Hayat İnci Gibidir

0
212

Değerli okurlarım, hayat güzel “yaşamayı bilenler” için, kendine ve topluma saygısı olanlar için, “HAYAT İNCİ GİBİDİR”  ifadesini kullanmamız mümkün olabilir. Ancak, bizleri ısıtmak ve aydınlatmak için, ailesini geçindirmek, bir ekmek parası uğruna “Soma Ocağı”nda göz göre-göre ölüme terk edilenler…

Sorumluluğu üstlenme erdemi göstermelerini beklediğimiz siyaset erbabı, kalantor patronlar, denetlemekle yükümlü elemanlar, ağızlarını her açtıklarında hepimizle pişkince alay edenler… Acıdan kaskatı kesilmiş insanlar, çoluk çocuk “Neden önlem almadınız” bile diyemeden tekmelenip tokatlanırken, itiraz edecek gibi olanların koluna üçer polis girerken…

Hukukun (!) en önemli kollarından olan avukatlar keyfi uygulamalarla kelepçelenip, savcı emrine rağmen meslektaşlarıyla görüştürülmezken, babalarını, kocalarını, oğullarını ve de yakınlarını artık hiçbir zaman göremeyecek insanların üzerine biber gazı sıkılıp “Bunlar acılı insan” demeden çoluk çocuk toma marifetiyle kovalanırken…

Bu kadar rezil ve gaddar düzeni kurup kollayanlar, yani sorunların elebaşı olanlar toplum karşısına çıkıp “halledeceğiz” diyerek milleti aldatıp, Allah’tan korkmayanlar… Yaşam berbat, çekilmez halde, mutsuzuz ama ya istikrar (!) bozulursa diyerek insanı çileden çıkaran satılmış insanlar varken… Biz de kalkmış diyoruz ki; “HAYAT İNCİ GİBİDİR!” Var mı öyle?

ocal-sanat20

İstiridyelerin beyni yoktur. İşte bu beyni olmayan et parçasının oluşturduğu güzelliğin adı “İNCİ”dir. Gerçekten mucize değil mi? İşte insan hayatı da inci gibidir. Ancak, ömür dediğimiz süreç içinde yaşadığımız bir takım olaylar, rüzgârın önündeki kuru yaprak misali, bizleri çoğu kez kontrol edemediğimiz bir akışın içine sürükler.

Hayatımıza, bizleri rahatsız eden, mutsuz kılan insanlarla birlikte, olaylarda girer. Arzu etmediğimiz halde bir şekilde zararlı olmaya başlarlar. Gerçekten büyümeye ve olgunlaşmaya başladığımızda, zararlı olan bu yaklaşımları kendi lehimize çevirebiliriz.

Sonuç olarak, Cenab-ı Allah büyüktür, yaratıcıdır ve de affedicidir. Bu sözler tamamen doğru. Bu millet de olduğu günden beri “UNUTKANDIR.” Allah’tan dilediğimiz şudur ki; kendini istismar edenleri affetmesin. İbreti âlem için bu dünyada cezasını versin. Bu millet de artık unutkan olmasın, hiç olmasın dünleri hatırlasın. Bu bile selametimiz açısından yeterlidir.

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

 Gönül Köşemden

15 Temmuz Ne Demektir?

Değerli okurlarım, tarihlerin tümünde kişileri doğrudan ilgilendiren, sevince ve üzüntüye boğan olaylar yaşanmış olabilir. Örneğin; 15 Temmuz, bazılarımızın evlilik günüdür ya da doğum tarihidir. Çok üzülsek bile sevdiklerimizi toprağa verdiğimiz gün olarak da belleğimizde yer etmiş olabilir.

Ancak, sizlere anlatmaya çalışacağım 15 Temmuz, kişisel olaylardan çok-çok öte, bir milletin uçurumun eşiğinden dönmesi, makûs talihini yenmesi adına kolektif bir yürüyüştür. Özgürlüğümüze göz diken sivil ya da oligarşi heveslileri, hepimizi yine ortak değerlerimizle aldatmak zorunda olduklarını çok iyi biliyorlar. Nitekim kendi imkânları ölçüsünde yüzünü daha eşit ve daha özgür bir yaşama çevirmiş olan halkın bu yürüyüşü zaman-zaman bazı müdahalelerle durdurulmak istenmiştir.

Ve siyasal alanın sınırları namlunun talep ve korkularınca belirlenmek istendiğinde, bu teşebbüslerle Cumhuriyet’i koruma ve kollama gerekçesiyle meşrutiyet kazandırmaya çalışılmış ve demokrasiye kasteden her çete, “Türkiye’nin ruhunu her defasında ancak onun kendi özlemleri üzerinden ikna etmek zorunda kalmıştır”.

