Her Çocuk Bir Şiir!

5
644

“Tanrı’nın insanlardan ümidini kesmediğinin kanıtıdır” diyor bilgeler “doğan her çocuk” için.. Niçin? Çünkü Tanrı’nın rahmet okyanusundan bir merhamet vaadidir bizlere her çocuk.. Dolayısıyla her çocuk barış içinde yaşama hasretimizden şiirli bir duadır Tanrı’ya..
Bugün, Behramoğlu’nun “Çiçeği insanlığımızın / Ve geleceğimizin biricik umudu” dizeleriyle selamladığı çocuklarımızın günü..
Orhon Murat’ın, “Bir çocuk ağlıyorsa Asya’da, Afrika’da, Dünya’da / O çocuk bizimdir. // Ağlayan çocuklar gülüyorsa, Asya’da, Afrika’da, Dünya’da / O Dünya hepimizindir” dizeleriyle tanımladığı; (Birleşmiş Milletler Uluslar Arası Çocuklara Yardım Fonu, kısa adıyla UNICEF’in çalışmalarıyla 1954 yılında ilan edilen) Dünya Çocuk Günü bugün..
Bugün, BM kurulunda 1959’da kabul edilen; “Bütün çocuklar ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal inanç, doğum veya başka durumları bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmaksızın; bedensel, zihinsel, ahlaksal, özgürlük ve onur koşulları içinde beslenme, barınma, büyüme, gelişme, eğitim alma, eğlenme hakkına sahiptir. Çocuklar hiçbir şekilde ticaret konusu yapılmayacak, her türlü kötülük, sömürü, zulüm ve ayrımcılığa karşı korunacak, anlayış, hoşgörü, arkadaşlık, barış ve evrensel kardeşlik ruhu içinde gücünü ve yeteneklerini insanlık hizmetine kullanacak şekilde yetiştirilecektir..” maddeli “Çocuk Hakları Bildirisi’ni” dünya insanlığına yüksek sesle okuma günü..
Okuyalım biz de.. Madde bir: Her çocuk bir şiirdir!
Öğretmen; “Tohumlar şiir yüklüydü” diyerek bıraktı elindeki şiir kitabını masanın üzerine.. Kitabın sayfalarından zeytin hurma çekirdekleri, buğday mısır taneleri, nane reyhan tohumları saçıldı etrafa.. Yağmurlar öncesi karıncalar telaşıyla ayaklandı öğrenciler.. Yerdeki tohumları toplayıp koydular masaya..
“Şuur yüklü çocuklar” dedi öğretmen.. Tohumları avuçladı masadan.. “Şiir yüklü tohumların açar gökkuşağı gibi çiçekleri..” “Öğretmenim, tohumlar çiçekler falan, yoksa bahçeye mi çıkaracaksınız bizi?” diye sordu Berilsu.. “Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum..” dedi öğretmen.. Avucundaki tohumları masanın üzerine sererken bulutlandı sesi.. “Beni bilse bilse çiçekler bilir, çocuklar.. Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer.. Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim, Çiçeklerde açar benim gizli arzularım..”
“Ben biliyorum bu şiiri” diye atıldı Doğa.. “Bu yıl öğretmenler gününde okumayı düşünüyorum ..” “Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,” dedi öğretmen.. “Ali Emir, Arda, Berilsu, Beste, Caner, Mesut, Kutay, Cemre, Ceren, Şafak, Damla, Dila, Doğa, Eda, Efe Öz, Efe Akay, Mehmet Efe, Elif, Latif, Eylül, Nisa, Faik, Furkan, İpek, Deniz, Kubilay, Akif, Mehmet Arda, Melih, Mert Ali, Duygu, Öykü, Özgür, Simay, Suzanna, Yağmur, Zeliha, Mertay, Orhan, Elifsu, Eymen, İrem,Kıraç..”
Öğrenciler birbirlerine bakıştılar, “biz mi öğretmenim?” dediler.. “Bütün çiçeklerini diyorum..” dedi öğretmen, “Bu sınıftakiler de elbette..” “Öğretmenim..” dedi Cemre, “Dersimiz Türkçe, konumuz da şiir mi yoksa?”
“Tohumlar şiir yüklüydü..” dedi öğretmen.. “Zeytin çekirdeği” dedi Deniz.. “Yüzlerce binlerce ağaç.. Milyonlarca zeytin tanesi” dedi Berilsu.. “Nerede?” diye sordu Mert Ali.. “İçinde” dedi Mertay.. “Zeytin tanesinin mi?” diye sordu Öykü.. “Umut, sevinç, özlem..” diyerek devam etti öğretmen.. “Nerede?” diye sordu Mesut.. “İçinde” dedi Arda.. “Zeytin tanesinin mi?” diye sordu İpek.. “Geçmişten geleceğe bugün ve şiir” dedi öğretmen.. “Nerede” diye sordu Zeliha.. “İçinde” dedi Damla.. “Zeytin tanesinin mi” diye sordu Dila..“Nerede ışık görürse oraya yönelir” dedi öğretmen.. “Ayçiçeği” diye adlandırdı Eda.. “Başını hep ışığa çevirir” dedi Elif.. “Dünyanın bütün çiçekleri” dedi Suzanna..
“Hadi açın defterlerinizi..” dedi öğretmen.. “Şiir Yüklü Tohumları içine mi koyacağız?” diye sordu Duygu.. “Şiirin adı: Öykü” dedi öğretmen.. “Şairi kim?” dedi Akif? “Talip Apaydın” dedi öğretmen.. “Tohum şiir yüklüydü..” diye yazdı tahtaya ilk dizeyi.. Sonra devam etti.. “Umudu vardı, içtenliği, sıcaklığı, / Koca ağızlı bir garyder yara yara geldi / Alt üst etti toprağı, // Bitkilerin kökleri, o küçük dünyayı, / Bozdu, yıktı, / Hiç düşünmedi, kaba ve hoyrat, / Tohum altta ne yaptı. / Umudunu topladı, / Bir gün deldi çıktı toprağı. // Şimdi gökyüzü güneş daha yakın, / Bin yıllardan gelen yaşam, / Sürecek hiç kuşku yok, / Tohumdaki güce bakın..”
Işıklı yağmurlarla ıslandı çiçeklerin düşünce ve duygu bahçeleri.. Düştü binlerce tohum sevgi toprağı yüreklerine..
Selam ve saygılar…

5 YORUMLAR

  1. Rahmetli canım hocam gece yatmadan aklıma siz geldiniz yine hayatımdaki ilk hocam sizdiniz ve yalnızca 2 yılda beraber olsak uzerımızde emegınız cok buyuk. aklıma ilk yazıyı beraber yazdıgımız geldi ve bnede arastırdım ki evet ilk yazıyı beraber yazmısız keske sizi son kez görebilseyeydim hellail isteseydim elinizi öpebilseydim keşke çok seviyorum sizi hocam sizin gibi öğretmenim olmadı hiç keşke son kez görebilseydim sizi …

  2. Bazı akşamlar aklıma geliyorsunuz, keşke son kez görüşebilseydik. Okumayı öğrendim dediğim gün heyecanla beni sınıftan çıkarıp Atatürk’ün resminin altındaki yazıyı okumamı istemiştiniz. Okumuştum. Hepimize ısrarla Martı Jonathan Livingston okutmuştunuz, o zamanlar farkında değildik ama şimdi anlıyorum. Fen bilimleri kulübüne yazmıştınız beni; Galileo’nun kim olduğunu, kaldırma kuvvetini ve birçok şeyi araştırıp öğrenmiştim. Hep benden, bizden umutluydunuz. Bu yazıyı okuduğumda çok duygulanıyorum çünkü hatırlıyorum. Birlikte yazmıştık. Çok zaman geçirememiştik aslında ama sanki çok dolu doluydu. İyi ki sizin kadar mükemmel bir öğretmenin öğrencisi oldum. Düşünüyorum da ben sizin gibi biriyle hiç tanışmadım. 8 yaşındaki Eda’yı yetiştirdiğiniz için teşekkürler, 18 oldum hala tesiri üzerimde. Mekanınız cennet olsun öğretmenim.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here