İskenderun Anlatılmalı mı? İskenderun Dışından, İskenderun’u Düşünmek…

0
209

Yaşam alanımızın geçtiği yerlerin, tarihini ve özelliklerini bilmeden araştırmadan, nerede yaşarsak yaşayalım, yaşadığımız topraklar üzerinden öylesine gelip geçiriyoruz. Geçmişte İskenderun bölgesinde yaşayanların ve hala nefes alanların anlattıklarıyla biçim kazanan, tarihçilerin yapmış olduğu gerçek süslemeleriyle yoğrularak en nadide elmas şekline dönüşen İskenderun için, benim de birkaç kelamım olacak.

İskenderun’umuzun kendine has görüntülerini biraz aralayalım isterseniz. Yüz ölçümü 759 kilometre kare. Deniz sahil kıyı uzunluğu yaklaşık 45 kilometre ile Akdeniz’de bulunan kentlerden daha uzun bir kıyı şeridine sahiptir. Doğası bozulmadan duran görüntüsüyle hayranlık uyandırır.

Dünya’ya nam salmış unsurlarının başında; Körfezi, Karidesi, Güvercini, Nisan Gülü, Narenciyesi, Denizin ılıman suyu, on beş dakika sonra 40 dereceden 26 dereceye düşen yaylaları ve saatte zaman-zaman 140 kilometreyi bulan meşhur “Yarıkkaya Rüzgârı” ön sıralarda yer alır.

30 kilometre uzunluğunda ve 34.920 hektar alanda İskenderun’un batı ovasında yetiştirilen sebzelerin başında; Maydanoz, Zeytincilik, Domates, Acı biber, Buğday, Sakıt Kayısısı, Lifani Nar, Mürdüm Eriği, Badem… Son zamanlarda seralarda hızla yetiştirilen Anamur Muzu bölgenin asıllarından olma mücadelesinde. Kendine has sebze ve meyvelerinin yanı sıra özellikle çiçek kültürü de bölgede yaygın. Manolya, Fulya, Ortanca puşt oğlan ve uzak doğuya mahsus orkide çiçeği bölgemizin olmaz ise olmazları..

Amonos dağlarının Jeolojik ve coğrafi yapısı nedeniyle çok değişken bir iklim kuşağına ve çok özel bir bitki örtüsüne sahip olduğu araştırmacılar tarafından açıklanmaya devam ediyor. Amanos Dağları konusunda; Berlin Teknik Üniversitesi’nde on beş yıldır sürdürülen ve “Harald Kehl”in yönettiği proje sonuçları yayınlandı ve yurdumuzdan önce dış ülkelerde yapılan konu araştırma dizileri dünyada olduğu gibi yurdumuzda da yankı uyandırdı.

İskenderun’un için önem arz eden bu konular yavaş seyreden turizmin kapılarını açacağı kesin. Bölgemizi derinden ilgilendiren bu olağan üstü araştırmalarla ilgili bilgileri sizlerle paylaşmak benim için bir onur kaynağıdır.

“Amanos Dağı Toros Dağlarının çizgisinde değil. Alplerin uzantısı olan Toros dağlarına dik bir konumda… Uzun bir sahil şeridine yani İskenderun körfezine paralel olarak uzanıyor. Hatay Osmaniye ve Dörtyol arasında Daz dağları üzerinde 2208 rakıma ulaşarak Harmankaya tepesine kadar yükseliyor.

Amanos dağlarının iklim özelliği bu dağların özel jeolojik yapısından kaynaklı.. Ege kıyılarından tanıdığımız meltem rüzgârları, nasıl iç Anadolu’ya Ege kıyılarına dik sıradağlar arasından sıyrılıp giriyorsa, aynı şekilde Akdeniz kıyılarında da Toros dağlarına yaslanarak esiyor. Egenin kuru rüzgârı meltem, Toros dağlarının eteklerinden nem topluyor ve nerdeyse Muson rüzgârlarına dönüşerek, nemli kütleyi yağmur bulutları halinde doğuya doğru sürüklüyor. Amanos dağları Akdeniz’in doğu sahiline paralel olduğu için meltem rüzgârının önünü kesiyor. O yüzden yağmur bulutları bütün yüklerini 2150 metre yükseklikten Amanosun eteklerine boşaltıyor.

