Ülkemizin gündeminde o kadar çok “Milli ve Manevi” meselelerimiz varken, yaklaşık iki aydır hararetle, referandumla ilgili olarak “fahiş sözler sarf edilerek” tüm siyasilerimiz, iktidar ve muhalefet olarak meydanlarda, salonlarda dolaşmaktadırlar. Adeta bir gövde gösterisi ile gruplaşma, daha da ötesi iki kutba ayrılmaya neden olmaktadırlar.
Hâlbuki demokrasinin nimetlerinden faydalanarak, Anayasa’nın 18 maddesinde ve dolaylı olarak 56 maddeyi de etkilemekte olan değişiklik ortaya konmuştur. Değişiklik yapılan Anayasa Maddelerinin içinde; ‘milletvekili yaşının 18’e indirilmesi, Meclis’te milletvekili sayısının 600’e çıkarılması, illerin birleştirilebilmesi, Yasama, Yürütme, Yargı erkleri ve HSYK’nın yanı sıra Bakanların Meclis’ten değil dışardan Başkan tarafından atanması’ gibi konular var.
Özet ve öz olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi “Yetki”nin tek elde toplanması, Başbakanlığın ortadan çıkarılarak iki başlılığın kaldırılması.
İşte olayın hepsi; bu sayılan maddelerin milletin görüşüne sunulması ve cevap alınmasıdır! Bu kadar kolay ve basit! Vatandaş da ya Hayır diyerek reddedecek ya da Evet diyerek kabul diyecek. Her iki sonuçta meşrudur ve Necip Türk Milletinin kararıdır.
Amma velâkin iki aydan fazladır milletimizin yaşadığı “Huzursuzluk” hatta son günlerde yapılan miting ve toplantılarda sarf edilenleri çocuklardan uzak tutmak gerekir. Açıktan dinlenmeyecek hitap şekilleri, poşete konulacak tartışmalar… Artık hemen-hemen her şey referanduma tevcih edildi. Ne oluyor ya! Neyi paylaşamıyoruz?
Geçmişi kazımalar, gelecekle ilgili olacaklar, yaşanan olaylar, ağza alınmaması gereken Türk, İslam örf ve âdetine, töresine uymayan bir referandum çalışması. Vallahi milletin psikolojisinin yanında Vatanın ve Necip milletimizin kimyası sarsılmaya başladı. Yazıktır, günahtır!
Artık olanlar oldu, hiç olmazsa, son günde, Sayın Cumhurbaşkanımızın, devletimizin yayın organı TRT’de; Sn. Yıldırım’ı, Sn. Kılıçdaroğlu’nu, Sn. Devlet Bahçeli’yi, Sn. Karamollaoğlu’nu, Sn. Perinçek’i, Sn. Destici ile Sn. Ahmet Türk’ü, özel çağrı ile sarayda bir masada toplamalı diye düşünüyorum. Kendisinin de reis olarak başta bulunarak, milletin huzurunda tartışmayı dinledikten sonra da son sözü söylemeli diye bir beklentim var.
Ana muhalefet devamlı istiyor. O zaman, vakit varken, Rahmetli Özal gibi “HODRİ MEYDAN” dense, Millet ağzı açık, can kulağı ile pür dikkat kesilir ve gönül rahatlığıyla “Evet veya Hayır” derdi diyerek, hoşça kalın Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın!