Futbolun Karizması (5)

0
34

Değerli okurlarım, futbolun bir sanat olduğu ve en önemli bir meslek olduğu da su götürmez bir hakikat. Aksi iddia edilmedikçe bu konuya tekrar girmenin de bir eshabı harbiyyesi olmaz. Karizmasıyla da taçlanıyor bu ayak oyunu.

Sanat diyoruz, meslek diyoruz ve bu sporu icra edenler de futbolcular değil mi? En mütevazi futbolcuların bile kullandıkları araba kimde var? Onlarında karizmasından geçilmiyor, havalarından yanlarına bile yaklaşılmıyor, selamı bile çok görüyorlar. Bu işin nemasını da onlar rahatlıkla topluyorlar, gözümüz yok.

Peki, en önemli sanatı, nemasını topladığı halde köstekleyenler yok mu? Bu uğraşa gerekli değeri vermeyenler bulunmuyor mu, toz mu, duman mı oldular?… O zaman bu konuya aklı başında edebi bir biçimde girelim diyorum, ne dersiniz?

…Camdan dışarı yani ormana baktığımda neler görmüyorum ki! Bir de, Arş-ı Alaya bakalım. Orada da göremediğimiz ama tahmin etmeye çalıştığımız öylesine muhteşem olaylar var ki onları anlatmaya sözcük bulamazsınız.

Kendi adıma konuşuyorum. Öylesine müthiş bir hava var ki dışarıda; bir yere kapanıp elimdeki kâğıtlara güzel şeyler yazmamı öğütlüyor şu anda yukarıdaki bulutlar. İşte o gri renkli bulutların semada eksilmediği bugünlerde, gökyüzü ağlayıp durdukça ve de toprak ana da “AÇIM” diye bağırdıkça, insan kâğıdını kalemini yanına alıp gördüklerini yazmak istiyor hem de kalem kâğıt tükeninceye kadar.

Şu anda hissetmediğimiz yağmur ve soğuk öyle güzel geliyor ki yazmak isteyenlere ve de kafanda iyiyse, kim tutar seni… Sonunda yine sanat var ve o her şeyin altından çıkmıyor mu? Geçmişten günümüze gelmiş ve kalmış en kalıcı miras; sanat eserleri, tablolar, besteler, yazınlar el işi ve göz nuru. İşte bu eserlere kalp gözüyle bakıldığında neler görmez ki, bir şiir için neler verilmez ki? İşte bu nedenlerle sanatta, sanatçı da tartışılmaz…

Biraz da karizmaya bakalım artık, değil mi? Futbolun yani bu ayak oyununun karizmasına kimseler bir şey demiyor da, bunu icat edenler biraz tadını kaçırıyorlar. Yani yetme futbolcular sanki anarlından artist olarak dünyaya gelmişler. Elinle şöyle bir dokun, hemen balıklama yere atıyor kendini ve onunla da yetinmiyor, başlıyor kıvranmaya. Yıllardır kesmedikleri sakallar mı, vücutlarının muhtelif yerlerindeki dövmelerden mi söz etsem, bilemiyorum.

Afrikalılarda, bizimkilerde aynen öyle! O sakallı topçuları camiye götür, eminim hoca-imam sanırlar. Önlerine bir mendil koy, herkes sadaka verir. Acaba diyorum, paraları mı yok, aileleri mi izin vermiyor böyle olmalarına. Fakat samimi olarak bir aynaya baksalar neler götürürler neler. Aynaya bakmak yürek ister ve muhtemelen onun için öyle kalıyorlar. Söylemekte yarar var ki; artistlikten söz ettim ya. Hakem yutarsa öyle can yanıyor ki anlatılamaz. Maçtan sonra yine hakemler suçlu. Artistler hiç suçlu olur mu?

Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here