Millet İttifakı altılı masa temsilcilerinden Cumhuriyet Halk partisi, Saadet Partisi ve Demokrat Parti İskenderun İlçe Örgütleri, Boyacılar Parkında bir araya gelerek ‘Cumhuriyet bayramı’ dolayısıyla basın açıklamasında bulundular. Millet İttifakı olarak düzenlenen basın açıklamasına Deva, Gelecek ve İyi Parti temsilcilerinin katılmamış olması dikkatleri çekti.
CHP İskenderun İlçe Başkanı Yusuf Mansuroğlu, Saadet Partisi İskenderun İlçe Başkanı Halil İbrahim Çelik, Demokrat Parti İskenderun İlçe Başkanı Bilal Karaosman ve ilçe yönetimleri ile CHP’li belediye meclis üyelerinin katılım gösterdiği basın açıklamasında demokrasinin önemine vurgu yapıldı.
Millet İttifakı adına açıklamayı Saadet Partisi İskenderun İlçe Başkanı Halil İbrahim Çelik yaptı. Çelik açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Millet İttifakı, Altılı masa çalışmaları çerçevesinde düzenlemeyi uygun bulduğumuz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun birkaç yıl önce ‘Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmalıyız’ ana teması üzerine geliştirdik.
Zira bir ülkede Cumhuriyet, demokrasi ile işlemediği müddetçe, o ülke medeni dünya seviyeli ülkeler arasında yerini bulamamakta, ancak üçüncü dünya ülkesi, dikta rejimi, şeflik, tek adamcılık, istibdat, baskıcı, şeffaf olmayan, hesap verilebilirliği söz konusu olmayan, insan haklarından, adaletten, eşitlikten, basın özgürlüğünden uzak bir devlet özelliği taşıyacağı, örnekleri ile gözümüzün önünde canlanmaktadır. Bugün ülkeleri saymaksızın işte Afrika, Asya kıtası, Ortadoğu ülkeleri bu örneklerle doludur.
Biraz daha açacak olursak, Nedir demokrasi? Demokrasi parlamenter sistemin özgür iradeyle hakimiyeti, milletin taleplerinin mecliste makes bulmasıdır. Fikir özgürlüğü, serbest müzakere, millet iradesinin yansımasıdır. Haktır, adalettir, meşverettir, eşitlik, şeffaflık, özgürlük, kardeşlik, vatandaşlık, birlikte yaşama sevincidir. Taçlanalım, taçlandıralım dediğimiz mevzu budur. Yasama, yürütme ve yargının kanunlarla düzenlenmesi, sınırlarının ve görevlerinin belirlenmesidir. Şahsa endeksli bir sistem olmamasıdır. Bunun dışındaki yol; Tek adamcılıktır, meclisin adeta yok sayılması, işlevsizliğidir. İstibdattır, şefliktir, baskıdır, benim dediğimdir. Bu sistemde haktan, adaletten, meşveretten, eşitlikten, şeffaflıktan, hesap verilebilirlikten bahsetmek mümkün değildir.
Özetle meselemiz sistem meselesidir, şahıs meselesi değil. Şahıslar fanidir, sistemlerse kalıcı ve günün şartlarına göre değişebilirdir. Şahıslara bina edilen veya edilmeye çalışılan sistem, yıkılmaya, bozulmaya, dejenerasyona ve her türlü muhasamaya açıktır.” (Haber: Helga TERBİYELİ)