İşte bu önemli coğrafi yapısı nedeniyle, yaz mevsiminde. Akdeniz’in kıyılarında bulunan Toros dağlarının eteklerindeki kuru iklimin tersine, Amanos Dağları çok özel coğrafi yapısı nedeniyle, Akdeniz bölgesinden ayrı bir özelliğe kavuşuyor. Akdeniz bölgesi kurak yazı geçirirken, bol yağışlı, rutubetli ve serin geçen Amanos dağları, şaşırtıcı şekilde kurak tanımıyor. Yaz mevsiminde Batı ve Güney-Batı’dan denizden karaya doğru esen serin meltemin etkisi, bitki örtüsünün olağanüstü özellik göstermesine yol açıyor. Amanos dağlarının iklim ve bitki örtüsünün, Karadeniz ve Trakya ile hemen-hemen aynı şekilde olması, yapılan son teknik ölçümlerin kesin sonucudur.

Amanos Dağlarının orta ve yüksek bölgeleri, Türkiye’nin Doğu Karadeniz bölgesi ile orta yükseklikler ise Balkanların Karadeniz kıyıları ile benzerlik gösteren bir bitki örtüsüne sahiptir. Kafkas ve Balkan bölgelerinde görülen doğu tipi kayın ormanları da Amanos dağlarının özelliklerindendir. Böylelikle Amanos bölgesi Avrupa ve Sibirya tipi vejetasyonun beklenmedik bir biçimde, Doğu Akdeniz’de karşımıza çıkan en güney ucunu oluşturuyor ve üstelik çok geniş bir alanda çok zengin bitki türleri ile beraber iç içe olması ona özel ayrıcalık taşıyor.”

Amanos Dağlarının bu efsanevi bulgularının denizin mavilikleriyle birleşmesi, asırlar boyu devam ediyordu. Fakat geçte olsa konu bilimcilerinin araştırmalarının son yıllarda fark edilmesi ve araştırma konusu olması bizde ve hemşerilerimizde heyecanlara vesile oldu. Denizimizin geçmiş kirlilikleri ve yağmurlarla gelen sel felaketleri, orta doğunun en planlı şekilde yapılan arıtma tesisinden sonra, denizimiz mavi bayrak almış ve hangi noktasında yüzülürse yüzülsün, her hangi bir sağlığa aykırı bulgular gözlenmemiştir.

Bizleri üzen şeylerin başında akıntı yolu ile komşu ülkelerden gelen atıklar, gemilerin sintinelerini körfezin açığında boşaltması, İskenderun körfezinin etrafında yer alan sanayi kuruluşlarının baca filtreleri olmaması nedeniyle havadan gelen asit yağmurlarına yeterince engel olamadığımızdan dolayı sebze meyve ve deniz dibi canlılarının olası bir tehlike ile karşı karşıya kalmasıdır.

Amanos sırtlarında bilinçsizce açılan taş ocaklarının sebep olduğu heyelanlar artık bilinen bir gerçek!

M.Ö. 2000 yıllarında Hititlerin ilk yerleşim bölgesi olan İskenderun ve çevresinde sırasıyla, Fenikeliler, Türk asıllı olan Hurriler, Persler ve Büyük İskender’in Mısır seferi sırasında, bölgemizden geçtiği ve yöremize hayran olduğunu tarih kitaplarında okurken, adının ölümsüzlüğünü her an yaşıyoruz. Bu bölge insanı tıpkı havası gibi sıcakkanlı! Hangi siyasi partiden ve hangi mezhepten olursa olsun ‘onlar kâinata kardeşlik ve dostluk mesajlarını’ veriyor. Tabi beş parmağın beşi bir olmadığı gibi bazı kendini bilmezlerin zamanla ortaya çıkıp insanlarımız üzerinden yapmış olduğu politikalarla sıkıntılı anlar yaşıyoruz ama olsun o kadarı da tuzu biberi. Sırada İskenderun Üniversitesinin yoğun çalışmalarını heyecanla beklemekteyim.

İskenderun hızla gelişiyor ve Dünyanın merkezi oluyor. Petrol rafinerileri, Irak ve Azerbaycan petrolleri, İsdemir ve yan kuruluşlarının ihracatlarını geliştirmeleri göğsümüzü kabartıyor. Hassa Tüneli kendi başına olağan üstü bir şey! Yeni limanlar ve terminaller ile sanayide ve turizm de İskenderun’un önü gittikçe açılıyor ve Allah’ın özenerek yarattığı bu bölgede yaşama ayrıcalığına sahip olduğumdan dolayı tanrıma şükürler ediyorum. Ya sizler?

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here