15 Temmuz gecesi gerçekleşen oligarşik darbenin düzenleyicileri, her olasılığı tüm ayrıntılarına kadar hesaplamış olsalar bile, büyük bir gafletle hesap dışı bıraktıkları “Çanakkale Ruhunu” hesaplayamamış olmalarıdır. Çanakkale Ruhu, Türkiye’nin ruhu bedeniyle birleşmiştir. Halkıyla galeyana gelmiş ve şahlanmıştır.

Hiçbir halk, ruhsal değerlerini, salt maddi koşullarından üretmeyi başaramaz. Hiçbir toplum kendine özgü simgeleri sırf tek yanlı dayatmalarla yurttaşların geneline şamil kılamaz. Ve de hiçbir halk, insanın özüne saygı duymayan, insanca farklılıkları hiçe sayan, sezgileriyle aradığı o yasaların yasasını, adaleti gözetmeyen, kimi öznel heveslerin, kendi iradesiyle akdettiği toplumsal sözleşmeyi çiğnemesine izin veremez.

Cennet-i mekân Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne kadar güzel yazmış…

Bastığın Yerleri Toprak Diyerek Geçme Tanı, / Düşünce Altında Ki Binlerce Kefensiz Yatanı,

Sen Şehit Oğlusun, İncitme Yazıktır Atanı, / Verme Dünyaları Alsan Da, Bu Cennet Vatanı.

Tarihi boyunca esareti kabul etmemiş olan Türk Milleti, tüten bir ocak bile kalsa bu aziz vatanı koruyacağına, bu uğurda can vermeye yeminlidir.

Düşünmenin özü gereği, en temel, en evrensel ilkelere yönelmek olduğunu bilen ve bu ülkenin geleceğine içtenlikle inanan aydın, hiç tereddüt etmeksizin cemaatlerin değil, hükümetlerin değil devletin, devlet ve cemiyet karşısındaysa bireyin, ,insanın yanında yer almayı bilmelidir. Zira ülkemizin içinden geçtiği bu zor durumdan hiçbir ayrım yapmaksızın evrensel değerlere sahip çıkmak, aynı zamanda Çanakkale’nin ve Türkiye’nin ruhuna sahip çıkmaktır.

Şu aşamada herkesten hesap sorulmalıdır. Kasımpaşalı arkadaşım “Bu iş daha bitmedi” diyor. Bize göre de bitmedi. Binlerce insan görevden alındı ve de tutuklandı. “Rabbim affetsin, milletten özür dilerim” diyenlerden hesap sorulmayacak mı? Onların mal varlığına el konmayacak mı? Adalet tecelli etmeyecek mi? Ata’mıza “Ata” demeyenler ve O’nun kurduğu çiftliğe saray yaptıranlar milli bayramlarımızı ortadan kaldırmaya çalışanlardan hesap sorulmayacak mı?

ocal-sanat21

Eğer bu girişimler yapılmazsa; 15 Temmuz şehitlerinin ve daha önce şahadet şerbeti içen askerlerimizin, polislerimizin, korucularımızın kanları yerde kalacaktır. Yüce Türk Ulusu’nun merakla beklediği en önemli konu budur. Namuslu mahkemeler ve adalet varsa bu işler çabucak hallolur. “Geç Kalan Adalet; Adalet Değildir!”

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

Günün Nabzı

Sıra Sana da Gelecek!

Adamanın biri, “karizma ve saygın olma” adına çevresine olanca eziyeti yapmaktan geri durmuyormuş. Çevresi o kadar sıkıntılı günler yaşıyorlarmış ki; birisi bir gün gözünü karartmış ve şöyle seslenmiş o kişiye…

Artık değiştirin ya da bir kez daha değiştirin kendinizi! Görmüyor musunuz herkes sizden korkuyor, belki de şerrinizden. Telefonumu dinlerler diye, yatak odama kamera koyarlar, haysiyetim iki paralık olur diye, uyduruk bir iftira ile süresiz hapse atılırız diye…

Soruyorum size, altın nesil idealinizi korkutarak mı sağlayacaksınız? Davanızı topluma nefret ettirerek mi hâkim kılacaksınız? Böyle yaparsanız, kim inanır sizin timsah gözyaşlarınıza?

Titreyerek kendinize gelin. Bu milletin sağı solu yoktur anladınız mı? Zaten kısa süre sonra, birisi Samsun’dan gelecektir. Biliyor muydun? Kim söylemişse söylemiş. Helal olsun, mangal gibi yürek varmış.

Günün Sözü

Dinleyen Yoksa Boşuna Konuşma!

Öcal’dan İnciler

Birini Dinlemek Nezakettir!

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here