Nefes Alalım Biraz

0
70

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Gerçi iyi olmamız çok zor ne sabah ne akşam… Biraz nefes alalım güzel bir hikaye okuyalım istedim. Nette bulduğum ‘Maket’ isimli hikaye çok hoşuma gitti. Sağlıkla kalın sevgili okuyucularım… Yase

Maket

“-Emre! Haydi, kalk oğlum! Okula geç kalacaksın.”

Emre, annesinin sesiyle uyandı ve: “Tamam anne! Az sonra geliyorum” dedi.

Sabahları erken kalkmak onun için oldukça zor oluyordu. Çünkü annesinin bütün ısrarlarına rağmen gece çok geç yatıyordu. Her sabah kendi kendine: ‘Bu akşam erkenden yatacağım. Azıcık uykuyla okula gitmek çok zor geliyor, bana’ diyordu, ama akşamları televizyon izlemekten vazgeçemiyordu. Bu nedenle kendi iyiliği için aldığı kararı yine kendisi bozmuş oluyordu. Bu sabah da erkenden kalkıp okula gitmek ona çok zor gelmişti.

O gün okulda öğretmeni onları biraz uğraştıracak bir ödev verdi. Öğrencilerin seçecekleri bir dalda ve konuda ödev hazırlamalarını isteyerek: “Resim yapabilirsiniz. Konusuna siz karar vereceksiniz. Bir şiir de yazabilirsiniz. Veya bir hikâye, hatta bir masal olabilir. Beğendiğiniz ve tamamen kendi çabanızla hazırlayacağınız bir maket de olabilir. Yapmak istediğiniz şeye kendiniz karar vereceksiniz. Bu ödev için size iki hafta süre vereceğim. İyice düşünün ve en beğenerek yapacağınız şeyi hazırlayın” dedi.

Sınıfta çalışkanlığı ile dikkat çeken Elif: “Öğretmenim, maket hazırlayabilirsiniz, dediniz. Ne tür maketler hazırlayabiliriz” diye sordu.

Öğretmen: “Meselâ, mukavvadan tarihi bir ev maketi yapabilirsiniz veya bir gemi maketi de olabilir bu. Ne yapacağınıza kendiniz karar vereceksiniz. Sınıf içinde birbirinizden yardım alabilirsiniz, ama dışarıdan kimsenin yardımı olmadan bu ödevi yapmalısınız. Anne ve babanız veya sizlerden büyük kardeşleriniz gibi kimselerden yardım almamalısınız” dedi.

Bu tür bir ödev daha önce kendilerine hiç verilmemiş olduğundan bütün öğrenciler çok heyecanlanmışlardı. Emre de arkadaşları gibi bu heyecanı yaşıyordu. Emre okuldan eve döndüğü zaman, her gün yaptığı gibi hemen televizyon izlemek yerine odasına kapanmıştı. Nasıl bir şey yapabileceğini düşünüyordu. Annesi bu duruma çok şaşırmıştı. Ama aynı zamanda oğlunun ders çalıştığını düşünerek mutlu oluyordu.

Emre bir süre sonra odasından çıkarak annesine: “Anne, bana para verebilir misin? Öğretmenim bugün bize değişik bir ödev verdi. Çok düşündüm, ama ne yapabileceğime karar veremedim. Ben de hazır alıp okula götüreceğim” dedi.

Annesi: “Peki, ödeviniz ne ile ilgili” diye sordu. Emre, öğretmeninin söylediklerini olduğu gibi annesine anlattıktan sonra; “İşte böyle anne. Ben ne yapabilirim, bilmiyorum. Onun için gidip güzel bir ev maketi alacağım ve kendim yapmışım gibi okula götüreceğim” dedi.

Annesi, oğlunun bu sözlerine çok üzüldü. Ona: “-Neden kendin yapmak için uğraşmıyorsun da hazır alıp götürmeyi düşünüyorsun? Hem bu öğretmenini aldatmak olur. Nasıl böyle bir şey düşünebildin” diye sordu.

Emre: “İyi ama ben nasıl maket yapabilirim ki? Hem diğer konularla ilgili bir şey de yapamam. Resim yapmayı hiç sevmiyorum. Şiir veya öykü gibi şeyler de yazamıyorum. Yapabileceğim tek şey maket. Ama onu da nasıl yapacağımı bilemiyorum” dedi.

Annesi: “Benim anladığım kadarıyla öğretmeniniz, gizli yeteneklerinizi ortaya çıkarmak için böyle bir ödev vermiş. Ayrıca ben inanıyorum ki, sen istersen bunu başarabilirsin. Hem iki hafta gibi uzun bir zamanın var. Öğretmeniniz sınıf içinde yardımlaşmanıza da izin vermiş. En doğrusu, sınıf arkadaşlarından senin gibi maket yapabilecek olanlarla birlikte bu ödevi hazırlamanız. Kaç kişi maket yapmak isterse toplanın ve her gün ders çıkışı birlikte çalışın” dedi. Emre önce bunu kabul etmek istemedi, ama sonra bu fikir ona akıllıca geldi.

Ertesi gün sınıfta: “Ben maket yapmaya karar verdim. Başka maket yapmak isteyen var mı?” diye sordu. Üç kişi bu fikri beğenip ona katıldı.

Emre ve üç arkadaşı aralarında konuştular ve maketlerin hepsini, yardımlaşarak yapma kararı aldılar. O günden sonra da her okul çıkışı rahat çalışabilecekleri bir yerde toplanarak birlikte çalışmaya başladılar. Bu çalışma hem Emre için hem de arkadaşları için çok faydalı olmuştu. Çünkü artık hiçbiri boş işlerle vakit kaybetmiyor veya bütün boş vakitlerinde televizyon izlemiyorlardı. Herkesin maketinin diğer arkadaşınınkinden farklı olmasına karar verdiler. Bu durumda sadece ev maketi değil bir gemi, bir araba ve bir tane de çocuk parkı maketi yapacaklardı. İlk önce hep birlikte ev maketini yaptılar. Beklediklerinden çok daha güzel bir maket olmuştu. Bu onları daha fazla heveslendirdi. Sırasıyla diğer maketleri de yaptılar. İki haftalarını bu işe ayırmışlardı. Bu sayede hem paylaşmanın güzelliğini yaşamış hem de çok iyi dostluk kurmuşlardı. Ayrıca kendi yeteneklerinin farkına varıp kendileri için en doğru mesleğin ne olacağına karar vermişlerdi.

İki haftanın bitiminde öğretmenleri büyük bir sevinç yaşadı. Öğrencilerinin farklı dallarda yaptıkları ödevler ve bu ödevlerdeki başarıları onu çok duygulandırmıştı. Özellikle büyük bir el becerisi ve zekâ gerektiren maketler çok hoşuna gitmişti. Bütün öğrencilerini sırayla tebrik etti.

Maket yapmak ve bundan keyif almak Emre’de büyük değişikliklere neden oldu. Ödevi bitmiş olmasına rağmen maket yapmaya devam etti. Bazen arkadaşları da ona katılıyor, birlikte çok güzel şeyler yapıyorlardı. Bu arada derslerinde de iyi notlar almaya başlamıştı. Televizyon ise eskisi kadar dikkatini çekmiyordu. O, kendisini asıl mutlu eden şeyi bulmuştu ve bir daha onu bırakmadı.

Günün Şiiri

Savruluyor Zamanda Ömrümüz

Ve Şairler Hep Söyler Bunu

Aragon’a

Savruluyor zamanda ömrümüz

Yıldızların göç korkusu siniyor

Yitik kentlere yitik insanlara

Aşk bir yorgunluktur

Bu acıyla akan çağda

Aşk, paylaştığımız bir yük

Edip Cansever’e

Savruluyor zamanda ömrümüz

Beni hüzne çağırıyorsun

-Geliyorum

Kırılganlığa

-Geliyorum

Derin maviliğe

-Geliyorum

Onat Kutlar’a

Savruluyor zamanda ömrümüz

Ne çok cenazede bulunduk

Ne çok arkadaşımız şimdi yok

Ne çok şiiri unuttuk

Ne çok oldu sevişmeyeli

Ataol Behramoğlu’na

Savruluyor zamanda ömrümüz

Gölgesi alacakaranlığın, sokağa

Bırakılan karanfilleri örtüyor

Kimse biriktirmiyor yağmur sularını

Uzakta evlerini boşaltıyor birileri

Ve ben hayatımı dinliyorum umutsuzca

Süreya Berfe’ye

Savruluyor zamanda ömrümüz

Yüzümüz kırışıyor ve ellerimiz

Birer birer kayboluyor

Birer birer

Uzak ülke düşlerimiz

-olsun yüreğimiz korur bizi-

Attila İlhan’a

Savruluyor zamanda ömrümüz

Ben adını unuttum

Sen bir daha söyle

Sonra bir daha

Ve beni uyurken öp

Sabah rüzgarının dokunuşuyla

Turgut Uyar’a

Savruluyor zamanda ömrümüz

-Seni geceye çağırsam

-Gelirim

-Hasrete

-Gelirim

-Ölüme

-Sus

Nazım Hikmet’e

Savruluyor zamanda ömrümüz

İki yolcuyuz ve öğreniyoruz

Aşka umutsuzluktan da gidilir

Akıp geçer gecenin atları

Karanlık ışığı doğurabilir

Mehmet KÂZIM

Günün Fıkrası

Adam kızına Barbie almak ister ve bir oyuncakçıya girer “Vitrindeki Barbie bebek kaç para?” diye sorar Satıcı: “Hangisi beyim?” Ve devam eder: “Barbie spora gidiyor 19.95, Barbie alışverişte 19.95, Barbie diskoda 19.95, Barbie hede hodo yapıyor 19.95, Barbie boşandı 265 dolar.”

Adam şaşırır; “Neden hepsi 19.95 de boşanmış olan 265 dolar?” Satıcı cevaplar; “Boşanmış Barbie ile birlikte; Ken’in evini, arabasını, donuna kadar her şeyini de alıyorsunuz.”

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here