Değerli okurlarım, konumuz her daim geçerli olacak bir konudur. Herhangi bir konuda, akıl-mantık varsa, bu özellikler ağırlıktaysa, taşlar yerine oturmuştur. Çarklar istikrarlı bir biçimde çalışır, yaptığımız işlerde mantık konusuna fazla yer vermeyiz. Bunu bir angarya olarak kabul ederiz.
Örneğin, ünlü ve klâs bir futbolcuyu milli takıma davet etmek kadar doğal bir hadise olmaz. Fakat bu oyuncu sakatsa ve ya sakatlığı devam ediyorsa, yine de milli takımda oynatmaya kalkarız. Bu işte mantık var mıdır? 2. Lig’de başarılı olmuş, güzel futbol oynayan bir futbolcuyu, hemen milli takıma davet ederiz. Peki, bu işte mantık var mıdır? Bu sporcu basamak-basamak çıkacak, geride bıraktığı her basamakta tecrübe kazanacak ve ondan sonra milli takımda faydalı işler yapabilecek.
Bunu şöyle de ifade edebiliriz; evimizin içini temizlemeden, kapının önünü temizlemeye kalkarsak, bunun adı temizlik olur mu? Ya da, bir çırpıda ülkemizdeki on vilayetin ismini sayamayan, Amerika’daki otuz eyaletin ismini sayabiliyor. O eyaletlerden bize ne, bilemezsek kaybımız ne olur?
Bakınız, Milli Eğitim’in -eskiden adı Maarif’ti- yanlışları bizleri hangi çıkmazlara, hangi labirentlere sürüklüyor. Ülkemizin tabiat şartlarını, nehirlerini, göllerini ve özellikle dağlarını karış-karış bilmemiz gerekmez mi? Bu olmazsa olmazları ciddiye almayan yetkililer, başımıza çorap örmüş oluyorlar.
Sporda yapılan yanlışları “Sonunda Ölüm Yoktur” diye geçiştiriyoruz. İhmaller sonucu gelen kazalarda (kömür ocaklarında, trafik kazlarında, malzeme yolsuzluğu yapılan inşaatların çökmesinde) “Takdiri İlahi” deyip geçiştirirsek, bunun sonu neye varır.
Üstüne üstlük, dağlarımızı tanımıyoruz ve evlatlarımız oralarda şehit oluyorlar. Cumhuriyetle idare edilen ülkelerde terör denilen hadise olabilir mi?
Arada bir duyuyoruz: Kanun Devleti, Polis Devleti! Böyle ülkelerde tamamen korku hâkimdir, oradaki insanlar yaşıyormuş gibi gözükürler ama aslına bakarsanız o insanlar yaşamıyorlar.
Herhangi bir yerde ya da yapılan her hangi bir işte mantık hâkim değil ise inanın oralardan, o işlerden köy de olmaz, kasaba da!
Şampiyonalarda maçları izlerken ekrana aval-aval bakıyorum. Hangi tarafı tutsam da, müsabakalar bana ilginç gelse diye düşünüyorum. “Neden öyle” demeye gerek dahi duymuyorum. Benim ülkem bu büyük organizasyonlarda olmadığı için, zevk aldığımı söyleyemem. Eminim bütün Türk insanı da benim gibi düşünüyordur.
Öncelikle bir şeyi hak etmek gerekiyor. Türk milli takımı bu turnuvalara, çoğu zaman iştirak etmeyi hak edemiyor ki. Eleme maçlarında dökülürsen, umut ve güven veremezsin.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA