Yolsuzluk ekonomisinin önemli bir kolu da “kaçakçılık”tır. Kaçakçılık deyip hafife almayalım. Milyarlarca liralık “vergi kaybına” neden oluyor.
Yüzümüzü hangi yöne çevirirsek çevirelim, karşımıza “yığınlarla kaçak mal” çıkıyor. Ortalık kaçak mal “Fuar Alanı”na dönüşmüş sanki. Tezgâhlarda kaçak mal sergisi…
Piyasada iğneden ipliğe varıncaya kadar bin bir çeşit kaçak mal bolluğu göze çarpıyor. “Akaryakıt, silah, sigara, cep telefonu, elektronik eşya, oto yedek parçaları, lüks otomobil, büyük ve küçükbaş hayvan, şeker, ilaç, altın ve sanayide kullanılan kimyasal maddeler…” Liste uzayıp gidiyor.
Dolambaçlı yollarla elde edilen haksız kazançların ülkeye maliyeti yüksektir. Kaçakçılık sektörü ciddi boyutlara ulaşmış. Hileli ticaret yöntemlerinden nemalananlar, kaçakçılığa “gümrük muafiyeti” ayrıcalığı gözüyle bakıyor.
Ortaya çıkarılan kaçakçılık olayları, aysbergin görünen yüzüdür. Bir de görünmeyen yüzü var ki, bu soruna önemle eğilmek ve önlem almak gerekiyor. Kaçakçılık girişimleriyle, nilletin birikimleri göz göre-göre gasp ediliyor. Mali yükün faturası 80 milyon vatandaşın üzerine yıkılıyor.
Kaçak mallar gökten “paraşütle ya da ışınlanarak” yurda sokulmuyor. Kaçakçılık faaliyetleriyle mücadele kaçınılmaz bir hal aldı. Son dönemlerde terörün üzerine gidilip nasıl başarı üstüne başarı elde ediliyorsa, terör belasından farkı olmayan kaçakçılığın da üzerine kararlılıkla gidilip kökü kurutulmalıdır. Artık kaçakçılığın ekonomiye verdiği zararlardan dolayı “Milli bir felaket” olduğunu iyiden iyiye algılamalıyız.