Değerli okurlarım, yıllardan beri sizler için yazdığım makalelerde, yine sizlerin telefonlarınız, e-mailleriniz ve bazılarınızla ayaküstü bile olsa yaptığım sohbetler çok etkileyiciydi. Öneriler, ilginç konular ve hatta istediğiniz konuların başlıkları bile bir şekilde sizlere ait diyebilirim. Gönül isterdi ki, istediğiniz konular bu sütunlarda yayınlandığında ertesi günü elinize geçsin, tadını çıkararak okuyasınız. Ama bu koşullarda pek mümkün gözükmüyor. Abone olmak suretiyle bu dezavantaj, avantaja dönüşebilir.
Bütün spor dallarını ilgili federasyonlar yönetmiş ve günümüze kadar da birisi çıkıp“kaşınızın üstünde gözünüz var” dememiş. Yani yetkililer müdahale etme gereği duymamışlardır. Futbol öyle değil. O bir itici güç, O bir marşandiz, Başlı başına ekol! Bir sektör, Bir sanat, Bir meslek dalı! Şan, şöhret, para… Bildiğiniz gibi bu saydıklarım sadece futbol için geçerlidir. Basketbolda NBA gibi önemli lig var ama ismini kaç kişi bilir.
Futbolun dışındaki federasyonlara yapılan komik yardım, mikro bütçe nedeniyle fazla ciddiye alan olmadı. Eti ne budu ne gibilerinden! Eğer dişe dokunur bir halleri olsa bakın onlar (anladınız) nasıl çörekleniyor. Bundan kimse kuşku duymasın, kuşkusu olmasın.
Futbol tesisleriyle, kapitaliyle, tesisleriyle çok cazip bir sektör konumunda ve onu mıncıklayanlar doğal olarak da çok olacak. Bu işi bilenler çok fazla ülkemizde. Hal böyle olunca da, büyüklerimiz düşünmüşler taşınmışlar ve futbolun özerk olmasına karar vermişler. Özerk olunca kimse müdahale edemez ve ayranlarını kendileri içer diye düşünmüşler. Ayran dedik de, çağrışım yaptı… Birisi oltasını denize atmış kısmetini bekliyormuş. Yaklaşıp sormuşlar:
“…-Rast gele, işler iyi gidiyor mu?” “-Sağ olun, bekliyoruz işe…” “-Balığım yanında ne içmeyi düşünüyorsunuz?” “-Balığın yanında milli içeceğimiz ayran var. Anamız nenemiz de onu içerek büyümüşler…”
Futbol özerk oldu, hür iradesini kullanıyor, kendi işini kendi yapıyor ama balıkla ayran yan yana olmaz. Burada balık mundar olurda ondan… Futbol federasyonu çok iyi özerkleşti, hem öylesine iyi özerkleşti ki, altından girip üstünden çıkıyor. Her tarafında buram-buram fasulye kokuyor. Kebap dürümünün yanında ayranı kaldırın bakalım, geriye ne kalır? Ayranı alabilen var, alamayan var. Onun için de ayranı aldığında sağına soluna bakmadan doğru evinize gidip orada içeceksiniz. Etrafta çoluk çocuk var. Kötü örnek olmaya gerek var mı? Ah bu millet ah…
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA
Yılı tam hatırlamıyorum, tahminen 40 yıl önceydi. İddalı İskenderun Spor Antakya Spor karşılaşması. Maç bitimi stadyon dışında kavgalar, koşuşmalar. Ben olaylara karışmadığım için normal yürürken bir polis ayaklarıma jop ile vurarak o gün yaşadığı stresin intikamını benden almış oldu. Yaş 12 ve o gün fotbol terörü kurbanı oldum. Netice: futbol izlemek için bir daha asla stadyuma gitmemek! Bu sözümü 50 yıl boyunca tuttum ve hala tutuyorum. Bu olaydan dolayı futbol hayranlığım çok azaldı ve sadece çok önemli milli maçları ekrandan izleme ile devam etti.
Günümüzde futbol daha da çifkefleşti ve sportif olmaktan çıktı. Para, para, para! Profesyonel futbolda artık her şey para için dönüyor! Futbol ticarete dönüştü ve bir kumar aleti haline geldi. Bu gidişat hiç iyi değil.
Bence, futbol spor olarak kalmalı ve insanlar arasında kardeşliği güçlendirmek için kullanılmalı.
Saygılar.