“15 Temmuz”, milletin özgür iradesiyle seçimle işbaşına gelmiş hükümeti ve mevcut anayasal düzeni zor ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya teşebbüs edenlerin ‘hezimete’ uğradıkları tarihi bir gündür.
Hunharca, kalleşçe ve acımasızca kendi insanının üzerine “bomba ve kurşun yağdırma” emrini veren gözü dönmüş cellâtlar… İnsanın en kutsal hakkı olan “yaşama hakkını” hiçe sayarak çocuk, kadın, genç ve yaşlı ayrımı yapmadan ocak söndüren seri katiller… Ülkede kaos yaratarak dış güçlerin figüranlık görevini üstlenen kuklalar…
İçgüdüleriyle hareket eden vahşi hayvanların bile yapmadıkları “vahşeti” yapan ölüm makineleri… Darbe yaparak iç savaşı körükleyip vatanı dış mihraklara pazarlayan madrabaz taşeronlar… KPSS sınavı sorularını yıllarca yandaşlarına sızdırarak, yüz binlerce gencin haklarını gasp eden, “kul hakkı yiyen” dindar görünümlü sahte Müslümanlar…
Devleti ele geçirmek, devletin varlığını ve geleceğini ipotek altına almak için bütün kurum ve kuruluşlarına sızmak üzere, her çareye başvurmayı mubah sayan işgalci haydutlar… Ülkenin barış, huzur ve istikrarını “karışıklık yaratarak” bozmaya kalkışan maceraperest mahlûklar… Kırk yıl boyunca iz bırakmadan devletin her kademesine sızarak hâkimiyet kurmaya yeltenen iç ve dış güçlerin maşaları… Kin ve nefret kusan, ağızlarından zehirli salyalar akan çağın vampirleri…
Bu soysuzların karakter yapısını şöyle resmedebiliriz: “Vicdansızlığın, iftiranın, ihanetin, nankörlüğün, ikiyüzlülüğün, haksızlığın, arsızlığın, haramın, hakaretin, namertliğin, alçaklığın, asiliğin, barbarlığın, acımasızlığın, saldırganlığın ve merhametsizliğin ibretlik kötü örnekleridir.
Sağlam ve köklü bir geçmişe sahip olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini sabah akşam her an darbelerle karşılaşan “dördüncü sınıf” defolu ülkeler gibi sanan aptal gafiller…
Devletin her kademesine çöreklenen kenelerin hain planları, çökertildi, ters tepti, sert kayaya tosladı. Ülkemiz bir iç savaştan, bölünmekten kıl payı kurtulmuştur. Bu kaosun bertaraf edilmesindeki en büyük etken, birlik ve beraberlik içinde tek yumruk ve tek yürek olan “Ordu, millet ve hükümet”in kararlı duruş ve direncidir.
Devlete pusu kuranlar, istedikleri gibi at oynatamayacaklarını fark edince, can derdine düştüler ve fareler gibi kaçacak delik aramaya başladılar, çil yavrusu gibi dağıldılar. Artık “takke düştü, kel göründü”, kırk yıldır biriktirdikleri kötü niyetleri bir-bir su yüzüne çıktı.
Bu “namertler sürüsü” şunu iyi bilsinler ki, amaçlarına ulaşamadıkları gibi, bundan sonra da hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacaklardır. Son çırpınışları nafile; püskürtüldüler, tuş oldular, pes ettiler. Çünkü hazırladıkları “darbe bombası” ellerinde patladı.
Yüz yıl önce Çanakkale’de ve Kurtuluş Savaşı’nda bozguna uğrayanlar, yüz yıl sonra da besleyip büyüttükleri “taşeronları” aracılığıyla, “çılgın projeleri”ni, tekrar hayata geçirmek istediler. Ama yine hayalleri boşa çıktı. “15 Temmuz” tarihi, ikinci bir Kurtuluş savaşının miladıdır. Bu zafer, milletin birlik ve beraberliği sayesinde kazanılmıştır.