İskenderun Unutuluyor! Özellerimizi Bizlerden Koparmayın!

Son yıllarda Hatay ilimizde yapılan tüm organizasyonlarda dikkatimi çeken en büyük unsurların başında gelen İSKENDERUN ilçemizin çoğu etkinliklerde yer almadığıdır. Bunun açık şekilde gözlemliyorum.

Bilmiyorum ama sizlerin de dikkatini çekiyordur sanırım. Hatay ilinin en uzun sahil şeridine sahip ilçemiz İSKENDERUN özel bir yere sahip. Dünya haritasında kendine özgü ismi ile anılır. İSKENDERUN KÖRFEZİ.

Okyanus ötelerinden senenin çoğu zamanlarında, körfezimize yumurtlamaya gelen deniz canlıları, yumurtlamayı tamamladıktan sonra körfezin kendine özgü akıntılarına kapılarak, geldikleri yöne doğru gerisin geriye hareket ederler. Balıkların körfeze girmesiyle birlikte bölgemiz balık bereketiyle coşar. Gerçi son yıllarda küresel ısınmayla birlikte balık yaşam alanlarının daralmasıyla çok sıkıntı yaşar durumdayız. Yine ne olursa olsun körfezimiz balığa çıkanları boş göndermez. Karınca kararınca balığa çıkanlar bir şeyler götürür evine. Mesleği Balıkçılık olanların ise tezgâhları asla boş kalmaz.

İskenderun’un kendi adıyla anılan ve ünlenen karidesi var. Dünya mutfaklarını süsler ve her daim her yerde adından bahsettirir. Hiç unutmam, bundan yirmi yıl evvel ABD’nin Florida eyaletinde bulunan Miami ve Orlonda şehirlerinde bulunan balıkçı tezgahlarını ziyaret ettiğimde, Karides tezgahının üstünde İskenderun Karidesi yazıyordu. O an şok olmuştum, bir İskenderunlu olarak. İnanın gözlerimden yaşlar akmıştı sevincimden.

Karides, ne hikmetse şehrimiz genelinde görev yapan büyüklerimizin, uzaktan yakından ilgisini ve dikkatini çekmez. Siyasi olarak, yerel yönetimlere talip olanlar, bazı konuşmalarında bu karidesi o kadar süslerler ki onlardan o adı duyunca keyif almamız sonsuzlaşır. Seçildikten sonra özel yemeklerinde karides en ön sırada yer alır ve yendikten sonra karides unutulur.

Karides övünç kaynağımızdır. Şehir dışında veya bir hastanede hastamız varken karides özel ambalajıyla ilgili kişilere verilir. Karides açıkçası yüz akımızdır.

Bu KARİDES başka ülkelerde olsa, adına ve şanına layık festivaller düzenlenirdi eminim!. Karides yaşam alanlarını genişleteceğimiz yerde bin bir eziyetle ağını atmaya giden balıkçı esnafımızı bırakın desteklemeyi, onları görmeyiz bile. Hangi ilgililerimiz İskenderun Balıkçı Barınağına geldi ve bu balıkçı esnaflarımızla gönülden konuştu. Gelenlerin çoğu da öylesine geliyor ve gidiyor. Sorunlarını canı gönülden dinlediklerini ve bu esnaflarımızın işlerini bilimsel açıdan değerlendirdiklerini görmedim, göremedim.

Üniversitemizin Su Ürünleri Bölümü var. Tarım il ve ilçe müdürlüğümüzün çok değerli akademisyenleri var. Onlar görev yapıyor. Görevleri, balıkçıların rahat çalışmasını ve bilimsel açıdan verilecek konferanslarda yol haritalarını vermek ama nerede.?

Yabancı ülkelerde, şu körfezimizin üçte biri olan yerlerde, balık bolluğundan dolayı hem kendileri doyuyor hem de dünya ülkelerine ihracat yapıyorlar. Bizim körfezimizde ise “çapalama alanları” çoğaldıkça çoğalıyor.

