Basın, ‘adalet, eğitim ve sağlık’ gibi toplumun geniş tabanına hitap eden birkaç duyarlı mesleğin arasında yer alır. Basın mesleği evrenseldir. Günlük hayatın her anında ve her alanında sürekli olarak toplumla iç içedir. Toplumdan kopmaz, kopamaz. Çünkü vatandaş derdini, isteklerini ve düşüncelerini basının aracılığıyla dile getirir, sesini duyurur.
Gerçekleri aynen duyurmak ve paylaşmak basının temel görevi, gerçekleri öğrenmek de okuyucunun temel hakkıdır. Basın mesleğinde etik değerlere ve hukuka karşı duyarlı davranmak, yükümlülük ve sorumluluk gerektirir.
Eğer basın, “Milletin ortak sesi” ise o zaman milletin ortak sesini özenle duyurmaya, “dürüst, bağımsız, yansız ve objektif” ilkeleri uygulayabilecek bir medyaya ihtiyaç vardır. Gerçek demokrasilerde basınsız bir toplum düşünülemez. Çünkü basın toplumun aynası, toplumun ta kendisidir.
Basın; ‘denetimleri, uyarıları ve eleştirileri’ kamu çıkarları adına yapmakla mükelleftir. Yönetenle yönetilen arasında bir köprü görevini üstlenen basın, sorunları çözmeye yarayan bir araçtır. Gazeteciliğin tek amacı, mesleğe yaraşır bir şekilde toplumu doğru bilgilendirip yönlendirmek olmalıdır.
İletişimsizlik toplumu yozlaştırır. Dilsiz, sağır ve kör eder. Gerçekler olduğu gibi yansıtılmazsa, “korku, kuşku ve dedikodular” birbirini izler, akıllarda soru işaretleri çoğalır.
Demokrasisi yerli yerine oturmuş ülkelerde, gerçekleri örtbas eden medyanın yaşama şansı yoktur. Bu hassas mesleğe ‘ilkeli ve saygılı’ davranma zorunluluğu vardır. Çünkü “bilinçli” bir toplum, yalan yanlış ve aldatmaca haberlere fırsat vermez, itibar etmez, gülüp geçer.
Yerel basın, geniş olanaklarla donatılmış ve baş döndürücü hızla sürekli değişime uğrayan iletişim teknolojisiyle yarış halindedir. Geliri kısıtlı, kendi yağıyla kavrulan, zorlu ve olumsuz koşullar altında her türlü engeli aşmasını bilen ve 70 yıldır kesintisiz olarak yayın hayatını sürdürmeyi başaran İskenderun Gazetesi, Anadolu basınında “ender” gazetelerden biridir. İskenderun Gazetesi, yayın hayatına başladığı ilk günkü gibi, bu güne kadar izlediği “dürüst ve tutarlı” yayınlarıyla İskenderun halkının takdirini her zaman toplamıştır.
Bir gazeteyi 70 yıl boyunca dimdik ayakta tutmak, yaşatmak herkesin harcı değildir. Uzun soluklu bir iştir, ‘Sabır ve Dayanıklılık’ ister.
İskenderun Gazetesinin 70 yıllık yayın hayatı süresince ‘beceriksiz ve yeteneksiz’ kaldığı özelliklerini sıralarsak; “ikiyüzlülüğü, yalakalık ve dalkavukluğu, hakaret ve iftirayı, gerçekleri karartmayı, pişkinlik ve yüzsüzlüğü, ahlaksızlık ve seviyesizliği, karalama ve şantajı, kasıtlı yayınlarla aldatmayı ve yanıltmayı, yalan üzerine kurgulanmış onur kırıcı haber ve yorumları, hukuksuzluk ve kanunsuzluğu, özel hayatın gizliliğini deşifre etmeyi gibi insan onuruna yakışmayan bu “olumsuz” davranışları hep elinin tersiyle itmiştir.
Zaten bunları uygulamak özel yetenek ister. İskenderun Gazetesi böyle çirkin yeteneklere sahip olmadığından dolayı, “mutlu, huzurlu ve gururludur.”
İskenderun Gazetesi, güçlü ve sağlam iradelidir, kötü emellere alet olmaz. Geçmişi tertemiz ve şaibesizdir. 70 yıldır Demokrasinin ve Hukukun üstünlüğü kurallarının çizgisinden sapmamıştır.
Basında itibar kazanmak, “bağımsız, yansız ve objektif”“ olmaya bağlıdır. Unutulmasın ki, bir basın kuruluşunun doğruluğu ve dürüstlüğü, tarafsızlığından anlaşılır.
Bu arada, 1940’lı yılların ortalarında 2. Dünya Savaşı’nın sona erdirildiği dönemlerde, yoklukların baş gösterdiği, kısıtlı olanaklara rağmen, İskenderun Gazetesi’ni kuran rahmetli Suphi Levent’i bir kez daha anarken, bu bayrağı devralarak yıllar yılı verdiği emek ve çabalarla gazetemizin yayın hayatını bugüne kadar sürdürmeyi başaran İmtiyaz Sahibi Sayın Rızkallah Terbiyeli’nin gösterdiği performanstan bahsetmeden geçemeyeceğiz.
Kentimizde iyi ki İskenderun Gazetesi gibi “dürüst ve tarafsız” bir yayın organı var.
Daha nice-nice yıllara!