Eğitim-İş Sendikası İskenderun Temsilciliği Başkanı Hasan Kuş; “Yurtseverleri Birlikte Mücadeleye Çağırıyoruz”
Greve giden Eğitim-İş Sendikasının İskenderun Temsilciliği de İskenderun’da eylem yaptı. Havuzlu çarşıdan başlayan, Büyük Çarşı İşhanı önünden geçip tekrar başladıkları noktaya kadar yürüyen Eğitim-İş Sendikası üyelerine vatandaşlar, yürüyüş boyunca yoldan geçen araçlarında kornalarına basarak, yolda duran vatandaşlar ise alkışları ile destek verdiler.
Havuzlu çarşıda açıklama yapan Eğitim-İş Sendikası İskenderun Temsilciliği Başkanı Hasan Kuş; “Geldiği günden bu yana emekçilerin işine ve aşına göz diken siyasal iktidarın, özelleştirmenin önünde en büyük engel olan iş güvencemize saldırmasına izin vermeyeceğiz. AKP, kamu çalışanlarının önce iş güvencesini ortadan kaldırıp biat eden, itaatkâr memur yaratmayı ardından da başta eğitim ve sağlık olmak üzere tüm kamu hizmetlerini yerellere devredip özelleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle de 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’ndaki değişikliği öngören yasa tasarısını Meclis’e sunarak torba yasalar marifetiyle birçok düzenlemeyi halkın gözünden kaçırıp emekçileri torbanın içinde mahkûm etmeye çalışmaktadır. İş güvencemize sahip çıkacağız. Çünkü iş güvencesi geleceğimize güvenle bakmak demektir. İş güvencesinin ortadan kaldırılması 2,5 milyondan fazla kamu çalışanının rotasyona tabi olması, göçebe hayatına mahkûm edilmesi demektir” dedi.
Ülke Adeta İşgal Günlerini Yaşamaktadır…
AKP’nin halkın özgürlük ve demokrasi taleplerine tahammül edemediğini öne süren Kuş; “Son bir haftadır yaşananlar ülkemizin polis devletine dönüştürüldüğünün açık göstergesidir. Halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla mükellef olan polis, bugün halkın can ve mal güvenliğini tehdit eder boyuta gelmiştir. Gece yarıları yüzlerce polis cadde ve sokaklarda dolaşıp her gördüğü vatandaşa gaz bombası atmaktadır. Medya susturulmuş zapturapt altına alınmıştır. Ülke adeta işgal günlerini yaşamaktadır.
Gezi Parkı direnişi ile başlayan direniş bugün yurdun her karış toprağında milyonlarca yurttaşın “Artık yeter!” haykırışları ile adeta isyana dönüşmüştür. Başbakan ise bütün bu gelişmeler karşısında her zaman yaptığı gibi halka meydan okumayı sürdürmektedir. Başbakanın her konuşması tehdit, aşağılama ve şantaj içermektedir. Bu tam bir diktatörlük yöntemidir. Evet Sayın Başbakan, işimize, aşımıza ve ülkemize sahip çıkmak çapulculuk ise biz çapulcuyuz hem de milyonlarca çapulcu. Buradan yurdun dört bir yanında AKP’nin halkı inim inim inleten politikalarına karşı demokratik ve meşru haklarını kullanarak direnen yurttaşlarımızla omuz omuza olduğumuzu ilan ederken, yurttaşlarımıza uygulanan faşizan baskıları şiddetle kınıyoruz.
Dün olduğu gibi aşımıza da işimize de ülkemize de sahip çıkacağız. Bu uğurda ne bedel ödenmesi gerekiyorsa o bedeli de ödemeye hazırız. Çünkü bizim bağımsızlık ve özgürlüğümüz emperyalistler ve onların mandacı-işbirlikçilerinden değil, Mustafa Kemal’den, Kuva-i Milliye şehitlerinden mirastır. Bu bağlamda yurtseverleri, emekçileri, tüm halkımızı tarihsel sorumluluk gereği birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” diye konuştu.