Haydi Sandıklara

0
67

Günaydın sevgili okuyucularım, nasılsınız bu sabah? Cumhurbaşkanı seçimlerine az kala dilerim tatilciler yine rehaveti tercih edip seçim sonuçlarının kendi aleyhlerinde gelişmesine izin vermezler. Yolsuzluk haksızlık, savaşlar, kan duman, acı ve keder her taraftan bizi, yani sokaktaki sıradan, yalan dolan bilmeyen, orucunu yalnızca Allah rızası için tutan insanları bu kadar rahatsız ederken. Ve şunu ilave etmek zorundayız ki gördük ama bu kadarının da görmedik yüz yaşına geldiğimiz halde.

Ve bu durumdan ötürü kendimizi kirli hissediyoruz? Bizler yemeğimizi, sevincimizi ve kederimizi paylaşan sıradan insanlar, gözleri köşklerde saraylarda, yalılarda pahalı otellerde kuş sütü eksik olmayan iftar sofralarında olamayan, icabında kendi yiyeceğini bile verebilen insanlar… Yüreğimiz bunca haksızlığa ve yolsuzluğa isyan dolu! Ve artık bu gidişin bir yerde dur demesi gerekiyor diye düşünüyoruz.

İnsan nasıl bir şey olmalı ki kendini her şeye rağmen bu kadar ak pak hissetsin? Nasıl bir özgüven bu? Bizler bunu anlayabilecek durumdan çok uzağız. Neyse bizim derdimiz anlamak ve yargılamak değil zaten, nasılsa büyük yargılayan hepimizi bir gün yargılayacak bizler bunu unutmuyoruz, unutan varsa da buradan anımsattım. Ve en azından üzerimize düşün vazifeyi küçümsenmeden yerine getiriyoruz ki kimsenin vebali üzerimizde kalmasın. Ve tatilciler dilerim bu bapta oylarını kullanıp vatandaşlık görevlerini yerine getirirler?

& & & & & &

Ve Mısır aracı oldu. İsrail kabul etti ateşkesi. Peki, ama Hamas’a ne oluyor da ateşkesi kabul etmeden hiçbir işe yarmayan tonlarca roketi atıp İsrail’in bütün hıncını ve nefretini üzerine çekiyor ve ortalık Filistinli çocukların ve kadınların ve gençlerin kanlı bedenleri ile doluyor? İsrail’in sığınakları var, bir yerine on vuruyor. Filistin’de sivillerin sığınakları bile yok. Kahroluyoruz. Dünya sesini çıkarmıyor. İslam âlemi sesini çıkarmıyor. IŞİD denen yaratıklar, İslam adına kafaları kesmeye devam ediyor. Nasıl bir durumdayız ya rabbim? Nasıl bir çıkmaza girdi bu insanlık?

İsrail acımasız. Hamas düşüncesiz. İslam âlemi ne yaptığından habersiz… Ve dünya izliyor ve bazıları oruç tutup iftar yapıyor. Ve nutuklar havalarda uçuşuyor ve alkışlar!! Valla çıldırmak durumlarındayız. On yazı yazdım gerçek duygularımı açıklayan, hepsini sildim, sonunda bu çıktı. Ve kendimi rahatlamış aklanmış paklanmış hissetmiyorum, sanki her şeyin sorumlusuymuşum gibi suçlu algılıyorum ve kir pas üzerimden akıyor. Orucum demekten kaçınıyorum. Benim anladığım oruç öyle aç kaldım, top patladı, iftarımı açtım en nadide yiyeceklerle değil çünkü. Ve elimi Allah’a açtığım yalvarmak için de yine utanıyorum.

Ve sevgili okuyucularım, dünya başka dönüyor bu günlerde, düzeni bozuldu, ters yüz oldu her şey. Kendini buna rağmen koruyabilenlere ne mutlu diyorum. Ve biliyorum ki Allah her şeye rağmen duaları kabul edendir, insana kirpiğinden yakın olandır. Kendimi dua edecek kadar bile masum algılamamama rağmen dua ediyorum ki Dünya’ya ve İslam âlemine özelikle akıl fikir versin. “Yurtta sulh, Cihanda sulh” her devirde galip gelsin. Ve şimdilik sağlık ve sevgiyle kalalım, hep birlikte ayrıma gayrıma inat, her dem çapulcu olarak, sevgili okuyucularım. Yase

& & & & & &

Usulünü Biliyorum, Geçiniyorum!

Ebu Müslim Havlani, bir toplulukta konuşulanları dinler. Hemen hepsi de hanımından şikayette bulunmaktadırlar. Ancak Ebu Müslim’de şikâyet filan yoktur. Derler ki: -Veli gibi bir hanıma düştün de sesin sedan çıkmıyor değil mi?

Omuzlarını silkerek cevap verir:

-Bizimki veli filan değil kelimenin tam manasıyla delidir deli!…

-Öyle ise derler nasıl geçiniyorsun böyle deli biriyle?

