Değerli okurlarım, gazetecilik bir haberi en doğru ve en kısa zamanda okurlarına ulaştırma mesleğidir. Bu arada yazı işleri ve muhabir kadrosu da güçlü olmalıdır.
Güçlü kadrodan söz ettim ya Oktay Ekşi başyazarımız olmuştu. Yanılmıyorsam daha sonraları milletvekili görevinde bulunmuştu. İyi bir yazardı ve siyasi konularda yazılar yazardı. Merhum Çetin Altan da yazıyordu ama gazeteye ortak mıydı değil miydi, kesin olarak bilmiyorum. Fakat üç ortakla samimiyeti bir hayli fazlaydı. En çok da merhum Feti Giray’la beraberdi, bol-bol şarap içerlerdi. Mezeleri de turptu.
Çoğu gerçek dünyaya intikal ettiler. Çetin Altan’ın da vefat ettiğini biliyorsunuz. İçimizde en genç olanımız sonradan kadroya giren Hasan Cemal oldu. Kendisi de kafa yapısı da sağlam bir arkadaştı. Onunla çalışmam mümkün olmadı. Öcal Uluç’la çalıştığını biliyorum.
Bir basın mensubu nelere dikkat etmelidir? Öncelikle okurlarına, mesleğine, elinde tuttuğu kaleme saygılı olmalıdır. Bunların hepsi de bilinen özellikler. Yeni yetmelere bile sorsanız aynı şeyleri söylerler. Belki fazlasını da… Bir de, ustalarımızın altını çizerek bizlere önerdiği gazeteciliğin olmazsa olmazlarından olan hususlar var. Söylersem belki faydası olur diye düşünüyorum.
*Herkesten saygı görebilmek öyle kolay bir hadise değildir. *Bu ulvi mesleği icra edenler sıradan insanlar değillerdir. *Basın mensubu yıllardır biriktirdiği itibarını bir anda sıfırlayamazlar, böyle bir lükse sahip değillerdir. *Basın mensupları, birbirini seven ve kollayan insanlardır. *Haber alma aşamasında, birbirine yan-yan bakmanın hiçbir esbab-ı harbiyesi olamaz, *Habercilik yarışından kopulamaz. Daha çabuk davranan o önemli haberi baskıya daha tez verir. Bunun için de kimsenin kimseye kızmaya, gücenmeye hakkı yoktur, etik davranmak şarttır.
*Başkaları bizleri kınayabilir, serzenişte bulunabilir, hatta bu işten anlamadığımızı da söyleyebilir. Öyle olsun, bizler birazcık dilimizi ısırmayı bileceğiz. *Bir basın mensubu haber yaparken bir başkasına haber olma hovardalığında bulunamaz. *Paylaşmayı bilmek bu mesleğin şanındandır. *Nezaket, zarafet, centilmenlik, hoşgörü, bağışlama, gerçekleri yansıtma inanın bu meslek için oluşmuştur. Aksini düşünmek mümkün değildir. *Sporda ve siyasette ayrı kutuplarda olsak bile yüzümüzden tebessümü eksik etmemeliyiz,
Sonuç olarak, Yazı için; edebiyattır, harflerin ahengidir, kalıcılıktır, hissetmektir, sanattır, genelde suçtur, savunmadır, kodes kararıdır ve de altıncı duyu organıdır deyip geçiştirebilirdim. Yazmak ise; okumaktır, düşünmektir, hikâyedir, makaledir, romandır, hayatın hem başlangıcı hem de sonudur deyip geçiştirebilirdim. Gazeteci de; haber toplayan ve bunu okurlarına ulaştıran kişidir deyip kesebilirdim. Görüyorsunuz ki, konu hiç de o kadar kolay ve basit değil. Yine de eksiklerimiz çok. Sürçülisan ettiysem af ola!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA