Günaydın sevgili okuyucularım nasılsınız bu sabah? Bir bilgeye sormuşlar; “Bir İnsana düşen ilk iş nedir?” Cevap açıktır “İnsanın kendisi olması” der bilge. Kendisi olması? Nedir kendi olmak? İnsan ne zaman gerçekten kendi olabilir? Sokakta yürürken kalabalıkta yürüyenin aslında kendi değil de sureti olduğunu düşünebilir mi insan? Yapmaması gereken bir işi etki altında kalıp yaptığında o ne kadar kendi olabilir?
Düşünüyorum dün Amerikan büyük elçiliğine intihar saldırısı düzenleyen insan eğer kendi olabilseydi bu işlemi gerçekleştirebilir miydi? Ben deniz radikal kararlar alıp yolumu ona göre belirleyene dek kendim değil miydim?
İnsan aslında ne zaman kendi olduğunun ayrımına varıyor ki? Bence insan gözünü ilk kendine açar. Kendimizle ilgili bir şey anlatacağımız zaman “kendimi bildim bileli” diye başlarız söze. Değil mi? Kendimizi ne zaman kaybederiz peki?
Her zaman kaybedebiliriz diye düşünüyorum. Kendimizi unutsak bir tenha da… Bize ne unutturur kendimizi peki? Dünyanın tuzakları çoktur. Ve onu unutmak o kadar kolaylaştırır, ona sahip olmayı ve elimizde tutmayı başarmasak.
Bazen elimizde olamayan şeylerde yaşayabiliriz. Ve kendimizi unutmadan “kendime rağmen yaptım” deriz. Bazen de öz kendimizi tümden unuturuz; kimdim, neydim, niçindim, nedendim, hepsini birbirine karıştırırız o zaman bize dayatılan her şeyi “lop diye” yutarız birkaç kendimiz oluşur kendimizin dışında biz onları kendimiz gibi taşırız. Ayrımına bile varmayız.
Bu sabah kendimi arıyorum. Canım sıkılıyor halim yok. Hava soğuk siyah bulutlar sörf yapıyor gökyüzünde. Ve eğer kendiniz değilseniz… Hani durmuşsunuzdur bilmem hangi yöne oturunca daha rahat yazıyorum bilmen hangi masada daha akıyor yazılar deriz ya. O zaman bütün bunlar havayla cıva olur ve bir şey yazamazsınız hatta okuyamazsınız. Şu an böyle bir an işte. Ve şimdilik sağlık, sevgi, birlik, beraberlik içinde kendimizle birlikte kalalım sevgili okuyucularım. Yase
Günün Şiiri
BARIŞIN TADI
Bir ağaç, kesebilirler ağacı,
Ağacın ne gelir elinden?
Biraz çaba, testere falan,
Eh, az çok da zaman,
Ağaç devrildi gitti.
Bir kuş, vurabilirler bir kuşu
Bir el ateş ya da bir iki taş
Bir avuç tüy düşer toprağa.
Bir öküzün ya da bir atın
İşi kolay görülür ve hazırdır
Kesimevinde kasap önlüğü.
Bir çocuğun, oğlan ya da kız,
Ne gelir elinden katile karşı?
Bakışlar, diyeceksiniz şimdi,
Ama gözü dönmüşse katilin
Ya da kimse yoksa ortada?
Bir adam, koca bir adam da
Bir kuş gibi avlanabilir,
Belki daha da kolay hatta.
Bir ağaç, bir kuş, bir öküz, bir at
Bir çocuk, bir adam
Yok oldular işte ard arda.
Ama dostlarım, hepimiz olsak
Ne bok yiyebilirler
Onca insanın karşısında?
Ne yapabilirler
Direnen halklara?
Eugène GUILLEVIC
Çeviri: Cemal SÜREYA
GÖMÜT ÜZERİNE BİR AVUÇ TOPRAK
Herkes bir avuç toprak atıyor
Bense, onun üzerine
Birkaç parça gökyüzü atıyorum
Birkaç güney Arnavut türküsü
Zeyrin dalları altında o bunaltıcı sıcaklardaki
Birkaç ağustosböceği
İyi yürekli babacığım
Bunları çok severdi.
Fatos ARAPİ
Çeviren: Tahsin SARAÇ
Günün Fıkrası
60’lı yaşlarına gelmiş iki adam, bir ömür boyu birbirlerinin en iyi dostu olmuşlardı… Derken bir gün bir tanesi ağır hasta oldu… Ölüm döşeğindeyken yanında yine en iyi dostu vardı ve ona fısıldadı; “Bana bir iyilik yap olur mu? Cennete gittikten sonra orda futbol oynanıyorsa lütfen bir şekilde bana haber ver…” Öteki “Tamam…” dedi. “Bütün hayatım boyunca en iyi dostum sendin, bunu senin için yapacağım…” Ve birkaç dakika sonra da öldü… Bir hafta sonra adam uyurken birden arkadaşının sesini duydu: “Dostum… Sana bir iyi bir de kötü haberim var…” Öteki hemen sordu: “İyi haber nedir?” “Cennette futbol oynanıyor…” “BU HARİKA!!! Peki kötü haber nedir???” “Yarınki maçta kalede sen varsın…”
Günün Sözü
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir! Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir! Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir!
Francis BACON
Her şeyi denerim; ama yapabildiklerimi yaparım.
Herman MELVİLLE