Değerli okurlarım, yıllar önce futbolu sizlere şöyle tanıtmıştım. O zaman neler söylemişsem yinelemek istiyorum. Aynen şöyle demiştim: “…Modası geçmeyen bir sanat dalı oluşuyla, altyapısıyla, kapitaliyle, tesisleriyle milyarlarca taraftarıyla, temaşa zevkinin en üst düzeyde seyretmesiyle, bizleri ekranlara kilitleyen futbolun zaafa uğramaması için gereken acilen yapılmalı…”
Bu denli popüler olan bir sektörün “Oruç” nedeniyle kalitesinin düşürülmesine kimsenin hakkı yoktur diye düşünenlerdenim. Bir sanat dalı, en önemli endüstri olan futboldan geçimini temin eden futbolcuların da, aldıkları paranın karşılığını vermekle mükellef bir meslek erbabıdır, öyle düşünüyorum. Bir meslek erbabı da, yaptığı işin hakkını vermeli. Şayet, tuttuğu oruç nedeniyle futbolcunun performansı düşerse ki, mutlaka düşer. O zaman aldığı paranın hakkını vermiyor demektir. O sporcunun yaptığı günah değil mi?
Şehrimize gelen Araplara sözümüz yok, onlar resmen seferi. Onlara göre bu işler böyle. Bunun günahı onlara aittir. Takdir edeceğiniz gibi, oruç nedeniyle, formunu ve performansını kaybeden futbolcuların yaptığı en büyük günahlardan birisidir. Takım arkadaşlarına külfet ve emeğe saygısızlıktır. Bu konuda söylenecek başka söz var mı bilemiyorum. Bilet alarak tribünleri dolduran sporseverler, taraftarlar iyi futbol izlemek isterler. Bu onların en doğal hakkı olmakla beraber, yaptıkları tezahüratlarda da çok şeyler gizlidir.
Takımlarından yüksek performans bekleyen taraftarlar, başarısızlığa ya da bazı saha içi olumsuzluklara katlanabilirler ama oruç nedeniyle başarısız olan, takımına puan kaybettiren futbolculara anlayış göstereceklerini hiç sanmıyorum. Şimdiye kadar da böyle bir anlayışa hiç tanık olmadım. Bir futbolcu, üst düzey performansa ulaşmak için, özel yaşamına ve antrenmanlarına olağanüstü dikkat etmelidir. İbadet yapacaksa bunun da koşullarına ve de zamanlamasını çok iyi değerlendirmelidir.
Özellikle, ibadetlere karşı olmadığımı kesin olarak söylemeliyim. Yapılamayan ibadetlerin telafisi vardır. İftara tut bir yoksulu sofrana oturt. Gözünü karart iki kişiyi götür. Onlara ziyafet çek. Dünyanın parasını alıyorsunuz. Bu konuda yöneticilere görevler düşmektedir. Onların çoğu oruç tutmaz ya neyse… Oyuncularını kırmadan, darıltmadan ikna edebilmelidir. Ufak tefek de vaatlerde bulunurlarsa da bence hiçbir sakıncası yoktur.
Bir görevi layıkıyla yapmak, en önemli ibadettir. Önce bunun bilincine varmak şart. Bu ibadeti sporu bıraktıktan sonra yapın, daha da geçerli olur kanaatindeyim. Sonuç olarak, faal sporcuların oruç tutmaları performanslarını etkiler. Hem de çok etkiler. Israrla oruç tutmak isteyen futbolcu bunu bir kez daha düşünsün.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA