Değerli okurlarım, Atatürk Gençliğinin ve tüm sporseverlerin, taraftarların birleştiği en önemli nokta, “O Ses Bizim Sesimizdir…” Bu kadarı yetmez mi? Taksim Meydanına hani şu Topçu mu, Gülleci mi her neyse yürekleri yetiyorsa yapsınlar bakalım! Şimdilik kaydıyla, daha sonra tekrar gündeminize getirmek üzere, Gezi Parkı direnişi ile ilgili şunları söylemem gerekiyor…
Bu çok önemli ve müthiş direnişin sadece sporseverlerin, taraftarların üstün gayretleriyle bu noktalara taşınmadığını, siyasi ezberin neredeyse tümünün ortadan kaldırıldığının, diktatörlüğün, tek adamlığın üstünün çizildiğini söyleyebilirim. Bunların yerine, yepyeni bir kültürün, zihni ve inancı açık gençlerin, korkuyu yenen evlatlarımızın, anında uyguladıkları pratiklerle anlam kazandı. Diriliş, haykırış.
Türk Gençliği “Atatürk Cumhuriyeti bize emanet etti” şeklindeki haykırışlarını tamamen doğal sayıyorum da, sporseverlerden, taraftarlardan el ele, kol kola mücadelenin saflarında yerlerini almalarını, dayanışma duygusunu hep ayakta tutmalarını, vicdanın ve sağduyunun sesleri olacaklarını inanın beklemiyordum. Ne de olsa, onlarda Atatürk’ün askerleri, gayet normal.
Ansiklopedileri ve tarih kitaplarını karıştırırken üç önemli isim ilgimi çekti. Daha çok isim vardı ya, bunları herkes biliyor ve yakın tarihimizin renkli simaları… Günde üç paket sigara içermiş, birini yakıp, birini söndürüyor anlamına geliyor. Martiniye ve viskiye bayılırmış. Okuduğum ansiklopedi de bile elinde viski bardağı var.
Kanunla yasaklanmış olan içkiyi, içki satışını yine kanunla serbest bırakmış. Eşi de içermiş. Hem sigara hem de içki. Bunu kimseden gizlememiş. Halkın ve seçmenlerinin önünde sigara içen ilk first ladydi. Amerikalılar onu seçtiler ve hem de dört kez. Ülkesinin ekonomisi krizdeydi ama o uçuşa geçirdi. Bu ünlü kişinin adı: Roosevelt’di!
Sigara O’nu kesmiyor, hep puro tüttürüyordu. Resimlerinde de gördüğümüz gibi ağzında hep puro var. İçkilerden viskiyi seviyordu ve fazla değil, her gün bir şişe viski. Sabah kahvaltısında bile beyaz şarap içen bir ünlü. İngilizler O’nu seçti. Sadece ülkesinin değil, dünyanın en saygın siyasetçilerinden biri oldu. İsmet İnönü’nü yakın dostuydu. Adı Churchill idi. Bu iki ünlüye ayyaş mı desek, çapulcu mu desek, bilmiyorum?
Ömrü boyunca sigaraya ağzını sürmedi, içki içmez içenden nefret ederdi. İçki reklamını yasakladığı gibi, fiyatlarına zam yapıp vergisini arttırdı. İçki ve sigaradan topladığı fahiş vergilerle ahaliye avanta kömür dağıttı muhtemelen nohut da dağıtmıştır. Halkına “Sizleri soğuktan korudum” diyerek afiş bastırdı. Alman halkı mecburen onu seçti. Sonradan pişman oldu ya, neyse! Kim bu diktatör biliyor musunuz? Adolf Hitler…
Bizimkine ne kadar benziyor değil mi? Diktatörler birbirine benzer. Roosevelt ve Churchill gençliklerinde futbol oynamışlar, olgun yaşlarında golf merakı sarmış onları. Ağızlarında sigara ve puro mevcut! Bizimkiler de sigara ve içki içmiyorlar, ‘ahlaksız’ olurlar diye!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA