Mecliste kıyasıya mücadele eden vekiller “kendi menfaatleri” söz konusu olduğunda çok güzel bir araya gelebiliyorlar. Meclis başkanlığına verilen önerge yasalaşırsa, milletvekillerinin önceden plakasını bildirecekleri bir araçlarına trafikte “ceza” kesilmeyecek. Ayrıca geçiş üstünlüğü sağlanacak. Teklifin yasalaşması halinde;
- Milletvekillerinin protokoldeki yerleri düzenlenecek. Milletvekilleri, illerdeki törenlerde varsa kuvvet komutanlarından yoksa validen sonra yer alacak. Ayrıca törenlerde, emekli vekiller için de yer ayrılacak.
- Teklif ile vefat eden milletvekilleri için Ankara dışında yapılacak cenaze törenleri de valiliklerce organize edilecek.
- Yeni yasanın milletvekillerine getireceği bir başka ayrıcalık da, ömür boyu diplomatik pasaport hakkı olacak. Ayrıca milletvekillerine kimlik kartı yerine rozet verilecek.
- Teklife göre, milletvekilleri kamuya ait sosyal tesislerden, o tesislerin en üst düzey yöneticisinin imkanları dikkate alınarak yararlanacak.
- Teklifle ayrıca milletvekillerinin maaş dışındaki “ödenek ve yollukları”nın da Başbakanlık Müsteşarı’na denkliği düzenlenecek.
- Bunun yanı sıra, milletvekilleri, eski milletvekilleri ve dışarıdan atanan bakanlara silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verilecek.
- Geçen yıl vekillerin 23 bin liraya kadar olan telefon ücretlerinin yine meclis bütçesinden ödenmesi kararlaştırılmıştı.
- Bunlara ilaveten, estetik ameliyatları da tamamen meclis bütçesinden halkın cebinden) ödenecek.
Bu şartlarda milletvekili olanlar, bu fakir milletin parası ile bu kadar hovardalık yapan ve yapacak vekiller acaba vicdanen rahatlar mı? Asgari ücretin 700 lira olduğu bir ülkede milletvekillerine bu kadar imkan tanınması bilmem hangi ortak akılla izah edilebilir. 700 lira ücretle geçinen insanlar bu parayı ev kiralarına mı, çocuklarının okul masrafına mı, elektrik, su v.s.faturalarına mı yetirecekler. Bu kadar bol keseden (milletin kesesinden) harcama yaparken, bunları düşünecekler mi?
İnsanımız açlık sınırında boğuşurken vekillerimizin bunca abartılı imkâna kavuşması hakkaniyetle ve sosyal adalet ilkeleri ile bağdaşan bir davranış olmasa gerek. Vekilleri halk olarak biz seçiyorsak, onlara verilmesi gereken imkanların da tarafımızca onaylanması gerekir. Vekilin kendi kendine menfaat sağlaması demokratik bir davranış olamaz!
Demokrasi denilince insanın aklına ister istemez geliyor… Sanki bu vekilleri halk mı seçiyor? Halk seçmiş olsaydı bugün teröristi affedercesine, ellerini kollarını sallaya-sallaya gitmelerine müsaade edilebilir miydi? O vekillerin çoğunluğu yapılan bu yanlışlığa karşı durur, halkın bu hususta kendilerini affetmeyeceğini düşünür, genel başkanlarının istediği gibi hareket etmek zorunda kalmazlardı.
Şayet demokrasi olsaydı, PKK veya diğer terör örgütleri bu memlekette kolayca fink atamazlardı. Seçilen vekiller, genel başkanların, başbakanların yanlışlarını sorgulayabilirlerdi. Millet menfaatleri ( milli menfaat) için bir çok konuda birlik içerisinde hareket ederlerdi.
Bu seçim sisteminde ise herkesin bildiği, gördüğü gibi liderler sultası, diktatörlüğü vardır. Onun doğruları bu atanmış vekillerin de doğruları olduğu gibi, yanlış olanlar için de bu vekilciklerin, “yanlış” deme şansları yoktur! Üstüne üstlük, meclis çatısı altında, başbakanlarına yaltaklanmak uğruna, o yanlışlığı bile-bile, karşı siyasi partinin vekillerine saldırmaktan geri kalmazlar.
Velhasıl başımızdaki belaların asıl sebebi gerçek manada demokrasinin işletilmemesidir. Bu şartlarda hiç kimse bu ülkede demokrasi var diyemez. Demokrasi; liderlerin baskısı ve gölgesi olmadan, bizatihi halkın isteyerek seçecekleri Milletvekilleri ile sağlanabilir. Gerçek manada demokrasinin işletilmesi için bu şarttır!