1 Ekim Dünya Yaşlılar Gününde Büyüklerimizle Konuştuk
Hayat her yaşta insanların farklı duygulara girmesine neden oluyor. “Yaşlılık” da bu yaşlardan birinde hissedilen duygulardan biri! Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşlılık yetişkinlik döneminin bir uzantısı olarak görülüyor.
Dünya Sağlık Örgütüne göre (DSÖ) yaşlılık evresi yaşını 65 belirlemiştir. Fakat orta yaş evresini geçip yaşlılık yaşı sınırına geldiği zaman insanlar içi ve dışı arasındaki farkı da yok etmeye çalışır. Çünkü içinde hala küçük bir çocuk ruhu besleyen insanlar yaşlarının ilerlemesinden dolayı bedenlerinde kronik hastalıklar çıkmasından dolayı o küçük çocuk ruhunu kaybetmeye başlarlar.
İskenderun’da, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü olması dolayısı ile orta yaşı geçip yaşlı evresine gelmiş birkaç kişiden bu önemli gün hakkında duygularını aldık. 72 yaşında olan Hüseyin Sabuncu yaşlılar günü hakkında şu sözleri bizimle paylaştı; “Bir gün evimin önünden bir hurdacı geçiyordu. İşe yaramaz, eski parçaları topluyordu seslendim beni de al hiçbir işe yaramaz görüyorum kendimi dedim. Seni alıp ne yapacağım başıma bela mı edeceğim dedi. Hurdacı bile yaşlıları istemiyor. Benim için yaşlılık böyle. Şeker hastasıyım evimi ayakkabı boyası yaparak geçindiriyorum” dedi.
“Yaşlılık kapıya konacak bir şey değil” diyen Mehmet Daldagül ise; “Gençken her şey daha güzel tabi. Evimin merdiven basamaklarını 3’er-3’er çıkardım şimdi duvara tutunarak çıkıyorum. Yaşımız 50’yi geçtikten sonra birçok hastalık çıktı, günüm hap içmekle geçiyor. Yaşlı olduğum için çocuklarım bile istemiyor beni. Çocuklarımla aynı mahallede oturmama rağmen sormuyorlar” dedi.
Emekli maaşının olduğunu, olmasa sokaktan çöp toplayıp karnımı doyurabileceğini ifade eden Daldagül; “Bayramda bile elimi gelip öpmeyen çocuklarım var. Sadece istediğimiz biraz ilgi yoksa kendimizi yaşlı hissetmeyiz” dedi. Daldagül, yaşlılığın güzel taraflarının da olduğunu, torunlarının hiç kucaklarından inmediğini, mahallede her gördüklerinde boynuna sarılıp hikâyelerini dinlediklerini söyledi.