İskenderun’un Sahiplerine Arz

0
92

Uzunca bir zaman bu köşem boş kalmıştı. Ramazan ayının tüm insanlığa sağlık, birlik ve dirlik vermesini niyaz ederek başlar, kimsesiz şehrimizin, kimseleri olan Sn. Kaymakamımız, Belediye Başkanımız ve yeni oluşan Büyükşehir Belediye Başkanımıza arz ederim. Daha öncede defalarca bu köşeden Mülki Amirimiz ve Mahalli Amirimize konu, detaylı olarak bilgileri ve ilgileri dâhilinde sunulmuştu. İlgilenen sahiplenen olmadı.

“Göz görüyor yürek dayanmıyor” derler, bizimki de öyle bir şey. Akdeniz’in incisi olarak bilinen, tarihi, milli ve manevi güzellikleri bir arada tutan Amanosların eteğinde, dört mevsimin bir günde yaşandığı, dağı, ovası, denizi de bir arada bulunan, nadide güzelliklerin sahibi bu şehir bizimdir. Kirlenmesine, ormanların tıraşlanmasına ve harpten çıkmış şehir görüntüsüne razı olmak binilen dalı kesmektir. Bundan sonra yazacağım bazı sebeplerde dikkate alındığında yaşanmaz bir kent haline geleceği kaçınılmazdır.

Konu ile ilgili yazdığım son yazım “İskenderun İçin Son Uyarı” idi ve şöyle demiştim: “…On yıl sonra İskenderun sahilinde aile ve çocuklarınla otururken, yanındaki ufak torunların ‘Dede o yamaçlara ne olmuş, o toz bulutları nedir’ diye soracaktır…”

İskenderun sınırları son şekli ile Cırtıman’dan Karayılan’a kadar yirmi beş kilometrelik bir coğrafyada dağ ve denizle çevrilidir. Daha önce Ulla denilen zehir artığı yüklü gemi limana çok yakın yerde yapılan tüm uyarılara rağmen batarak, denize gömülmüş ve Körfezde balık tüketimi ve ihracı çok-çok azalmıştı. Hiç ilgilenmeyen (siyasiler) acı son gerçekleşince, batış nedenini çok değerli ve İskenderun için bir kayıp olan hizmet sevdalısı mülki amirimize yükleyerek savuşturmuşlardı.

İskenderun’umuzun asıl acısı malum olduğu üzere TAŞ OCAKLARIDIR. Şehir merkezi Sakıt Mahallesinden başlayarak, Azganlık’a kadar, şehir merkezi ağırlıklı birçok taş ocağı işletmesi mevcut olup, kilometreye ortalama bir ocak düşmektedir. Maden yasası adı ile açılan bu ocaklarda, sadece inşaat malzemesi elde edilmekte ve sahibine fayda vermektedir. İskenderun’da ise ormanlarımızı, turizmi, sağlığı ve şehrimizin aksesuarı yamacı katleden, insanlarımızın sağlığını bozmakta, tabir uygunsa şehri mahvetmektedir. Konu için köşemde kaleme aldığım yazı ve İskenderun Kültür ve Dayanışma Derneği olarak, 4500 imza ile yapılan kampanya yazımız, Enerji ve Tabi Kaynaklar ile Turizm ve Kültür, Sağlık, Orman ve Çevre Bakanlığı ile Hatay’ın on Milletvekiline ayrı-ayrı gönderildi. Sadece Sağlık Bakanlığı, İl Müdürlüğü’ne konu ile ilgilenilmesi için bir yazı yazmış ve derneğimize de gönderilmişti.

Azganlık’ta iki, Akarca’da iki, Bekbele’de bir, Suçıkağı’nda bir, Yarıkkaya’da merkezde de 15 taş ocağı işletmesi olduğu söylenmektedir. Amanosların İskenderun’a süzülen yeşil yamaçlarında taş ocağı görüntüsü tiksindirici bir hal almıştır. Şehir ve mahalleler patlamalarla iç içe girmiştir.

Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonrada İskenderun’umuzun kimyasını, halkımızın sağlık ve psikolojisini bozan bu ocaklara dur denilmesi kaçınılmazdır. Büyük problem oluşturan bu konuyu sayın Belediye Başkanımızın yakından bildiği, Büyükşehir Belediye Başkanımızın da katkıları ile Sayın Kaymakamımızın konuyu bir çözüme bağlayacağını, İskenderunlular beklemektedir. Yarın, büyük sorun olacak konuyu da arz etmek üzere sayın Kaymakam ve Belediye Başkanlarımızın yüce görevlerinin şehrimiz ve ülkemiz için hayırlara vesile olmasını dileyerek, hoşça kalın, Allah (cc)’a emanet olun ve ay-yıldızlı bayrak asın.

e-mail: nurettincan1453@hotmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here