Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, Hatay’daki taş ocaklarının insan sağlığı ve çevreye etkileri hakkında yazılı bir basın açıklamasında bulundu.
Konut talebinin bir bahane olarak kullanıldığını vurgulayan Kara; “Deprem nedeniyle, 11 ilde konut talebinin olağandışı biçimde arttığı bir giz değil. Bunu söylediğiniz zaman, yaptığınız yanlış işleri meşru kılmıyorsunuz: İnsan sağlığı ve ekolojik denge gibi yok sayılamayacak gerçekler var. İnsanlar, ev sahibi olmak uğruna toz solumaya, hastalıklara maruz kalmaya, nesiller boyunca yetiştirdikleri ağaçların sökülmesine katlanmamalı. Defne ilçemizde bulunan Dekuk Şelalesi, şehrimizin en önemli doğal varlıklarından birisi idi. Bu benzersiz şelale, kimin yaptığı belli olmayan patlatmalar sonucunda, artık yok.
Görüntüler şelalenin büyük bir hasar aldığını gösteriyor. Beton ihtiyacı bahanesiyle yurttaşların sağlığını ve doğal varlıkları tehdit eden işlere imza atanlar, nasıl bir suç işlediklerinin farkında değil. Ev yaparken o evlere oturacak insanları belki tedavisi olmayan hastalıklara mahkum ettiklerini, yaşanacak bir çevre bırakmadıklarını göremiyorlar. Tek ölçü, üretim miktarı ve kar marjları. Buradan soruyoruz: Hatay’da şirketlere bu cesareti, bu kanun tanımama hakkını kim veriyor?” diye konuştu.
“Valiliği ve İlgili Kurumları Önlem Almaya Çağırıyoruz”
Şirketlerin, “ÇED gerekli değildir” kararından cesaretle, topraklarımızı kazmanın hırsı içerisinde olduğunu savunan CHP’li Vekil Kara; “Bunu Yayladağı’na bağlı Bozlu’da da temaşa ettik. Ağaçlar beyaz bir toz örtüsüyle kaplanmış, hayvanların bile nefes alamaz hale geldiği bir iklim ortaya çıkmış. Sebebi bu küçük köyün etrafına açılan maden ve taş ocakları. Şirketler, “ÇED gerekli değildir” kararından cesaretle, topraklarımızı kazmanın hırsı içerisinde. Valilik ise neredeyse her ilçemizde patlatmalar, tozuma, hava kirliliği kaynaklı şikayetlere göre harekete geçmekte ya isteksiz ya da yetersiz.
Kaldı ki onlar da Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı aracılığıyla, kendi taş ve maden ocaklarını da işletiyor. Ocak ve mart ayları arasında, Yayladağı’nda yer alan 7 adet proje için ÇED süreci başlatılmış; bunların 3’ünde “ÇED gerekli değildir” kararı alınmış. Valiliğin 18 Ağustos tarihli raporuna göre, sayısı 27 olan taş ocaklarına 22 ham madde üretim tesisinin ilave edildiği açıklanmış. Bunun agrega fiyatlarının düşürdüğü de not edilmiş. Agrega fiyatlarını düşürmek, inşaatların kaynak ihtiyacına cevap vermiş olabilir.
Fakat solunum yolu hastalıklarının, yok edilen bitki örtüsünün, olası yaralanmaların, tahrip edilen doğal varlıkların bedelini kim, nasıl belirleyecek? Valiliği ve diğer yetkili kurumları, şirketlerin sınır tanımayan aç gözlülüğüne karşı önlem almaya; bunu da ivedilikle yapmaya davet ediyoruz. Bunun için Bozlu’yu toza ve kirliliğe boğanları tespit edip cezalandırarak işe başlayabilirler” dedi. (Haber Merkezi)