Değerli okurlarım, dünkü anlattıklarımı içimize sindirmeden, yani içinde bulunduğumuz ve yaşadığımız toplumda aynı duyguları paylaşabiliyorsak, toplumsal barışı ve mutluluğu yakalayabiliriz. Birbirimizin sorunlarına duyarlı olabiliyorsak, çözüm arayabiliyorsak, sevgiden, saygıdan söz edebiliriz. Bu duygular olmadığı sürece dilediğimiz kadar yazalım çizelim..konuşalım bunun bir anlamı olmaz, havanda su dövmeye benzer demiştim.
Efendim, bu anlattıklarım hayata geçirilemeden, günlük hayatımız içerisinde hangimiz çocuğumuza yeteri kadar zaman ayırıp basketbol oynamayı ya da herhangi bir aktiviteyi gerçekleştiriyoruz? Hangimiz, sevincimizi, mutluluğumuzu sevdiklerimizle yeteri kadar paylaşabilme gereği duyuyoruz? Hangimiz, eksik olan bir şeyleri fark edip onları spor, sanat, edebiyat vb. alanlarda hem kendimiz için ve hem de toplum için geliştirmeye çalışıyoruz?
Hangimiz, zamanımızı ne kadar verimli kullanabiliyoruz? Zamanı verimli kullanmak hep çalışmak mı, yoksa hem çalışmak, hem sevdiklerine zaman ayırmak ve hem de toplumsal sorumlulukları yerine getirecek kadar gerekli eylem ve söylemlerde bulunmak mıdır?
Başkent’te iki önemli spor olayına tanık oldum. Sizlerle paylaşmak istiyorum.Kapalı spor salonunda engelli kardeşlerimiz basketbol maçı yapıyorlar. Nereden bakarsanız bakın beş bin kişilik kapalı spor salonu. Bu beş bin kişilik kapalı spor salonunda, basketbol müsabakasını izlemeye gelen kaç seyirci var dersiniz? En fazla elli kişi! Onlar da engelli sporcuların anneleri diye düşünüyorum. Tamamen doğru. Bu anlattığım çok üzüntü verici bir hadise…
Ya ikincisi! Devre arasında protez bacağını bir kenara bırakıp, dinlenmenin ve basketbol oynamanın keyfini yaşayarak; “Hiçbir şey yaşamama, sevincime, spor yapmamam engel olamaz” sesini duyar gibi oluyordum o protez bacakta. O protez bacağa baktığımda “Hangimiz Engelliyiz” sorusunu kendime sormaktan alamadım. Biz onlara engelli diyoruz. Ne kadar komik!
Her hangi bir noksanı olmadığı halde bazı duyguları yaşamayanlar mı yoksa her türlü engele rağmen yaşam karşısında dimdik duranlar mı engelli. Asıl engel yüreğimizdeki ve düşüncelerimizdeki engeller. Aynı duyguları içimize sindirip paylaşmasını bilirsek engelleri kaldırmayı da biliriz. Bunları söylerken, sporcu olsun ya da olmasın, engelli kardeşlerimizin ailelerini de çok önemli görevler düşmektedir. Bu görevler ücretsizdir ama yapabilmek çok önemlidir. Bunları da yarın ki sayımızda anlatacağım.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA