Değerli okurlarım, ne söylersek söyleyelim ne yaparsak yapalım sonunda beklemek vardır, beklemeyi bilmek geçerlidir. Beklemekte umut vardır. Baharı dört gözle beklemek örneğin… Kış günlerinin acımasız soğuklarında “Ah bir yağmur yağsa da hava yumuşasa” demez miyiz?
Beklemek umut doludur, aşk doludur, yarınları beklemek, o yarınlara yatırım yapmaktır beklemek. Rüzgarın etkisiyle ağaçların toprağa secde ettiği soğuk kış günlerinde, tatil yapmayı, denizle doğayla iç içe olduğumuz günleri anımsayıp iç geçirmez miyiz? Bütün zorluğa rağmen, içimizden o güzel günleri tekrar yaşayabilmek için yağmur, çamur, tipi, rüzgarın şiddetiyle elektriklerin kesilmesi sonucu karanlıkta kalmaya razı olmaz mıyız?
Beklemenin fazileti buradadır. Güzellikleri beklemek, Sevgiliyi beklemek! Beklemenin raconunda güzellikler vardır, aşk vardır. Bir yerde beklemek aşk yolculuğudur, hayallerle baş başa kalmaktır. Ilık rüzgârlara göğüs gererken, sıcak günlerin özlemini duymaktır. Beklemenin bir sakıncası yoktur.
Peki ya kavuşmak! Kavuşmanın fena bir şey olduğunu söylemeye çalışıyorum. Kavuşmak herkesin hayal ettiği bir olgudur. Ancak kavuşmak, ayrılığa giden otobanın maalesef başlangıcıdır. Kavuşmak, mutsuz sonu kabullenmek demektir. Kavuşmak, ayrılık rüzgârının esmeye başladığı andır. Kavuşmak, kimsenin istemediği sonu görmektir.
Dünyaya gelen bir çocuk anasını babasını, yakın çevresini ve muhtemelen herkesi sevindirir. Bu çok doğru! Tanıyanlar, yakınları dua ederler. Sağlıklı büyüsün, iyi adam olsun, kısmetli olsun falan… Peki, o bebek neden ağlayarak dünyaya gelir ki? Sizi meraktan kurtarmak istiyorum, bebeğin ağlama nedeni şudur. Dünya havasını teneffüs ettiğinde, can alıcı meleğe el sallar ve “Ben dünyadayım haberin olsun…” der.
Can alıcı melek ise; “Haberim oldu, günü saati bende yazılı, o gün geldiğinde emaneti alırım. Şüphen olmasın ki, biz şike yapmayız…”
Bu yazdıklarım taslak romanımdan bir alıntıdır. Sizlere bazı mesajlar verdim, eminim almışsınızdır. Konumuzla örtüşür mü acaba? Bazı şeyleri ak düşen saçlar anlatır mı acaba? Hem sonu kabulleneceğiz ve hem de sona yakışır bir biçimde güzeli yaşayacağız. Sizce çok mu zor?
Beklemekte Umut, kavuşmakta Korku vardır. İçimize Sindirmeliyiz. Yürüdük, koştuk, kültürfizik yaptık! Beklenti nedir? Güzel bir vücuda sahip olmak değil mi? Dal gibi olduk diyelim. Bu defa da “yeniden kilo alır mıyım?” düşüncesi bizi kemirir. Yarın yine devam ederiz.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA