İskenderun Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, Gazeteci Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümünde bir basın açıklaması yaptı. İGC Yönetimi; “Araştırmacı Gazeteciliğin öncüsü meslektaşımız Uğur Mumcu’nun yokluğunu her yıl çok daha fazla hissediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Evinin önünde arabasına yerleştirilen bir bombayla öldürülen Mumcu cinayetinde, tetiği çekenlerin yakalansa bile onların arkasındaki güç odaklarının bulunmasının yolunun tıkandığına dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Çağdaş bir hukuk devleti için, halkın haber alma özgürlüğü için hizmet veren gazetecileri yönelik saldırıların ve cinayetlerin asıl tetikçileri hiçbir zaman bulunamıyor. Bu da gazetecilere yönelik saldırıların cesaretlendirilmesine neden oluyor. Uğur Mumcu’nun araştırmacı gazeteciliğine çok fazla ihtiyaç duyulan günleri yaşıyoruz.
Karanlık güçlere karşı çağdaş, özgür, demokratik bir Türkiye için mücadele eden, bu yolda canını veren Uğur Mumcu’yu ve öldürülen tüm meslektaşlarımızı sevgi ve saygıyla anıyoruz. Unutmayalım, unutturmayalım diyoruz!”
UĞUR MUMCU (1942-1993)
Aslen Ankaralı olan Uğur Mumcu,22 Ağustos 1942 yılında babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir’de, dört kardeşinin üçüncüsü olarak doğdu. Annesi Nadire Hanım, Babası Tapu Kadastro Memuru Hakkı Şinasi Bey’di. İlk ve ortaokulları Ankara da okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Bu hızlı yaşam Hukuk Fakültesinde de devam etti.1961 yılında başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni 1965 yılında tamamladı. Bir süre avukatlık yaptı, yabancı dil öğrenmek için İngiltere’ye gitti. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta’nın asistanı olarak çalıştı.
Yazmaya, üniversite öğrenciliği yıllarında Doğan Avcıoğlu’nun yönetimindeki Yön Dergisinde başlayan Uğur Mumcu, 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı “ordu uyanık olmalı” sözleriyle “orduya hakaret etmek” sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak” suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı. Uğur Mumcu bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkûm edildi. Fakat Yargıtay’ca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra, Mumcu askerliğini 1972-74 yılları arasında Ağrı’nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla “sakıncalı piyade eri” olarak tamamladı. Patnos’ta ağır koşullar altında askerliğini yaparken zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi. İlk yazıları 1962’den itibaren Yön, Türk Solu, Devrim, Ant, KIM v.b. dergilerinde yer alan Mumcu’nun 1968-69-70 yıllarında Akşam, Milliyet, Cumhuriyet gazetelerinde zaman-zaman çeşitli konularda inceleme yazıları da yayımladı.
Köşe yazarlığına 1974 yılında haftalık Yeni Ortam Dergisinde başladı. Daha sonra çalışmaya başladığı Ankara Ajansında 1975yılından itibaren Cumhuriyet’e de köşe yazıları yazdı.1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. Gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı.6 Kasım 1991’de İlhan Selçuk ve yaklaşık 80 Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat-3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesinde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7Mayıs 1992’de Cumhuriyet’e döndü. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu öldü.
ESERLERİ: Mobilya Dosyası(1975),Suçlular ve Güçlüler(1975), Sakıncalı Piyade(1977), Bir Pulsuz Dilekçe(1977), Büyüklerimiz(1978), Çıkmaz Sokak, Tüfek İcad Oldu, Silah Kaçakçılığı ve Terör(1981), Söz Meclisten İçeri, Liberal Çiftlik, Devrimci ve Demokrat, Aybar ile Söyleşi, İnkilap Mektupları, Rabıta, 12 Eylül Adaleti, Bir Uzun yürüyüş, Taritak-Siyaset-Ticaret-Kazım Karabekir Anlatıyor, 40’ların Cadı Kazanı, Kürt İslam Ayaklanması 1919-1925, Gazi Paşa’ya Suikast, Sakıncalı Piyade (Tiyatro) Söze Nereden Başlasam, Bu Düzen Böyle mi Gidecek? Bomba Davası ve İlaç Dosyası,Sakıncasız,Eğilmeden Bükülmeden,Kürt Dosyası.