İskenderun’a yapılması düşünülen “Hilton Oteli” İskenderun kamuoyunu uzun zamandır meşgul ediyor. Konunun özeti şu: İskenderun’un tanınmış ve zengin ailelerinden biri sahil bandında, eskiden meyan kökü deposu olarak kullanılan arsayı satın almış ve bu arsayı büyük bir otel inşaatı ile değerlendirmek istiyor. Bu otel de bildiğiniz gibi Hilton Oteli. Tabii her arsa sahibi arsasının en iyi şekilde değerlenmesini ister. Ancak bunun için de kanunlara, mevzuata uygun olmak gibi bazı şartların oluşması gerekir. Ayrıca yapılacak olan inşaat şayet sit alanında veya yakınında ise Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun kararı gerekir. Bütün bunlar çözümlendi diyelim. Bir de inşaatın çevre ile uyumlu olması lazım. Yani şehrin siluetinin bozulmaması lazım! Tabii bu da Belediyenin işi… Hani Belediyeler imar planları gereği hangi cadde ve sokakta kaç katlı bina yapılacağına karar verirler ya…
İskenderun Belediyesinin bu konuda sınıfta kaldığını düşünüyorum. Çünkü söz konusu arsa imar planında turizm alanı ilan edilmiş. Turizm alanı deyince geniş bir alan düşünülmeli. Bu geniş alanda oteller, lokantalar, eğlence merkezleri olur. Oysaki burada cep gibi bir arsa turizm statüsüne sokulmuş. Yani bir yanında tarihi Şükrü Kanatlı Kışlası, diğer yanda İskenderun’un simgesi Deniz feneri, hemen 50-60 metre ilerde deniz! İmar planında kat yüksekliği sınırı da yok. Bu tarihi mekânın ortasında 20 katlı dev bir binanın yükseldiğini düşünebiliyor musunuz? Otoparkı ve bahçesi ile birlikte bu bina, yani Hilton oteli, etrafındaki tarihi binaları gölgede bırakacak ve şehrin siluetini de bozacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde böyle şeye müsaade etmezler.
Arsada, Antakya Müze Müdürlüğü tarafından kazı yapıldığını ve bu kazının sponsorluğunu da arsa sahibinin yaptığını öğreniyoruz. Kazının yapılması da, arsa sahibinin sponsor olması da normaldir ama kazı yapılan arsanın etrafının 3 metre yüksekliğinde tahta perde ile çevrilmesini anlamak zor. İnsanın aklına ister istemez başka şeyler gelir; Neden kazı açıkta yapılmıyor. Neden şeffaf olunmuyor?
Aslında İskenderun’a otel yapmak için çok güzel araziler var. Mesela Anemon Otelinin yapıldığı yer. İskenderun’a kuşbakışı bakan ve otelde kalanlara muhteşem İskenderun manzarası sunan Anemon Oteli en doğrusunu yapmış. Hem güzel bir manzara kazanmış hem de kimseyi rahatsız etmemiş. İnsan düşünmeden edemiyor. Hilton Oteli de neden böyle güzel bir manzaralı yer seçmez de İskenderun’un en güzel sahil şeridine tıpkı bir hançer gibi saplanmak ister.
Bu olay bana İstanbul’da ki Hilton Otelini hatırlattı. Biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda İstanbul’da “Gezi Parkı” olayları olmuştu. Taksim Gezi Parkındaki ağaçların kesilmesini protesto eden gençlerle polisin çatışması Türkiye çapında yayılan olayların da başlangıcı olmuştu. Oysaki Gezi Parkında ağaçların kesilmesi çok öncelere dayanmakta idi. 1950’li yıllarda İstanbul’a gelen Hilton Oteli sahipleri, otel için yer aramışlar ve Taksim Gezi parkının tam ortasında karar kılmışlar. O zamanki Hükümetin de çevre bilinci pek olmadığından olsa gerek hemen müsaadeyi vermişler ve İstanbul Hilton Oteli Taksim Gezi parkının tam ortasına dikilmiş.
Bunu gören Belediyeler, resmi kurumlar da ucundan kıyısından binalar yapmaya başlamışlar ve koskoca Taksim Gezi parkı avuç içi gibi bir yer olmuş. Bu konuda devrin İstanbul Belediye Başkanı rahmetli Lütfi Kırdar’ın oğlu Üner Kırdar bakın ne diyor:
“…Amerikalılara Taksim Gezi Parkının ortasına otel yapma izni verilmeseydi bugün o park Londra’daki Hyde Park gibi olurdu ama maalesef koskoca park avuç içi gibi bir yere dönüştü. İşte simdi gençler o avuç içi gibi yerin de ellerinden gitmemesi için uğraşıyorlar. Bundan sonra yapılacak şey Hilton Otelinin bahçesini halka açmak, hiç olmazsa Taksim Parkını biraz daha olsun genişletmek olmalıdır…”
Görüldüğü gibi yeşil alanları kaybedince tekrar kazanmak çok zor oluyor. İskenderun Hilton’da tıpkı İstanbul Hilton gibi gözünü sahile dikmiş ve sahil güzelliğini bozmak için fırsat kolluyor. Şayet böyle yanlış bir iş yaparlar ve sahil şeridimizi bozarlarsa 10-20 sene sonrasını düşünmek bile istemiyorum. Tarihi eser Şükrü Kanatlı Kışlası ile İskenderun’un simgesi ve adını o caddeye vermiş olan ‘Deniz Feneri’nin ortasına kondurulmuş 20 katlı binanın ve o binaya yapılacak eklemelerin, otoparkı ile bahçesi ile o bölgeye külfet getireceğini söylemek yanlış olmaz.
Yol yakınken yanlıştan dönmek lazım, İskenderun’a hâkim yamaçlar ve tepelerde çok güzel manzaralı araziler var. Hilton oteli projesini hiç vakit kaybetmeden böyle bir yere taşımak lazımdır. Böylece hem sahilimiz kurtulacak hem de güzel İskenderun’umuz kendisine yakışır bir otele kavuşmuş olacaktır.
Atalarımızın dediği gibi; “Akıl için yol birdir…”