Değerli okurlarım, marketlerde yağ, şeker, irmik almak dururken, atalarımız “SABIRLA KORUK HELVA OLUR” buyurmuşlar. Sabır o kadar tatlı ki, ekşi olan bir meyveyi tatlandırıyor. Zaten, burada söz konusu olan, altı çizilen “SABIR”dır. Demek ki önce sabırlı olacağız ve daha sonra her şey istediğimiz gibi olmasa bile, yoluna girer.
Bir süre nohuttan ve kömürden söz etmeyeceğim. 15 Temmuz o insanları nasıl etkiledi. Umarım olumlu yönde etkilemiştir ve olumlu yaklaşımları sabırla bekleyenler de mutlu olmuşlardır. Konumuza dönelim…
Ülkemizde görev yapan yerli teknik direktörlerin güvencesi yoktur. Asgari ücretlerde olduğu gibi… Hakkını yemeyelim, şimdilerde biraz farklı. Ellerinde sihirli değnek varmış gibi, yabancı hocalara dört elle sarılıyoruz. Hatta sonuna kadar sabrediyoruz. “Ya göl mayayı tutarsa” misali!
Bizimkilere gelince; göl mayayı tutarsa baş tacı edilir, aksi halde sezon bitmeden istifaya zorlanır. Tazminat falan hak getire! Sabırsız olduğumuz su götürmez bir gerçek, bu tamamda neden sabırsız? Bu sabırsızlık nereden kaynaklanıyor? Biraz da bu yönü ile değerlendirelim. Son 10-15 yılı harmanlayarak gündeminize getirmek istiyorum.
Ne yaparsak yapalım bu krizi, yani zamanlı zamansız teknik direktör değiştirmeyi bir türlü yörüngesine oturtamadık, başarı sağlayamadık. Aynı zamanda, millet olarak da sabırsız bir yapıya sahibiz. Gerçekçi olmamız gerekirse; yıldız futbolcu olmak, iyi bir teknik direktör olunacağı anlamına gelmez. Ülkemizde bazı kulüplerimiz futbolu bırakan yıldız oyuncularına ahde-vefa babında futbol takımlarını emanet etmektedirler. Bunun anormal bir tarafı olmakla beraber, o emekli sporcunun teknik adamlık kariyerine bakmak ve kararı ona göre vermek gerekmez mi? İşte bütün mesele burada!
Futbolculuk başkadır, teknik adamlık başkadır. Şunu da hemen ilave etmek istiyorum. Teknik direktörlüğe getirilen zamanın yıldız futbolcusunun amacı futboldan kopmamaktır. Başarısızlığı halinde ki genel de öyle oluyor. Onun özel yaşamı, psikolojisi alt üst olduğu gibi, futbolculuk kariyeri de tartışılır hale geliyor.
Kabiliyetli ve bir çıkış yakalayan oyuncuların fazla olması takımın lehinedir. Onların sakatlandığında ya da cezalı duruma düştüğünde yerine bir başkası monte edilebilir ama yıldız oyuncuları aynı olumsuzluğa duçar olduğunda puan kayıpları kaçınılmaz olur. Teknik direktörler en azından bu gibi hadiseleri göz ardı edemezler. Tabi yaptıkları işte başarılı olmak istiyorlarsa!
Futbolcuya göre sistem yaratılmaz, sisteme göre oyuncu olur. Uyguladığı sistemde başarılı olamayan teknik adamlar derhal sistemini değiştirmelidir. Aksi halde, “Biz hocamızın arkasındayız” diyenler homurdanmaya başlar.
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA