Sanat Yazısı
Değerli Okurlarım, sonuçlarını bugün bile kestiremediğimiz Koronavirüs salgını tahrip gücü yüksek bir biçimde ve çözümü bulunmadığı için elini kolunu sallayarak yeryüzünde dolaşıyor hız kesmeden.
Sıcak havayı sevmediğini duyduğumuz bu acımasız virüs kısa süre sonra elbette sona erecek. En azından çözümler üretilerek sıradanlaşacak. Bunu yazmak bile insanın hoşuna gidiyor. Koronavirüs’den sonra kaç can yitirildiğini, güçlü olan ekonomimizin hasarını ve tabiî ki sosyal ve siyasi depremler daha da net olarak gündem oluşturacak.
Şu aşamada insanların çoğu evinde mahpus! Canlı olarak siperlerini terk edenler dünya ile yeniden tanıştıklarında neler yapıp, neler düşünecekler. “bu iş buraya kadar, artık hayatımızı yaşayalım” mı diyecekler.
İnsanlığa yararlı ilaç yerine silah üreten ülkeler, sağlık sistemlerini, güç dengelerini, ilgili kurum ve kuruluşlara hesap sorarak faturalar kimlere kesilecek?
Şu aşamada, insanlığın, her ülkenin toplu halde kaybettiği ve tahrip gücü çok yüksek bir savaştayız şimdi. Savaşı kazandığımızı varsayalım, inşallah öyle olacaktır. Ondan sonra ne yapacağız? Eskiden olduğu gibi, alkol ya da kolonyaları raflardaki yerine mi koyacağız? Sabunla ilişkimizi hemen kesecek miyiz? Ellerimizi sıklıkla değil de, lütfen mi yıkayacağız?
Diyelim li, önerilen çözümleri harfiyen yerine getirdik ve Koronavirüs daha fazla direnmedi ve gitti. O gitmesine gitti ama başka virüsler gelir mi? Gelmez mi? bunun garantisi yok. Başka virüsleri görebilme lüksümüz de bulunmuyor…
Sevindirici bir şey söyleyebilirim… Evim ormanın içinde ve şu anda güzel yağmur yağıyor, her taraf koyu gri renkte. Demek ki Koronavirüs elektriği etkilemiyor, bir de hayvanları.
İçimizdeki virüslere yandaki Gönül Köşemden sütunlarında gireceğim. Özellikle hatırlatırım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Gönül Köşemden
Doğa İntikamını Alıyor…
Değerli Okurlarım, dünyada Koronavirüs yaygınlaştı ya. Bazı doktorlara neredeyse gün doğdu. Ne söylerlerse herkes ağzı açık dinliyor. Demek ki can tatlı belki de ondan.
Biri diyor ki, yataklarınızı ayırın ve eşinize bir metreden fazla yaklaşmayın.
Başka biri şunları söylüyor;
Odalarınızı tamamen ayırın, giysilerinizi ayrı gardıroplara yerleştirin. Bu ifadelerden şu anlam çıkmıyor mu? Hiçbir şekilde eşinizle temas halinde olmayın. Beraber yemek yemeyin, yan yana da yürümeyin. Bana kalırsa bu işler böyle devam ederse Asliye Hukuk Mahkemeleri dolar ve taşar. Daha sonra ne diyecekler: Onları koronavirüs ayırdı. Gülüşmeler…
Doğa intikamını nasıl alıyor?
İnsanlar doğanın dengesini kazanç amacıyla bozanlar var ya. Milyarlarca hayvanın yuvasını yıkanlar var ya. Altın bulacağız, maden çıkaracağız, burada petrol da olabilir diyenler var ya.
Bundan daha elim ve vahim olarak; bu tipsiz insanlara izin verenler ve de Yargıtay’ın “Durdurun” ve “Yapılamaz” demesine karşılık devam edin diyenler var ya…
Vicdanını, sağduyusunu, aklı ve hakikati şahsi ihtiraslarına kurban etmişleri, cenneti parselleyenleri, paranın üzerine basarak gökyüzüne çıkmak isteyenleri…
Bunlar Koronavirüs’ten daha tehlikelidir. Bu virüsleri içimizden nasıl temizleyeceğiz.
Sosyal medyadan, konvansiyonel medyadan, kürsüden ya da makamından yalan yanlış dolaylı olarak haber uçuran ve de korkuyu körükleyenleri, sorulan doğru soruları duymazdan gelen ya da baskılaya o içimizdeki virüsleri nasıl temizleyeceğiz, nasıl yeneceğiz?
Dünya ülkelerinin büyük bi panik içinde olduğu malum. Bu paniği, felaketi yendik diyelim. Bundan sonra yaşanacak felaketleri nasıl önleyeceğiz?
Nefretle mi?
İnsanları ayrıştırarak mı?
Silah üreterek mi, silahlanarak mı?
Dünyada eceliyle ölen binlerce insan var. genel olarak hastalıkların ilacı da bulunmakta. Fakat bu mel’un zehrin panzehiri de henüz yok.
Biz bilim adamlarımızı korkutarak başka ülkelere kaçırırsak ve de bunu bilinçli yaparsak bırakın icatları, doğayı delik deşik etmeye, hayvanların yuvalarını yıkmaya devam ederiz.
İMF gibi büyük yardım kuruluşları, bu salgın için trilyonlarla ölçülen yardımlarda bulunacağını vaat ediyor. Duyduklarımız tamamen doğrudur. Fakat sanmayı ki bu yardımları geri kalmış, gelişmekte olan ülkelere yapacaklar. Sözü edilen bu büyük meblağlar sonunda ekmeğe muhtaç, ilaç bulamayan yoksul ülkelerden çıkacak.
İnsanları boğarak öldüren bu zehrin pan zehrini Türkiye bulsa ne olur biliyor musunuz? Köşe olur köşe. Birileri her şeyi biliyor ve muhtemelen o kişi bulacaktır.
Önce içimizdeki virüsleri yenmeliyiz. Koronavirüs gelir geçer…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Günün Nabzı
Koronavirüs!…
İnsanın solunum yollarını tahriş eden ve boğularak ölümlerine neden olan bir canavar.
Sıcaktan hoşlanmadığı, etkisini yitirdiği söyleniyor.
Ellerden ve solunum yollarından girerek amacına ulaşan bir virüs.
Çin’den yayıldığı söylense de, kesinlik kazanmış değil. Bakalım fatura kime kesilecek. Uyarılara uyacağız. Tokalaşmayacağız, kafa tokuşturmayacağız, kimseye sarılmayacağız.
Sigarayı azaltalım. Rakıya karışmam. Rakı iyi geliyor desem vay başıma. Ellerimiz ve açıkta olan tenimizi alkolle nemlendirirsek sorun yok. herkese geçmiş olsun.
Günün Sözü
Hastalık yılandır yanına yaklaşma…
Öcal’dan İnciler
Bu da geçecektir telaşa gerek yok…