırakılmaları ve bu mesleğe yüreğini  vererek adım atan gençlerin okullara atamalarının yapılmaması. Özellikle bu günde öğretmenler gününde yani bir sürü şeyler söylenir, sözler verilir ama yine bu günle sınırlı kalır her şey her zamanki gibi. Dileğim bu yıl değişsin, değişmez dediklerimiz.

Ve sevgili okuyucularım. Anam, babam, öğretmenlerimizin ellerinden saygıyla, sevgiyle öpüyorum benden büyük, benden küçük hiç ayırmadan. Sağ olsunlar var olsunlar… Sevgiyle, sağlıkla ve hep birlikte kalın sevgili okuyucularım. Yase

& & & & &

Öğretmenler Gününün Kısa Tarihçesi

Türkler, ilk önceleri Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır. 8. Yüzyıldan itibaren, İslamiyet’in kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçilmiştir.

Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i kuran Ulu Önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. Bu yeniliklerden biri de, 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü olmuştur. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okuryazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatılmıştır.

24 Kasım 1928 tarihinde açılan, Millet Mektepleri’nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın… Herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir.

Millet Mektepleri’nin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Pek çok ülkede ise 1994’ten beri her yıl 5 Ekim günü UNESCO tavsiyesiyle Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. 5 Ekim günü, 1966 yılında Paris’te gerçekleşen “Öğretmenlerin Statüsü Hükümetler arası Özel Konferansı”’nın sona erip UNESCO temsilcileri ile ILO tarafından “Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi”’ni oybirliği ile kabul edilişinin yıldönümüdür.

Kendi kültürel ve tarihi özelliklerine, okul tatil günlerine göre çeşitli ülkelerde farklı tarihler Öğretmenler Günü olarak belirlenmiştir. Örneğin 12 Arap ülkesinde (Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Katar, Libya, Mısır, Suudi Arabistan, Tunus, Umman, Ürdün, Yemen) her yıl 28 Şubat günü, Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır. Öğretmenler Gününün tatil olup olmadığı da ülkesine göre değişir.

& & & & &

Öğretmen Andı

“Türkiye cumhuriyeti anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, anayasada ifadesini bulan Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma;

Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk milletinin millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma;

İnsan haklarına ve anayasanın temel ilkelerine dayanan millî, demokratik, lâik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim.”

Günün Şiiri

Ellerinde Öperim Öğretmenim

-I-
Ellerinden öperim öğretmenim
Binlerce öğrencinden biriyim ben
Anne oldun baba oldun bana
Okudum yazdım çok şey öğrendim
Borcumu ödeyemem sana.

Ellerinden öperim öğretmenim
Tebeşir tutan, kalem tutan ellerinden
Ellerin öyle güzel ellerin, öyle sıcak
Ya gözlerin öğretmenim ışıl-ışıl
Sevgi dağıtırdın kucak-kucak.

Ellerinden öperim öğretmenim
Benim için en büyük gurursun sen
Bir söz duysam iyiye güzele dair
Kalbimde vurursun sen.

-II-

Ellerinden öperim öğretmenim
“Daha dün annemizin kollarında yaşarken
Çiçekli bahçemizin yollarında koşarken…”
Sen BAYRAK önünde topladın dizi-dizi
ATATÜRK yolunda yetiştirdin bizi.

Ellerinden öperim öğretmenim
Boşa gitmedi emeğin
Kimimiz doktor olduk savaştık hastalıkla
Asker oldu kimimiz canı Vatana feda
Kimimiz mühendis oldu yol yaptı baraj yaptı
İşçi olduk memur olduk emek verdik topluma
Öğretmen oldu kimimiz karanlığı aydınlattı.

Ellerinden Öperim Öğretmenim
Huzurlu ol düşünme bizi
ATATÜRK yolunda dimdik ayaktayız
Sesimiz daha gür yolumuz daha aydınlık
Özgür esen rüzgarda dalgalanan al Bayraktayız.

Sevgili öğretmenim
Senin için yazdım bu şiiri
Binlerce öğrencinden biri benim
Mübarek ellerinden öperim.

Özkan GÖNLÜM

Günün Sözü

*Bir millet irfan ordusuna malik olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlar zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin yaşayacak neticeleri vermesi, ancak irfan ordusuyla kaimdir.

*Muallimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr muallim ve mürebbilerini sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.

*Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bur millet, henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.
Mustafa Kemal ATATÜRK

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here