Seçmenin aklından geçirdiği toplumsal fikirler, bugünlerde değişik şekilde yorum gösteriyor. Görev yapmasına alışacağımız kişilerle kurulacak duygusal bağlar aranılıyor. Bir kentin tasarımlarına mücadele edebilecek kişiler aranılıyor…
İktidarda olan bir partinin attığı her adım dikkatle incelenmeli. Toplum çıkarına yapılanların yanı sıra şahsi çıkarlar uğruna sarf edilen zamanların acısı gözlerimizin önünde buruk! Yaşanan kentlerde yapılan ve yapılmak istenen yeni yatırımların tümü şahsi menfaatler ön plana çıktığında; olumlu yapılan işlerin hiç biri görünmez. ‘Yeni yatırımlar yapıldı mı veya yapılmadı mı?’ diye yorumlar da yapılmaz. Yapılan her yeni girişimlerin altında keyif bozucu bir şeyler aranır. Nedir ne değildir soruları soruldukça sorulur. Sonuçları merakla beklenilir. Sorumluluk duygularına sahip kişilerin kafaları karmakarışıktır. Ne oldu ne olacak söylemleri konuşulup durdukça tıpkı bir ağacın gövdesine yerleşen kurt misali; koca ağacı yer bitirir bu dedikodular.
Demokrat-Anavatan bu gibi söylemlerle parçalanıp gitmedi mi? Genelde çoğu köşe yazılarımda; siyasetin doğru yapılma tarzlarını incelerim. Bir şeyler yazar-çizer kafama göre çareler ararım. Hâlbuki bin bir ümit ve heveslerle Ankara’ya gönderdiğimiz vekillerin icraat ve çalışma periyotları halka açık olmalı. Bizlerin sıkıntılarını dillendirecek açıklamalarda bulunmaları gerekmez mi? Meclise girebilmek güzel bir şey. Önemli olan mecliste oluşması gerek olan memleket ve vatan bağı birlikteliği! Çevreden duyduğum şeylerin başında; basın mensubu arkadaşlarımızın yazdıkları haber ve yorumlara karşı sözler, sosyal medya da türlü söylemlerle karşılık buluyor. Üstü kaval aşağısı şişhane misali yapılan yorumlar; mide bulandırdıkça çaresiz kalıyoruz.
Bu yazıyı neden yazdın?.. Şu kişi niye kalemlerinizde?.. Biraz yumuşatabilirdin. O adamın attığı her adımları görüyoruz!.. Neden o hep gündeminizde?.. Vay be demek öyle, o adam bunları şunları mı yapmış.. Bilmiyordum, öğrenmiş oldum..
Bir kişi parayı doğru yerlere harcıyorsa, ona ne hesap sorulur?! Yurt dışında yıllarca çalışmış didinmiş ama öyle ama böyle kazanmış. Bize ne..? Birikimini yaptığı yurt dışı ülkesinin meselesi olan şeylerden bana ne! Yorum yapan her insanın kendi dünyasında görmek istedikleri var.
Kazandığı parayı kuruşuna kadar memleketime harcayan kişileri korkutup kaçırmak, kimlerin işene gelir, işte buna bir anlam veremiyorum.
Gelelim siyasetin renk saçan boyutlarına; erkekçe ve mertçe konuşmak gerekirse bazı yazılarımda göreve talip olan isimlerle bir olduğum oluyor. İnandığım kişilerin bana gösterdikleri izlenimler bende olumlu iz bıraktığındandır. O yüzden hiçbir etki altında kalmadan onları sonuna kadar onura ederim. Bu benim tabi bir hakkım. Yıllarımı; İskenderun için olumlu harcayan yaş birikimimle, toplumsal dik yapımla görüşümü sizlerle hep paylaşmam, benim tabi hakkım. Paylaşmaya da sonuna kadar devam edeceğim.
Bence duyarlılık insanın yüreğinde doğmalı. Onunla büyüyüp ve onunla kaybolmalıdır. Konular ne ile ilgili olursa olsun yapılan haksızlıkları kesinlikle af etmem. Tek aşkımın konusu İskenderun olduğunda onu derin bir aşk ile sevmeyenlerin yaptıkları gevşekliklerini; asla affetmem. O yüzden her siyasetçiyi en ince çalışma detayına kadar takip eder, attıkları her adımın santimini milimine kadar ölçer ona göre onlarla ilgili yazılar yazarım.
Her siyasetçi görev istediği bölgeyle ilgili yeni projelerinden bahsetmeli. Onun bunun yaptıklarıyla değil, kendisinin ne yapacağını ne yapabileceğini seçmenine anlatmalı. İskenderun aşkının elle tutulmaz, gözle görülmez olduğunu bilmelidir. İskenderun’u anlatabilmek için sonu gelmez cümleler kurmalarına da gerek yok. Samimi duygularla; İskenderun’u seviyorum demeleri de yeterlidir. İşte o zaman akan sular durur. Siyasetçi bir çocuk saflığında toplumun yanındadır. İskenderun’u sevmenin sırlarını çözmeye başladığı an zaten kazanmıştır. Benim memleketim zaten falanca yer, sonunda oraya gideceğim neyime İskenderun dendiği an; kan damarlarınızdan akan İskenderun sevgisini bir anda koparttınız demektir.
İskenderunluyum demekle İskenderunlu olunmaz. Babam mezardan çıksa, ona sahip çıkmadığını hissettiğim an onu dahi hayatımdan bir çırpıda siler atarım. Memleketimi sözde sevenleri görüp duyduğumda, tiksiniyorum onlardan. Hayatımın sonuna kadar bu gibi kişileri bulup yazmak benim görevim. Ne olursa olsun, onların, kalemimden kaçışlarının mümkünü yok.