“Harput’ta Bir Hataylı!”

0
97

Başlığın aslı, aslında “Harput’ta Bir Amerikalı” olacaktı ve bu; Cevat Fehmi Başkut’un üç perdelik tiyatro eserinin adıydı..Bu yazının başlığı ise, geçen hafta ablası Kevser’in mezuniyet töreni için, amcası, babası ve annesiyle birlikte Malatya’ya, oradan da Elazığ’a giden bizim Nehircan’a aitti.. Arka alanda Kömürhan Köprüsü bulunan fotoğrafını çekerken bana; “Baba bir gezi yazısı yazarsın artık” demiş, Harput Kalesi’ne sırtını dayadığı fotoğrafta da yazının başlığını söylemişti..

Daha önce hiç gezi yazısı yazmamıştım.. Ki bu yazıyı da  gezi bağlamında kaleme almıyorum.. Gerçi her ne kadar Nehircan, başlığın adını da vererek yol boyu gezip gördüğümüz mekanlardan çektiğimiz fotoğraflardan bahsetmemi istese de ben; yıl sonu nedeniyle  yıl boyu eğitimden çektiğim fotoğraflar üzerine bir yazı yazmak niyetindeyim.. Bu niyetle başladığım yazının henüz ikinci paragrafındayken, ablasının “kep atma” törenine sınavlar nedeniyle katılamayan dolayısıyla gezi fotoğraflarında yer almayan Münircan telefon etti ve önce “Kırıkkale’de Bir Harputlu” fotoğrafıyla Berat Kandilimizi kutladı.. Sonra, bütünlemeler nedeniyle Ramazan’ın ilk haftasında Nehircan’ın çekeceği ablalı ‘sahur ve iftar’ fotoğraflarında da olamayacağını rengi hüzün bir ses tonuyla söyledi ve ekledi: “Söz konusu yazıda ‘Kırıkkale’de Bir Hataylı” fotoğrafıyla kamera arkası da olsa yer almayı aile hukuku ve Harput kültürü bağlamında arz ve talep ediyorum..”

Gelelim, Cevat Fehmi’nin söz konusu“Harput’ta Bir Amerikalı”  adlı eserine.. Ve fakat önce, ulusal folklorumuzun küresel ölçekteki değeri, yöresel “Biz güzeli severik” sözlü, barış içinde bir arada yaşama özlü kültürünü tanıyıp selamlayalım Harput’un.. Ve sonra bu kelamda tanımlayalım evrensel kültür kavramını..

Mesela? Mesela, Şafak Uykusunda Harput adlı makalesinde şu bilgiyi veriyor Refik Durbaş: “1530  tarihli  “Kamus-u Alam”ın yazdığına göre  Harput’ta  o  dönemde 14  Müslüman,  dört  Ermeni  mahallesi  vardı. 19. yüzyılın  sonlarında  2670  ev, 843  dükkân,  10  cami,  10   medrese,  sekiz  kütüphane  ve  kilise,  12  han  ve çeşitli büyüklükte   90  hamam  bulunmaktaydı.” Durbaş, söz konusu makalesinde şu bilgiyi de paylaşıyor: “1893-94 yıllarında Kolombiya’da Amerika’yı keşfeden Kolomb adına bir dünya sergisi düzenlenir. Sergiye Hakkı Beyin komiserliğinde Osmanlı hükümeti de katılır. Değerlendirme sonucunda Türk ürünleri, özellikle tarım ve el sanatları dallarında birçok ödül alır. Ki bu ürünler Harput’tan gitmiştir.”

Bir zamanlar Türk’ün kültür, sanat, ticaret merkezi ve muhafızı olan Harput, şimdilerde eski, harap bir şehir.. “Harabelerde gezinen bil ki hazine peşindedir” diyor Şirazlı Sadi.. Sultan Aziz’in, Harabe Harput’tan, Mamure Elaziz düşüncesinin kökünde de yoksa bu neden mi vardı? Neydi Harput harabelerinde saklı olan hazine? “Bu eski şehrin, iki cami, bir medrese, bir iki hamam, birkaç künbet ve çeşme, kaybetmeye yüz tutmuş kale duvarlarından başka bir kalıntısı hemen hemen yok gibidir. Harput sadece yazın sıcak akşamlarında, Cuma namazı vakitlerinde ve bir cenaze görüldüğünde kalabalık olur; sair zamanlarda tenhadır, ama büyük bir mezarlığı vardır. Yani Harput’ta yerin altındakiler üstündekilerden kat kat fazladır.” (Yard. Doç Dr. Zülfü Güler, Harput Ağzı, s.4, 1992) Güler, söz konusu kitabında; “Harput, yaz aylarında serin ve şen bir mesire mahalli, Buzluğu, bağlarıyla bir gezinti yeri olmaktan çok ‘bu kitabın konusu itibariyle de’ bir kültürün, bir folklorun merkezi olarak düşünülmelidir. Bu bakımdan, “Harput Folkloru, Harput ağzı” sözü dar bir çevreyi ifade etmez” diyor ve devamında (s.6) hoyratlardaki  “Harput – Kerkük” benzerliğine dikkat çekerek ekliyor: “Bu benzerlik “Harput, Diyarbakır, Urfa, Kerkük” hattı üzerinde deyimler, ağız özellikleri ve kelimeler ortaklığında çoğu kez aynılığa dönüşür.” Ki yazabiliriz bu bağlamda mesela, Elazığlı E.Demirbağ veya Diyarbakırlı M.Özbek ya da Kerküklü A.Kuzecioğlu’nun söylediği hoyratları.. Cevat Fehmi, “Harput folkloru dar bir çevreyi ifade etmez” yargısını, çok daha öncesi düşünmüş olmalı.. Zira “Harput’un kültürü, Türkiye’nin kültürü… Harput’a yabancılaşma, kendi kültürüne yabancılaşma” içeriğiyle yazmış1955 yılında “Harput’ta Bir Amerikalı” adlı  üç perdelik oyununu..

Eserin ne olup ne olmadığını en iyisi Cevat Fehmi’den dinlemek: “On birinci sahne eserim olan “Harput’ta bir Amerikalıyı” size nasıl tarif edeyim? Bir komedi yazarının kalemiyle harap bir şehrin dramı mı diyeyim? Yoksa asırlarca evvel acem hayranlığı ile başlayan sonra bu yüzyılın başlarında Fransa’da karar kılan 1.dünya savaşında Alman, 2.dünya savaşı sonrasında Amerikan hayranlığı olarak kendini gösteren kötü iptilamızın hicvi diye mi takdim edeyim? Ya da Türkiye’den Amerika’ya göçen ve bir daha Harput’un ağzını ağızlarına almayan bazı Türklerin tenkidi diye mi anlatayım?Hayır, hayır ben bu eseri çatık kaşlı bir dava piyesi diye yazmadım. “Harput’ta Bir Amerikalının” bence en iyi tarifi şudur; üç perdelik komedi..” (Türk Tiyatrosu 1955, sayı 292)

Cevat Fehmi, bu gün yaşasaydı acaba kaç perdelik bir komediylehicvederdi eğitimden çekeceği fotoğraflar üzerinden kültürel değerlerimize “perdeli, perdesiz” trajik yabancılaşmayı?

Selam ve saygılar…                                                                                         ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here