Gemilerin körfezimize gelmesine sözüm yok. Tabi ki gelecekler, bunlar bizim milli servetlerimiz ama körfezin her noktası çapalama alanı olduğunda bu balıkçı esnaflarımız nereye ağını atacak veya amatör balıkçılar nerede balık avlayacak?! Onlardan bizim neyimiz eksik. Üç tarafımız denizle kaplı ama deniz ürünlerinden yoksunuz!?

Yazımın esasına geldiğimde ise yakarışlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. İskenderun ilçemizde iki tane üst düzey odamız var. Biri İskenderun Ticaret Sanayi Odası (İTSO) diğeri ise İskenderun Deniz Ticaret Odası (DTO). Diğer yanda ise her meslek erbabının bir odası var. Anlayacağınız nereye bakarsanız bakın her yer odalarla süslü ve püslü. İskenderun için ne gibi çalışmaları var, meçhul!

Özellikle İskenderun Deniz Ticaret Odasının bölgemizde ilk kurulduğu yıllarda benim emeğim çok. Odanın bölge denizimize ve deniz tacirlerimize faydasının çok olacağını ve liman kentimizin tarihine yakışır bir odanın ilk nüvelerini Rahmetli Ziya Kalkavan, Cengiz Kaptanoğlu ve Halim Mete ağabeylerimle bire bir yaşadım. Adana Havaalanından onları İskenderun ilçemize çok taşıdım ve götürdüm. Görev yapan oda başkanlarımızdan aramızdan ayrılanları rahmetle anarken, yaşayanlara da uzun sağlıklı ömürler diliyorum.

İskenderun Deniz Ticaret Odasının ilk müdürü Burhan kardeşim (Japon Burhan) ise bölgemiz için verilen bu savaşta asla unutulmayanların arasında. Kendisine buradan uzun ömürler diliyorum.

Bölgemizde her yıl tekneler belli tarihler arasında karaya çekilir. Bu bakım için çekilen tekneler aslında balık popülasyonunun çoğalması içindir, deyim yerindeyse üç dört ay deniz dinlendirilir. Hükümetimizin belirlediği belli tarihte ise balıkçı esnafı teknelerini denize indirir ve ‘VİRABİSMİLLAH’ diyerek denize açılırlar.

2020 yılında virabismillah Hatay ilimize bağlı Samandağ ilçemizde yapılmıştı. Törenin, bu sene yani 2021 yılında, yine Samandağ ilçemizde yapılmasını ben garipsedim. Benden başka bir Allah’ın kulu çıkıp “İskenderun varken neden Samandağ ilçemizde vira bismillah törenini düzenliyorsunuz?” diye sormadı. Basın dahil, Odalar dahil, Siyasiler dahil, üst düzey dahil. Yani herkes dahil hiçbirinden anlamlı sesler çıkmadı. Denizle ilgili tek odamız olan İskenderun Deniz Ticaret Odası demez mi bu işin asıl yeri İskenderun diye. Tık yok. Birde Samandağ’da tekneleri odanın bayraklarıyla süslediler.

Ben Samandağ ilçemize karşı bir kişi değilim ama işin raconu bozuldu. İskenderun balıkçı barınağı her sene göz ardı edilmeye başlandı. Anlamadığım siyasi bir olay var mı bilmiyorum. Açıklasınlar bizlerde bilelim. Sinirlenince sinirlendi diyorlar. Bu kadarda olmaz.!

Çocukluğumdan beri virabismillah töreni her daim İskenderun Balıkçı barınağında yapılır ve törenle ilimize ait balıkçılar avlanmaya yönlendirilirdi. Son olarak şunu üstüne basa-basa söylemek istiyorum; Kendi şehrimizde özelleri elimizden kopartıp almayın. Herkes sussa, sessiz olsa dahi ben daha ölmedim. İskenderun bayrağını elimden düşürmeden sallamaya devam edeceğim.