Havadan Sudan Bir Yazı!

0
254

Başlık, “içi boş” bir yazıyı çağrıştırabilir! Ve fakat ben bu yazıyı, gezegenimizin ‘havasında’ giderek  artan karbon emisyonu nedeniyle ‘huyu suyu’ değişen iklim sistemine atıfla  5 Haziran Çevre Günü’nün felsefesi bağlamında kaleme aldığımı söyleyebilirim..

Peki,  felsefi bağlamda da olsa, “havadan sudan” söz edişler niçin içi boş lafları çağrıştırır? İnsanlığın düşünce tarihi, felsefi anlamda düşünme “tohumlarının” zihinsel toprağa düşmesiyle başlar.. Bu bağlamda zihin toprağına ilk felsefi tohumları serpen bilge olarak Tales kabul edilir.. Tales, her şeyin sebebi anlamıyla ilk madde olarak  suyu kabul etmiştir.. Hayatın esas varlığına hava diyerek ruh düşüncesini felsefeye ilk katan filozof ise Anaksimenes’tir.. Felsefe denilince akla “havadan sudan” konuşmaların gelme nedeni bu bilgeler olmasa da, felsefeyi havadan sudan bir boş iş olarak görenleri de görmezden gelemeyiz elbette.. İyi de, yoksa acaba felsefe boş bir iş mi?

Yanıtlardan önce iki cümle.. İlki, Karl Jaspers’ten: “Felsefenin özü sorgulamaktır. Felsefede sorular yanıtlardan daha önemlidir ve her yanıt yeni bir soru olur çıkar!” İkincisi, C. Rumi’den: “Yağmurun yağması yere soru, toprağın yeşermesi göğe cevaptır!”

Artık yanıtlara geçebiliriz.. “Boş iş” diyorsak bu halde felsefe yapmanın anlamı; “Havanda su dövmek!” Yani argodaki deyimle “hava civa!” Hayır, boş iş değil, tam tersi “havasından suyuna” boşluğu dolduran varlıkları; iklim değişikliğinin nedenlerinden biri anlamında karbon emisyonu da dahil toprakta, suda ve dahi havada artan civayı anlamaya çalışmaktır diyorsak, bu halde felsefe yapmanın anlamı: “Havanda anlam avcılığı!”

‘Havan’ın anlamı; içinde bir şey dövüp ufalamaya yarayan içi oyuk kap.. Dövmek için su koymadan önce, ‘havan’da hiçbir şey yok diyebilir miyiz? Hayır.. Niçin? Çünkü boşluğu su konulmadan önce de hava ile doludur.. Peki, zihnimizin hacminde “havadan sudan” söz etmeden önce ne vardı? Hava, su da dahil sözcüklerin uzak yakın tüm çağrışımsal anlamları..

Doğu düşünce tarihi içinde, felsefeyi kovan kişi olarak kim suçlanır? İmam Gazali.. Niçin? “İnançlarına zarar verebilir” kaygısıyla, öğrencilerini felsefe denizinden uzakta tutmanın ötesinde “boğulabilir” korkusuyla denize girmelerini yasaklayan öğütleri olduğu varsayımıyla.. Gazali, düşünce denizinde düşünme kulaçlarıyla yüzebilmiş iyi bir felsefeci aslında.. Felsefeyi eleştirirken,  felsefe yaptığının bilincinde.. Kendisine soruluyor: “Peki sen niçin felsefe denizindesin?” Gazali yanıtlıyor: “Çünkü yüzme biliyorum. Yüzme bilen denizden korkar mı?” 

Gazali felsefesinin özü ne? “Misk derler, bu lâftır, miskin anlamı; suyundan havaya yayılan kokusundadır!” Başka? “Deniz sözcüğü deniz gerçeğinin anlamıdır.  Anlamdan hareketle denizi bulmaya yönelmek gerçeği bilmeye yönelmektir. Denizi görmek gerçeği bulmaktır. Fakat bu yetmez, çünkü marifet denize girip yüzebilmektir.” Daha? “Ceviz sözcüğü ceviz gerçeğinin anlamıdır. Ve fakat gerçeği bulmak için cevizin dış kabuğunu soymak yetmez. Marifet sert kabuğu kırıp içteki özü yemektir. Özü bilmeyen cevizi hep kabuk zanneder!”

Bazı kişilerin felsefe adına “havalı havalı yahut sulu sulu”  ve fakat içi boş konuşmalarını dinledikten sonra, dilimizin ucuna gelen deyim nedir? “Kof çıktı!” Kof, kırıldığında, çürümüş içi boş kalan cevizin adıdır aslında.. Havanda su dövmemek için ne yapalım? İçine ceviz koyalım.. Koyalım o zaman..

Dünyamız küresel ısınmanın etkisinde.. Artan “buharlaşma” nedeniyle bir yandan su yoksulluğu, diğer yandan zengin su taşkınları yaşanmakta.. Çevreci düşünürler ise, iklim sistemindeki bu durumun sorumlusu olarak, “katı olan her şeyi buharlaştıran ve gölgesini satamadığı ağaçları da kesen!” kapitalist sistemi görmekte..

Gazali’ye atıfla bu kavramı tanımlayalım.. “Kapitalizm derler, bu laftır. Kapitalizmin anlamı, dünyamızın havasından suyuna yayılan, (emisyonundan da denebilir) “Kısa vadede kâr ve haz, uzun vadede acı ve yıkım getiren” insani değerleri çürüten pis kokusundadır!

Kapitalizm karşıtı felsefi düşüncenin içi dolu çetin cevizlerinden Hugo Chavez, 2009 yılında Kopenhag’da yapılan ‘İklim Değişikliği Zirvesi’ne katılmış ve “İklimi değil sistemi değiştirelim! İklim bir banka olsaydı çoktan kurtarırdınız!” sloganları üzerinden,  havasından suyuna dünyamızı sömürerek içini kof bir cevize dönüştüren kapitalizmin savunucularını şöyle eleştirmişti.. “Eko sistemde yaşanan olumsuzluklar şayet havadan sudan para kazandığınız ekonomik sisteminizde olsaydı burada bu kadar içi boş laf üretmezdiniz!”

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here