Katliamlar, Facialar ve Tartışmalar

0
113

İlimiz sınırları içerisindeki Reyhanlı, daha sonra Diyarbakır, Suruç ve ardından başkent Ankara! Yaşanan bu büyük katliamlar, büyük vahşetler son dönemde ülkemizi ve ülkemizdeki birlik ve bütünlüğü tehdit eder duruma geldi. Ne yazıktır ki bu saldırıların ardından yapılan açıklamalar ise biraz komik: ‘Güvenlik Zafiyeti Yok!’

Başkentin göbeğinde 98 vatandaşımız hayatını kaybediyor, İçişleri Bakanı ‘Güvenlik zafiyeti yok’ diyor. Ve bu söylem ülkenin gündemine yine bir bomba gibi düşüyor. Peki, o zaman ‘Zafiyet yoksa ihmal mi var? Neden bu katliamların önüne geçilemedi?’ Bu soruların cevapları da verilebilmeli.

Ayrıca, güvenlik zafiyeti tartışmaları yaşanırken, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bir televizyonda sarf ettiği, “Elimizde canlı bomba listesi var ama eylemi gerçekleştirebilme, gerçekleştirme anına kadar hukuk devleti olarak müdahale edemiyorsunuz” şeklindeki açıklamalarına da tepkiler çığ gibi büyümeye başladı.

Lakin bizzat hükümetin çıkardığı ve yine çok tartışılan bir yasaya göre; evde arama yapmak için ‘Makul Şüphe’ yeterli! TBMM’ye sunulan 35 maddelik teklifle şüphelilerin ev ve işyerlerine arama yapabilmek için ‘somut delile dayalı kuvvetli şüphe’ yerine ‘makul şüphe’ yeterli sayılıyor. ‘Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar’ için de ‘Somut delile dayalı’ şartı aranmadan dinleme, teknik takip yanında gizli soruşturmacı da görevlendirilebiliyor.

Durum böyle iken, ‘canlı bomba listesi elimizde ama eylemi gerçekleştirebilme, gerçekleştirme anına kadar ‘hukuk devleti’ olarak müdahale edemiyorsunuz’ şeklindeki açıklamalar ne denli inandırıcı olabilir ki? Nitekim makul şüphe ile günlerce hatta aylarca gözaltında tutulan gazeteciler gördü bu millet!

Yani bu açıklamanın kısaca özü bu şekilde; ‘…bombacı ölmeden ve öldürmeden, hukuken harekete geçemeyiz…’ Sadece ‘Komik!’ diyorum başka da bir şey diyemiyorum.

Bu konulara sadece hükümet kandından bakmamak da lazım! Muhalefet görevi yapan siyasi partiler ve partilerin liderleri de bu gergin günlerde oldukça sağduyulu olmalıdır. Gerçi yaşanan süreç zarfında tüm siyasi parti liderleri oldukça hassas bir dengede durdular ve halkın galeyana gelmesini engelleyecek tarzda açıklamalar yaptılar.

Ancaak… Bunun yanında buradaki eksikliklerin giderilmesi, zafiyetlerin ortaya çıkarılması ve sorumluların bir an önce bulunarak, cezalandırılması konusunda da el birliğiyle hareket edilmelidir. Eğer gerçekten ‘Tek Konumuz, Tek Düşüncemiz Vatan’ ise ki öyle düşünüyoruz ve öyle olmasını umut ediyoruz, tüm siyasi parti liderleri bundan sonra samimiyetle birlikte hareket etmelidir. Bunun başka yolu yoktur.

Şimdi gelelim konunun bir başka boyutuna… Bu tür olayların ardından ‘İstifa’ söylemleri her ne kadar dillendirilse de hemen karşı ataklar başlar ve ‘Ne Gerek Var?’ tarzı açıklamalar yapılır. Bu konuda, CHP’li Eren Erdem, Başbakan’a yönelttiği önergede: ‘Cumhurbaşkanının ifade ettiği ‘hemen her olaydan sonra istifa mekanizmasını çalıştırmak doğru olmaz’ beyanına katılıyor musunuz? Son 5 yılında Soma Faciası, 17-25 Aralık Soruşturması, Ermenek Faciası, Reyhanlı, Diyarbakır ve Suruç katliamlarının yaşandığı 13 yıllık iktidarınızda hangi olaydan sonra istifa mekanizması çalışmıştır?’ sorusunu da yöneltti.

Kısacası bugüne kadar, kim, hangi olaydan sonra istifa etti ki bu mekanizmanın bugünde çalışması isteniyor. Güldürmeyin adamı!

Selam ve saygılar…

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here