Mevlit Kandili ve Noel Bayramı

0
101

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? İçinde bulunduğumuz hafta kutlu doğum haftası. 1989 yılında Diyanet vakfı tarafından başlatılan Diyanet işleri tarafından da desteklenen Sevgili Peygamberimizin doğum gününün kutlandığı hafta. Aslında kesin olarak doğum günü tarihi bilinmemektedir. Ancak astronomi âlimlerin bu konuda çeşitli araştırmaları sonucu Mısırlı astronomi âlimi Mahmut Paşa el-Felekî’nin çıkarımlarına göre Muhammed peygamberin doğum tarihi 9 Rebîülevvel (20 Nisan 571)’dir.

Ve içinde bulunduğumuz hafta bu günlerde kutlandığına göre demek kabul edilen  Mısırlı astronomi âlimin araştırmalarına dayanan gün ve hafta oluyor.

Sevgili peygamberimizin doğum günü  olarak kutladığımız bu hafta dilerim bütün dünyaya ve özellikle İslam âlemine ki, yıllardır kendi kendileri ile savaşta  olan komşularımıza barış, sevgi, birlik ve beraberlik getirsin. Din Kardeşi ile üç günden fazla dargın durmayı helal kabul etmeyen bir peygambere inanan bizler bu kardeş savaşlarını ve hala süren mezhep kavgalarını anlamakta güçlük çekiyoruz. Ve her an birlik ve beraberlik içinde sağlıkla anlayış ve sevgiyle kalmak için elimizden gelenden çoğunu yapmaya çalışıyoruz.

Ve şimdilik sevgili okuyucularım kutlu doğum haftası  kutlu olsun sağlık ve sevgiyle birlik ve beraberlik içinde kalım diyorum… Yase

& & & & &

Noel Bayramı Kutlu Olsun

Her yıl 24 Aralık gecesi, Hz. İsa’nın doğum günü kutlanır.  Bu yıl  da büyük bir coşku ile kutlanıyor. Hz. Nuh’tan gelip Hz. İbrahim’le yol alıp Hz. Muhammed’e kadar uzayan din yolculuğumuzda bütün dinleri tanımış, inanış olarak bu günlere gelen bizler. Hz. İsa’nın doğum gününü Hıristiyan kardeşlerimizle birlikte kutluyoruz.

Ve Noel bayramı hakkında minik bilgiler vermek istiyorum. Dağarcığımda Kuran Kerim’den ve İncil’den alıntılarla… Noel bayramı 24, 25 ve 26 Aralık günlerinde kutlanır.

Küçük bir kızken, sabahları hala kulağımda olan annemin Kuran okuyan yanık sesine uyanırdım Meryem suresini okurdu ezbere, yumuşak latif bir dili vardı sesini asla yükseltmez, sanki okurken yaşardı. Yatakta hiç kıpırdamadan dinlerdim. Arapça okurdu. Babasından öğrenmişti ve onu örnek almıştı, sesini yükseltmeden ince bir tevazu ile okumayı, o sesle büyüdüm, annemi yitirene kadar. Dağarcığıma mıhlandı sözleri o zamanlar Arapça bilmiyordum okuma yazmada ama Meryem süresini biliyordum, anlıyordum ve çok etkileniyordum sanki bir öyküydü anlatılanlar. Ancak büyüdükten sonra ve Arapça ve Kuran okumayı öğrendikten sonra daha iyi anladım öyküyü ve birçok şeyi.

 Kuran-ı Kerim Ali İmran suresinde şöyle  anlatılır; “İmran’ın hanımı (Hanne): ‘Rabbim, karnımdakini tam hür olarak (dünyadan azad edilmiş ve tamamen ihlâslı bir ibadet duygusu ile Mabet bekçisi olarak) sana adadım. Benden kabul buyur. Şüphesiz Sen işiten, bilensin’ demişti. Onu doğurunca – Allah, onun ne doğurduğunu bildiği halde (Hanne) şöyle dedi. ‘Rabbin, onu kız doğurdum; erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu ve soyunu kovulmuş şeytanın şerrinden Sana ısmarlıyorum. Bunun üzerine Rabbim onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriya’nın himayesine verdi. Zekeriya ne zaman kızın bulunduğu mihraba girse, onun yanında yeni bir yiyecek bulurdu. ‘Meryem, Bu sana nereden geldi?’ deyince, o da: ‘Bu, Allah katındandır’ derdi. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.” Âl-i İmran Sûresi, 3/35-37)

Rahmetli Annem, “bu Allahın katındandır” diye okurken sanki önümde  cennet meyveleri var sanırdım!! Aslında ne derin duygularla büyümüşüz de, büyürken hepsini unutmuşuz ancak  yeniden daha aklı selim inceldiğimizde  duyduklarımızı,  küçüklüğümüzün derin mistik duyguları ile harmanlayıp bu güne dek saklamış ve bu duygularımızı  beslediğimizde, içimizde. Her zaman   huzur ve kardeş sevgisine  çok ihtiyacımız olduğunu anlamışız!

Ve sevgili okuyucularım. Meryem büyür. Mihrapta o zamanlar kızların kadınların mihraba girmesi yasaktır aslında ama ona bir ayrıcalık tanınır.

Ve Kuran-ı Kerim’de Hz. Meryem’in Hz. İsa’yı dünyaya getirmesi Meryem süresinde böyle anlatılır. Mekke döneminde inmiştir. 98 ayettir. Bazı tefsir bilginlerine göre 58 ve 71. ayetler Medine döneminde inmiştir. Sure, Meryem’in, oğlu İsa’yı nasıl dünyaya getirdiğini anlattığı için bu adla anılmıştır.

Meryem’i de an Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. Ey Muhammed!) Kitapta (Kur’an’da) Meryem, “Senden, Rahman’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)” dedi. Cebrail, “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi. Meryem, “Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi. Cebrail,  “Evet, öyle… Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir” dedi. Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.  Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. “Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi. Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: “Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı.” Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün.” “Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de. Kucağında çocuğu ile halkının yanına geldi. Onlar şöyle dediler: “Ey Meryem! Çok çirkin bir şey yaptın!” “Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler. Bebek şöyle konuştu: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum.

Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.” “Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti.” “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.” “Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa işte budur. Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece “ol!” der ve o da oluverir. Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O’na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.

Ve sevgili okuyucularım. Hz. İsa’nın doğum günü çeşitli etkinliklerle kutlanır her yıl. Hz. İsa’nın temsili doğumunun anlatıldığı bir köşe ışıl, ışıl duru kilisenin bahçesinde… Tören sonrası konuklara   şekerlemeler ve pastalar ikram edilir. Ve bizde  bu kutlamalarda her zaman dostlarımızın arkadaşlarımız yanında olduk her zaman olduğumuz  ve olacağımız  gibi. Aynen Kurban bayramını kutlarken, Ramazan bayramını kutlarken  birlikte olduğumuz gibi. Ve bir kez daha, bütün dostlarımın ve gazete  ailemin başta Rızkullah bey ve İlyas olmak üzere ailenin bütün fertlerinin ve  yeni katılan ve katılacak olanların Noel bayramını kutluyorum. Sağlık ve sevgiyle hep birlikte kalalım, her zaman sevgili okuyucularım. Yase

Günün Şiiri

Sen doğdun,
bağrına gül düştü toprakların…
Bir devrin karanlığı
varlığınla nur oldu…

Sen doğdun,
süzüldü göz yaşı yanığından
seni iki aleme müjdeleyen ananın…

Ey mahzun gönüllere güneş olan,
han olan…
Ey sevgi bağında aşk-ı kadim sevgili…
Ey kalp gözü kapalı cehaletin çağında,
Mekke’den doğan güneş,
alemin rahmet seli…

Asırlar ötesinden insanlığa cân olan,
şahadet ırmağında dalgalanan meşale…
Doğduğun güne hasret,
öksüz,
ve yetim cihan…

Ey sultanlar sultanı,
kimsesizler kimsesi…

Rahmetsin alemlere,
kainata işaret…

Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,
Aşkın ile açmayan güller perişan olur…
Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,
O gün bütün günahkar kullar perişan olur…

Kalmasın hiçbir gönül senin adından öksüz,
Kelebekler baharı adınla müjdelesin…
Kalplerde nefes nefes,
hep senin adın vursun…
Yeni doğan nur yüzlü bebeklerin kalbine
yöneldiğin kıblenin,
şanlı mührü vurulsun…

Hira’dan doğan güneş,
gül olup yağan sendin,
Cebrail’in sardığı o zarif beden sendin,
Batılın yüz tuttuğu karanlık bir kıtada
Rahman’ın alemlere çizdiği öz desendin…

Ey gönül dergahımın,
mukadder sevgilisi…

Doğsun batan o güneş yeniden dünyamıza
Dalga dalga yükselsin Semave’nin suları,
Dualar perçinlensin akan göz yaşlarımıza
Yeni baştan yıkılsın Kisra’nın sütunları..

Sen doğdun,
bağrına gül düştü toprakların…
Bir devrin karanlığı
varlığınla nur oldu…

Diri diri toprağa gömülen tomurcuklar,
filizlendi,can verdi
batıla mezar oldu…

Gül deyince aklıma senin gül yüzün gelir,
Aşkın ile açmayan güller perişan olur…
Şefaatin imdada yetişmezse mizanda,
O gün bütün günahkâr kullar perişan olur…
Hasan Hüseyin ÇAĞIRAN / Selçuklu-Konya

Günün Sözü

Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.

Hz. Muhammet

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here