Değerli okurlarım, Türk insanı Milli Bayramları iple çekiyor. O havayı teneffüs etmek, çocuklarını ve yakınlarını resmigeçitte görebilmek, öğretmenleriyle birlikte oyunlarını izlemek. Bütün mesele bu! İnsanlarımızın en doğal hakkı değimlidir?
Dünya Ülkeleri bize garip bakıyor… Nedeni basit. Tatile gelen gurbetçilerden duyuyoruz en azından… Ülkemiz hakkındaki düşüncelerini az da olsa değiştirme eğilimi gösteren insanlar, aylardan beri “Çok Başlılık” ve “Başkanlık Sistemleri” propagandalarını duymaktan gına geldi. Çağ dışı eğitim sistemini laik eğitimin karşısına koyma cehaletini hiç söylemiyorum.
Böylesine çağdaş düşünce karşısına, çağ dışı zihniyetleri dayatma ne demektir? Keza ülkeyi guruplara bölmek hiç akıl karı mı? Düşünebiliyor musunuz? Bir Milli müsabakada, yani 90 dakika için bile birlik olamıyoruz. Herkesin aklından (öyle ya da böyle) bir şeyler geçiyor. Birlik beraberlik olmazsa kalkınma olur mu? 23 Nisan ve diğer Milli Bayramların amacı, Milli duyguları yeşertmektir. Bunun ne sakıncası olabilir ki? Demek ki sakıncası var. Birilerine dokunuyor ve belki de kanatıyor ondandır.
Bizleri yönetenler çok mutedil insanlar. Amaçları 23 Nisan’a karşı çıkmak değil, Çocuklarımızı korumak. Şehrimizde Nisan ayı gömlekle gezmemize izin verir. Yazdan kalma günler gibidir de diyebiliriz. Bir de kara iklimi hüküm süren yörelerimizi düşünelim havalar soğuktur.
Spor kıyafetlerle statlarda gösteri yapan çocuklarımız; Üşürler mi? Üşürler. Hastalanırlar mı? Hastalanırlar. Hükümetimiz işte bunun için 23 Nisan oyunlarını ve resmigeçitlerini yasaklıyor. Gençlerimiz yarınlarımızdır, diyoruz ya. Hükümetimiz de aynı duygularla Milletin yanında (!) oluyor. Bütün Milli Bayramları iptal etseler bile, çağ dışı eğitimi, çağdaş eğitimin karşısına koysalar bile bunların hepsi geçicidir, hem de fazla zaman almaz.
Bunların gelmesine ben karar vermedim ama Gidişleri Muhteşem Olacaktır!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Sonu Nereye Varır?
Değerli okurlarım, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı iki gün önce kutladık. Milletimize de, Çocuklarımıza da hayırlara vesile olur inşallah. Bundan tam 95 yıl önce yani 23 Nisan 1920 tarihi, Türk Milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı, Türk Ulusu’nun Egemenliğini dünyaya duyurduğu tarihtir.
Atatürk, 23 Nisan 1924’de, 23 Nisan gününün “BAYRAM” olmasını önermiş, Meclis’te bu öneriyi alkışlarla kabul etmiştir. Bu tarihten beş yıl sonra da bu bayramı yarınlarımız olan çocuklara armağan etmiştir. Yıl 1979’un 23 Nisan’ı… Çocuklarımız Milli Bayramını altı ülkeden gelen çocuklara kutluyorlar. Düne kadar 40 ülkenin çocukları 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı çocuklarımızla beraber kutlarlardı. Eminim daha da artacaktır.
Gerçekçi olmamız gerekirse; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı buruk kutlanıyor. Giderek bazı şeyler zorlaşıyor, adeta suç unsuru kabul ediliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Ulu Önder Atatürk’e ve Milletine bıraktığı mirasa sistemli bir biçimde ve acımasızca saldırılması. Önceleri bir acındırma politikası güdülüyordu, sonra da ulu orta tırmanışa geçti. Bunun sonu nereye varır dersiniz?
Öncelikle, ordumuza Komuta eden Komutanlar yakalanıp hapse atıldı, bu bir başlangıçtı. Kimseden ses çıkmayınca, Atatürk’ün hediyesi olan Milli Bayramlar teker-teker kaldırıldı. Bunlar yetmemiş olacak ki Türkiye Cumhuriyeti’nin “TC”si Resmi Kurumlardan silinmeye başlandı ama zamanın başbakanı “Benim Haberim yok” diyordu. Diyor ama “Mademki karar verilmiş, geri adım atılmamalı” demeyi de ihmal etmiyordu. Sağ olsun delikanlı adam doğrusu. Bu nasıl bir anlayıştır? Neye hizmet ediyorlar?
Milli Bayramlarımız; birlik ve beraberliğimizi güçlendiren, Çocuklarımıza ve Gençlerimize Vatan ve Millet sevgisini aşılayan müstesna günlerdir. Bu özel ve anlamlı günleri daha bir güçlendirmek, insanlarımıza sevdirmek dururken, bu günleri küçültmenin ve hatta ortadan kaldırmanın ne anlama var anlamakta güçlük çekiyorum. Ne yapmak istiyorlar, nereye varmak istiyorum? Bunu anlamak için de, sanırım yine “AKİL İNSANLARA” ihtiyaç olacak. Böyle insanlar bulunursa ki, böyle insanlar çevremizde çok fazla. İşte o zaman ne olacağı, nereye varılacağı kendiliğinden ortaya çıkar.
Başka Bir Türkiye Yok Beyler. Ülkemizin Manevi Değerlerine El Uzatmayalım-Koruyalım. Bu Aziz Vatan, Bizlerden Birinin Kanıyla Sulanmıştır. Şehitlerimizin, Atalarımızın Kemiklerini Sızlatmayalım, Adaletten Şaşmayalım. Çünkü O Herkese Lazım. İçerde de Dışarıda aa Saygınlığımızı Yitirmeyelim. Bu iş nereye varır bilmem ama Aziz Milletimiz esareti sevmez.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Bir Baba Oğluna…
Bir Baba, Oğluna harçlıkları nereye harcadığını sormuş ve doğru yanıtlar almış.
“-Oğlum aldığın harçlıkları ne yapıyorsun?”
“- Baba, nohut yemekten usandım, dürüm yiyorum.”
“-Oğlum Annen de, ben de hep nohut yiyoruz. Öyle yapma gönderenden ayıp olmaz mı? Başka ne yapıyorsun?
“- Arada bir Bira içiyorum”
“-Hiç Bira içilir mi? Ahlaksız olursun… Bu hafta maçınız var mı? Neden öyle yürüyorsun, sanki baston yutmuş gibi.”
“-Baba, Futbol oynayanların çoğu öyle yürür. Baston yutmadım ama önüne geçemiyorum. Erdoğmuş’da öyle yürümüyor mu?”
“-Annen odanda yığınla ayakkabı kutusu görmüş, onları ne yapacaksın?”
“-Baba, çok param olursa onlara koymayı düşünüyorum. Bankayla kim uğraşacak.”
“-Aferin Oğlum, sen adam olursun. Annen nohut pişirmiş, yemek ister misin?”
Bir Baba Oğluna akla gelmeyecek sorular sormuş. Benim böyle sorular hiç aklıma gelmez.
Günün Sözü
23 Nisan 1920 Türk Ulusu’nun Egemenliğini dünyaya duyurduğu tarihtir.
Öcal’dan İnciler
Bunların gelmesine ben karar vermedim ama Gidişleri Muhteşem Olacaktır!