Cevap verir:

-Ben usulünü biliyorum da öyle geçiniyorum, kavga gürültümüz o yüzden olmuyor!…

Büsbütün meraka düşerler.

-Deli gibi biriyle kavgasız gürültüsüz geçinmenin usulü nedir ki diye sormaktan kendilerini alamazlar.

Şöyle izah eder Ebu Müslim, geçinmenin sırrını. Der ki:

-Allahü Azimüşşan, Âdem Aleyhisselam’ı topraktan yarattığında bedenine önce aklı koydu. Akıllı bir adam oldu. Sonra öfkeyi yarattı. Ona da Âdem’in bedenine girmesini emretti. Öfke:

-Ben dedi. Âdem’in bedenine giremem. Çünkü orada akıl vardır! Akılla ikimiz bir yerde asla duramayız!…

Rabbimiz buyurdu:

-Ey öfke! Sen Âdem’in bedenine girmeye çalış, oraya yönel. Akıl senin geldiğini görünce hemen çıkıp gider, kendi yerini sana bırakır. Böylece sen de Âdem’in bedeninde hükmünü icra eder, onu deli yaparsın.

Ebu Müslim burada der ki:

-İşte biz hanımla bu konuda anlaştık. Dedik ki; mademki insana öfke gelince akıl gidiyor, insan delinin teki haline geliyor. Öyle ise evde kim öfkelenirse o an sanki o delidir. Deliye karşı ise bir veli lazımdır. Ben öfkelenirsem hemen farkına varacaksın, sabır gösterip ters cevap vermeyeceksin. Çünkü ben o an deli sayıldığımdan deli adamdan her şey beklenir diyerek veli rolüne gireceksin, aklım gelinceye kadar bir deliye bir veli rolü oynayacaksın.

Ebu Müslim burada şunu da ilave eder:

-Tabii der, bu sabır benim için de geçerli bir görevdir. Bazen hanım öfkelenir, bu defa o deli durumuna girer bana veli rolü düşer, ben bir veli gibi sabır gösterir, karşılık vermemeye çalışırım. Aklı gelip de akıllı insana muhatap olduğumu anlayıncaya kadar, bu sabır devam eder.

Ebu Müslim bundan sonrasını şöyle tamamlar:

-İşte der ey dostlar, benim hanımdan şikâyetçi olmayışımın sebebi budur. Gül gibi geçinip gitmemizin sırrı da buradadır. Tavsiye ederim, siz de bir deliye bir veli rolü oynayın, öfkelenince karşı taraf veli rolüne girsin, sabır ve tahammülü esas alsın, göreceksiniz ki tartışma kısa zamanda son bulacak, taraflar birbirlerine karşı sevgiyle dolacak. Çünkü öfkeli taraf kendisine karşılık verilmeyişinin takdirini, minnettarlığını duyacak. Bu da mutluluk vesilesi olacak. Sakın “bir deliye bir veli rolü basit bir şey” deyip de geçmeyin. Sadece bir deneyin yeter.

İşte size güzel geçinmenin sırrı…

Günün Şiiri

Anlatamam derdimi dertsiz insana
Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz

Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz

Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez

Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz

Aşık Veysel

Ramazan-ı Şerif Hadisleri

İslam beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah”tan başka ilah olmadığına ve Muhammed”in O”nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, oruç tutmak, Kabe”ye haccetmek, Ramazan orucu tutmak.

(Buhari, İman 1; Müslim, İman 22 )

Oruç perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa “ben oruçluyum!” desin (ve ona bulaşmasın)

(Müslim, Sıyam 164, 1161)

Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.

(Tirmizi, Cihad 3, 1624)

Günün Fıkrası

Bir golf kulübünün soyunma odasında bir sürü adam giyiniyormuş. Ortada duran bir cep telefonu çalmış. Yakınındaki bir adam hands-free konuşmam düğmesine basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış.

Adam: Alo

Kadın: Merhaba şekerim, kulüpte misin?

Adam: Evet.

Kadın: Ay ben burda süpper bir deri ceket gördüm. 1000 dolarcık.

Alabilir miyim?

Adam: Oluur, madem çok sevdin, al tabii.

Kadın: Aslında buradan önce de galeriye uğradım. 2002 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte bir tane buldum.

Adam: Ne kadar?

Kadın: 60 bin dolarcık.

Adam: O parayı vereceksem bütün aksesuarlarını isterim ama…

Kadın: Yaşasınnn! Bir şey daha var. Geçen sene beğendiğimiz ev yine satılık ve 450 bin dolar istiyorlar.

Adam: Tamam, ama 420 bin dolardan fazla verme sakın.

Kadın: Oldu şekerim. Sonra görüşürüz. Seni seviyorum.

Adam: Ben de seni… Görüşürüz.

Adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden topluluğa döner ve sorar:

Bu telefon kimin, bilen var mı?”

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here