‘Güneşi İçenlerin’ Umudu!

0
144

Başlıktaki tırnak içi sözcükler, “merdiveninin çengelini yıldızlara asarak, güneşin zaptına çıkan” Nazım’a ait.. Şair, “Güneşi İçenlerin Türküsü” adlı şiirinde; “Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi” dizesiyle resimler rüyasını ve “İşte, şu güneşten düşen ateşte, /  milyonlarca kırmızı yürek yanıyor, / Sen de çıkar, göğsünün kafesinden yüreğini, / Şu güneşten düşen ateşe fırlat, / yüreğini yüreğimizin yanına kat” dizeleriyle yorumlar..

“Gönlümüzdeki güneşin adı, iyimserliğin tadı” şeklinde betimlemiş, “sevgi, barış” özlü hayat  nefhası anlamında, nefesimizin her anının ışıklı sözcüğü olarak nitelemiş ve iyiye, güzele, doğruya olan inanç bağlamında beklentilerimizin gerçekleşebilmesine yönelik; “düşünsel yargı” özetiyle tanımlamıştım bir önceki yazıda umudu..

Yazıyı okuyan bir öğretmen arkadaşım; “Biraz ütopik takılmışsın” şakası sonrası, ciddi bir tavırla; “Özünde ideal toplum tasviri olan ütopyaları, eleştirel metinler olarak okurum ben. Ve yoksa eğer toplumsal evrim konusunda yön ve eleştiri, ham hayallerle kurgulanmış bir kaçış edebiyatından öte anlam taşımaz benim için” cümleleriyle aktardı düşüncelerini.. Sevgili arkadaşımın; “İyiye, güzele, doğruya olan inanç bağlamında bir ütopya da olsa umut, gönüllerde taşımaya değmez mi?” sorusuna verdiği “Değer elbette!” yanıtı sonrası kaleme aldım bu yazıyı..

“Şairler, altın çağı insanlığın beşiğinde hayal etmiş. Altın çağ önümüzde, olgunlaşan bir toplum düzeninde. Atalarımız görmemiş böyle bir çağı, bir gün çocuklarımız görecek. Altın çağın yolunu açmak bizlere düşer.” Bu cümleler Cemil Meriç’in, “İlk sosyolog, ilk sosyalist” kitabında hacimli bir şekilde düşüncelerini irdelediği Saint-Simon’a ait..

Altın çağ, “ütopik bir zamanı” anlatır literatürde.. Bu ütopik zaman Saint-Simon’un düşünceleriyle geçmişten geleceğe taşınır.. “Sosyalizmin çekirdeğinin” Saint-Simon’la düşünce dünyasına düştüğünü kabul eder Meriç de dahil tüm düşünürler..

Cemil Meriç, ‘Sosyoloji Notları’ adlı kitabında, ütopya üzerine düştüğü notlarda (s.213); “Reybaud, 1856’da çıkan, ilk büyük ekonomi politik lügatında, (2 cilt) sosyalizm maddesine şöyle başlar” der ve aktarır: “Sosyalizm insanlığın gördüğü son büyük rüyasıdır.”

Meriç, “İlk sosyolog, ilk sosyalist” kitabında “Başlıca kaygısı toplumun refahı olan Saint-Simon’un düşünceleri bir ütopya mıdır?” diye sorar ve yanıtlar: “Marks’a göre ‘toplumların tarihsel gelişim süreçlerinin bilimsel yasalarından’ habersiz her düşünce ütopyadır.” Türk düşünce dünyamızın yüz aklarından biri olan Meriç, Reybaud’dan aktardığı cümleler sonrasında şöyle der: “Her ideal bir ütopyadır, her büyük fikir adamı, bir parça Don Kişot’tur, iyimserdir.”

Nazım’ın, “Don Kişot” adlı şiiri; “Ölümsüz Gençliğin Şovalyesi,” dizesiyle başlar ve “ellisinde uyup yüreğinde çarpan aklına / bir temmuz sabahı fethine çıktı / güzelin, doğrunun ve haklının” diye devam eder.. Güzelin, doğrunun ve haklının egemen olacağı idealine Don Kişotça inanan Nazım iyimserdir elbette.. “Güzel günler göreceğiz çocuklar” dizesiyle başlar mesela, “Nikbinlik / İyimserlik” adlı şiirine ve “Güneşli günler göreceğiz. / Motorları maviliklere süreceğiz, / Işıklı maviliklere,” diye devam eder.. Şair, “İnanın: güzel günler göreceğiz çocuklar” dizesiyle bitirir söz konusu şiirini..

İktisatçı Prof. Dr. İbrahim Öztürk, “Kapitalizmin bin bir yüzü ve sonuçları” adlı makalesinde, “bin bir yüzü var” dediği kapitalizmi; “kısa vadede kâr ve haz, uzun vadede acı ve yıkım getiren” şeklinde tanımlar ve ekler: “Öte yandan problem kapitalizmin batıp batmayacağı ile ilgili de değil. Zira bu düzen sayesinde batan insanlıktır.”

Tanilli Hoca, “Yaratıcı Aklın Sentezi” adlı kitabının önsöz ilk cümlesinde: “Dünyamız adaletsizliklerle dolu; peki insanların insanca yaşayacakları gerçekten adil ve barışçı bir dünya yaratamaz mıyız?” diye sorar.. Ve fakat “insanı insanların kurdu yapan” kapitalist düzen içinde insanlığın batmakta olduğu görülmesine karşın, kimi karamsar gerçekçiler; Tanilli Hoca’nın sorgulu düşüncesini bir ütopya olarak görür.. Ütopya da olsa, “insanı insanlara dost yapan” sevgi, barış, eşitlik özlü düşünceler, bir iyimserlik aşılar zihnimize ve taşır bir umudu gönlümüzde..

Ne kadar yaşamak istesek de Don Kişot misali Nazım’ın dizeleriyle “güzelin, doğrunun ve haklının” egemen olacağına yönelik rüyalarımızı, hayat gerçekler üzerinden devam eder tabiatıyla.. Kimileri gerçekler üzerinden sorgular rüyalarını, kimileri rüyalar üzerinden kurgular gerçekleri.. Son tahlilde “Güneş topla benim için” der mesela bir şiirinde Ülkü Tamer.. “Gönlünde olsun güneşin” der Cesar Flaischlen de..

Selam ve saygılar… ozdemirgurcan23@gmail.com

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here