Keşke Güçlü Olmak Zorunda Kalmasaydık

0
86

Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Dün 12-12-12 telaşı vardı küçük büyük herkeste bizim dışımızda zahir? Bu meraktan uzak kalmak iyi mi kötü mü bilmiyorum.

Kendim için söylersem iyi, çünkü zamanı an olarak algılıyorum. Ve her anı çok değerli buluyorum. Çünkü bir an sonra, o an olmayacak.

Kötü buluyorum çünkü “an”cı olmak bazen kendine haksızlık yapmak gibi geliyor. Yani azıcıkta düşçü olmanın kime zararı var ki tarihlerin özelliğinden kendine hoşluk yaratmak “an”ın dışında dolaşmak değil ki?

Neyse kendine hoşluk yaratıp tarihe 12 -12- 12 geçenlerin sevincini kutluyorum her ne ise. Unutanlarda ya da bizim gibi umarsız kalanlar sonradan bir tarih edinmek isterlerse 3 -03-13 ve 13-03 -13 günleri var gelecek yılda. Onları kaçırmasınlar.

Ve düşünüyorum insan belki fantezileri için gelmiş dünyaya. Yani elimde kitabım, dışarıda yağmur evde kahve kokusuna karışan kızarmış ekmek kokusu benim fantezim ve bazı sabahlar sırf bu güzellikleri görebilmek için dünyaya geldiğimi sanırım.

Ya da çok sevdiğim bir yazarın o günkü yazısından alacağım doyurucu zevk için. Ancak fanteziler kişiye göre değişir örneğin bir işkencecinin fantezisi işkence yapmaktır zahir. Ya da bir holiganın fantezisi engelliler basketbol maçında olay yaratmak.

Evet, dün kendimle ilgiliydim yazmak istediğim konu bu güne kaldı. Yeri de gelmişken hemen gireyim bari başka yollara sapmadan. Geçenler de Galatasaray Beşiktaş engelliler basketbol maçı oynanacak, holiganlar salonda ve ne dertleri varsa salonu altüst ediyorlar, tribünleri kırıyorlar, kırılmadık, savrulmadık yer bırakmıyorlar sizlerde bizim gibi gözlerinize inanamayarak izlemişsinizdir bu görüntüleri.

Biz ne oluyor ya bu engelliler karşılaşması bari onlardan utanın demek üzereyiz ki etraf ana baba gününe döndü. Sanırsınız ki bir spor karşılamasına gelmemişler hesaplaşmaya gelmişler. Kimle, neyle, ne için peki? Bilememeğiniz tahmin bile yürütemeyeceğiniz bir şey. Buna ne denir yalnızca holiganlık mı ? Barbarlık mı? Bence bu bir insanlık ayıbı insanım diyen hiç kimsenin gerekleştirmeyeceği bir şey.

Kimler yapmış hiç önemli değil şu takım ya da bu takım taraftarı hiç önemli değil, zaten bu holiganlar taraftar olsa ne yazar olmasa ne yazar? Çok sert cezaları hak ediyorlar ben olsam hiçbir maça sokmazdım bunları.

Düşünün engelli insanlar koca bir yıl ne zorluklarla hazırlanıyorlar bu karşılama için, çocukları, eşleri, yakınları hep onları izlemek için tribünlerde. (nasıl karga tulumba dışarı çıkarıldılar olacak şey değil.) Onlar aileleri ile birlikte hayatta olma sevincinin güzel esprilerinden birini yaşamak istiyorlar ve bu garip yaratıklar bunu darmadağın ediyor.

Yazık, bunlar bu işler için dünyaya gelmiş olamazlar, olmamalılar. Allah’tan bulun demek geliyor içimden ama Allah cezacı değil ki? Aslında cezayı herkes kendine keser. Yoksa aklın işi ne insanda? Ki onu diğer yaratıklardan üstün kılan?

Ve biz aklımızla üstün değiliz ne yazık ki kötülüğümüzle üstünüz diğerlerinden.

Bir öğretmen gencecik yardım istiyor “öldürüleceğim” diyor. Kimse ciddiye bile almıyor “ölüm hakmış” ölüm hak tabi ama öldürülmek hak mı? Bile bile geliyorum diyen?

Evet sevgili okuyucularım bütün bu yaşadıklarımız bizi güçlendirmeli, kendimize getirmeli ve kimseden bir şey beklememeyi öğretmeli. Aslana demişler “neden ensen kalın çünkü kendi işimi kendim yapıyorum” demiş.

Dün hastayım demiştim ve yalnızlıktan alıyorum gücümü demiştim. Çünkü o en gerçek ve acımasız öğretmenim. Aynı zamanda sevgilim… Hastalığa direnmeyi öğrenmekle birlikte kötülüklere direnmeyi de öğretiyor. Kendine güvenmeyi ve kimseden çok ama çok zorda kalmadan yardım istememeyi, deyim yerinde ise kendi yağında kavrulmayı da.

Bunun için her zaman bütün duyuların berrak ve net olabilmesi şart. Bunun için de önce sağlam bir beden ve sağlam bir düşünce içinde doğru nefes almanız gerekiyor. Sporun azı çoğu önemli değil. Yalnızca azıcık doğru hareket doru nefes bu bile yeter.

Ve sevgili okuyucularım. Keşke bu kadar güçlü olmak zorunda kalmasaydık. Dünya bu dünya olmasaydı. Yer çekimi falanda olmasaydı. Güçlü olmak güzel ama kardeşim bazen de yoruyor insanı ya!

Ve sevgili okuyucularım hava kar havası, dışarıda çok soğuk var. Kış kışlığını göstermeye başladı. Bizim buralarda. Dün gece Karedeniz’e göktaşı düşmüş. Nefis bir görüntü ve renk cümbüşü ile. Şimdi birçoklarımız 21-12-12 maya takvimine daha çok inanacak gibi görünüyor… Ve şimdilik sevgili okuyucularım sağlık, sevgi, birlik, beraberlik ve güçlü olmak dileği ile hoşça kalalım diyorum. Yase

Günün Şiiri

AYIN BÜYÜTTÜĞÜ OĞULLAR

Bize kanlı bir uykunun, bir kardeşlik sabahı başlatacağı müjdelenmedi.

Cinayetten dönen kardeşiniz, gölgesini gizlediği duvarların ötesini görür.

Ellerini yıkar ve sizi dünyada bir söz olarak bırakır.

Sessiz bir törenle iç geçirme arasında duran yerde gömdüm onları.

Ölü oğullar. Kurban hepsi.

Sanki onlara, kurban oluşlarını hatırlatmak için var yeryüzü.

Yüzleşiyoruz.

Sızlanmaya başlayan bir çırpınmada “yeter” diyorum.

“gidin ve öldürmeyin”

ağzımda kesik bir gülüş. Kâbus olmalı.

Bir cinayetten dönen kardeşim korkutuyor beni.

Kanlar içinde uyanıyorum. Terliyim.

Aç gözlerini. Tırnaklarını acıyan yerlerine bastır.

Biri var mı göğsümü mendiliyle silecek.

Kardeşim bir cinayetten dönüyor. Karanlık dehlizlerden.

Siyah paltosu

Ve gözleriyle.

Ona benzemeyeceğim.

Gece ayaklarımız okşandı ve büyük dağları geçeceğimiz söylendi.

Karlarla bekletilmiş büyük dağları geçtik.

Bahçede ilk gün keskin bir çizgiyle yan yana duran üç yıldızı gördük.

Mutlak. Yol açıcı.

“Bakmak istiyorum ayaklarına” dedi eğilen bir ses.

Onlara, bir daha görüşmeyebiliriz demedim.

Hepimiz biliyorduk.

O dağ oğullarını yedi.

Ve onları bir sese kapattı.

Kolu yok kiminin. Kimi kör…

Kardeşlik eski bir masalın bilgisinde kaldı.

Kardeşlik acımaydı.

Bejan MATUR

Günün Sözleri

Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir.

W. Lippmann

Dün yaptığınız şey size hala çok iyi görünüyorsa, bugün yeterli değilsiniz demektir.

Earle Wilson

Afrika’da her sabah bir aslan uyanır, en yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur. Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.

Afrika Atasözü

Günün Fıkrası

Yarun Gideyruz

İdris ile Temel Trabzonspor maçına gitmeye karar verirler. Maç günü stada gelirler ve maç saatini beklemeye başlarlar. Hava oldukça yağmurludur. Stadın yakınındaki bir kahvehaneye gidip, birer çay içerler. Bu arada dışarıdaki yağmur alabildiğince hızlanmıştır.

İdris bunun üzerine serzenişte bulunmaya başlar. Kendisine has şivesiyle; “Yağacak zemeni buldun. Ha bugün de yağmur yağar mı? Durmadan yağiy, şemsuye de almadık. Pok yiyenun havası, para da yok ki kapali trübüne cidelum. Boşuna ıslanacauk” diyerek söylenmektedir.

Bunları birkaç kez tekrar edince Temel dayanamayıp ona der ki: “Ula İdrus uşağum. Ne düşüneysun kendini üzeysun. Maça yarın gideyruz…”

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here