Değerli okurlarım, makalemin başlığı ile yazacaklarım arasında bir benzerlik olmadığı gibi uzaktan yakından da bir ilgisi yok. Biliyorum neden lüzum gördün diyeceksiniz. Çok haklısınız… Çocukluğumda mahalle arasında top oynarken, bazı emsallerimiz “Ver Lefter’e, yaz deftere” diye slogan atarlardı. Merhum, genç ve iyi dönemlerini yaşıyordu. Yani Lefter’in Lefter olduğu dönemdi.
Aradan uzun yıllar geçti ve bir gece yarısı ev de neler yazayım da ilgi çeksin diye düşünürken birden aklıma ilginç bir fikir geldi. Futbolu bırakalı yıllar olmuş ama hayatta olan ve spor kamuoyunun yakından tanıdığı eski şöhretleri yazmayı düşündüm. Aklıma ilk gelen Ordinaryüs Lefter Küçükantonyadis oldu. Bildiklerimi, toparladıklarımı belli bir sıraya göre tertipledik ve yayınladık. Burada İlyas Terbiyeli’ye teşekkür etmek isterim.
Aradan aylar geçti, Lefter’in rahatsızlığını duyduk, iyiye gittiğini öğrendik ama bir TV programında Lefter’den söz ediliyor ve daktiloda çalıştığım için bakmıyorum bile. Hastaneden çıkarmışlardı diye düşünüyorum. Başımı kaldırıp baktığımda rahmetlinin tabutu eller üzerinde. Çok müteessir oldum. Geçenlerde bir yerde Halit Kıvanç’a ödül veriliyordu. Hemen aklıma geldi klasörden beş sayfalık makaleyi çıkardım fakat yayınlasan mı? Yayınlamasam mı? Beş sayfanın özünü çıkardım ve şimdi sizlere sunuyorum. Konu Halit Kıvanç…
Televizyonun ismi bile yokken, radyoların itibarı tavan yapıyordu bizim çocukluk ve delikanlılık dönemimizde. Hafta sonları maçları dinlerken daha bir âlemdi radyolar. Maçlar gündüz oynanıyor, gece maçları nerde… Uzatmayalım dilerseniz. Haber spikeri (Anlatan Halit Kıvanç) derdi. Biz bütün mevcudiyetimizle kulaklarımızı radyoya uzatırdık. Fazlada yaklaşamazdık, bizden büyükler arada bir kızarlardı.
Bu makalemle birlikte Cenab-ı Allah Halit Kıvanç’a sağlık afiyet versin. Maçları anlatırken O’nun bir Fenerbahçeli olduğunu anlamazdınız. Ortaya konuşur hep doğruları söylerdi spor adına. Benim için Halit Kıvanç En Güzel Fenerbahçeli. Hazımlı, gerçekçi, vakar… Daha ne olsun ki. Tertemiz, doğru sözlü bir spikerdi. Şimdikiler yüzümüzü kızartıyor. Ünlü spor yazarı, spikeri Halit Kıvanç’ın son kitabı “Futbol Bir Aşk” bu son kitabı daha önce de yazdıkları var. Bu son kitabını bir arkadaşımdan emanet aldım. Nedense okumayı sevmiyoruz, bakın emanet aldım diyorum. Neyse hepsini okuduğumu söyleyemem, sadece bir paragraf dikkatimi çekti, sunuyorum.
“Erken konuşmuşum ben… Yaşıma gelmeden… Ama spora birden susuverince sadece evdekiler değil, mahalledeki tüm komşuları bir telaş almış. Derken, bitişik komşu yetişmiş imdadıma… Evindeki kuş kafesini kaptığı gibi gelmiş ‘Kanarya suyunu içerirsek çocuk hemen konuşur’ diye… Sahibinden kanaryanın kafesindeki suya dudaklarımı değirmeleriyle birlikte… Bir konuşmaya başlamışım. Bir konuşmaya başlamışım, sonra bir gün gelmiş ötmeyen kanaryalara benim suyumu içirmeye başlamışlar…”
Bu paragraf tamamıyla Halit Kıvanç’a aittir. Bana öyle geliyor ki, Halit Kıvanç’ın Fenerbahçeli olmasında kanaryaların da rolü olmuştur. Maazallah karga suyu içirselerdi n’olurdu acaba? Halit Kıvanç gerçekten Güzel Fenerbahçeli… Taraftarı olduğu kulübü antipatik yapmayan enden insanlardan birisi. Onun yazarlık ve spor adamlığı yönüyle tanıyorum, zaten yetiyor, fazlası da gerekmez.
Onunla küçük bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Ankara adliyesinde gördüm, ne işi var acaba diye merak ettim. Çantasında dosyalar falan, Allah-Allah! “-Hayrola Halit Bey…” “-Yaa, Öcalcığım, burada hakimlik yapmıştım, birini görmek istiyorum.” Sonradan öğrendik, gerçekten hakimlik yapmış. Doksana az bir şey var. Halit Kıvanç’la birlikte tüm güzel insanların, dürüst olanların sağlıklı ve uzun ömürlü olmalarını dilerim.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA