Değerli Okurlarım, futbolla tanıştığım günlerden bu yana bu “ayak oyunu” hakkında o kadar değişik ifadeler duydum ki, inanın saymakla bitmez. Daha sonraları meşin yuvarlağa biçimli vurmaya başladığımda, büyüklerimizden daha değişik ifadeler duymaya başladım.
Futbolun adaletine zarar vermeden ve konumuzla ilgili önemli bir anımı sunmak istiyorum. Anıları tekrar yaşamak olağanüstü bir hadise, bana göre…
Gençlerbirliği’nde futbol oynadığım yıllarda, Hacettepe ile lig maçına çıkmıştık. Aynı mahallede oturduğumuz Halis Ağabey Hacettepe futbol takımında santrforuydu. Hocam rahmetli Yüksel Doğanay, bana defansın göbeğinde görev yapmamı istemişti. Yani komşum Halis Ağabeyi markajda tutacaktım. Çimen saha ne gezer, hak getire. Her taraf toprak, ufak tefek yerler tabi çim. O nedenle futbol genel olarak hep havadan oynanıyor.
Halis Ağabey merhum 1.78, ben ise 1.90. Hiç havadan geçit verir miyim? Bir pozisyonda çamurdan ayağı kaydı ve yere düşerken rahmetliye omzumla dokunmuş ve dengesini bozmuştum. Boşta kalan top bana çarptı, kalecimiz kontrpiyede kaldı. Top kaleye doğru giderken falso aldı ve auta çıktı.
Maçtan sonra rahmetli elini omzuma atarak şöyle serzenişte bulundu: “…Ya Öcal, şu futbolun adaleti yok ya… Top da yuvarlak, üstelik de hakemler taraf tutuyor, talih ise bize hiç gülmüyor…” Epeyce gülmüştük! Onların hepsini, şükranla, rahmetle ve de saygıyla anıyorum. Hepsi de güzel insanlardı. Bizim için ne derler bilemiyorum.
Evet, ağabeylerimizden son olarak bunları duymuştum ama bu ifadeler halen geçerli. Yani şimdi de aynı şeyleri söyleyip duruyorlar. Neymiş efendim ‘Futbolun Adaleti Yok. Top Yuvarlak! Şans Yanımızda Olmuyor…’ falan. Oysa bu müthiş spor “Fair” olsa adil kalsa diye uğraşır dururduk birçoğumuz. Onca emek, onca rekabet, şu kadar para, bu kadar hırs, orta yerde tarumar olurken ille de adalet isteriz.
Şunlar bile yapılsa; gördüğümüz dağlara, yüksek tepelere “Fair Play” yazsak da yine bu “TEPEKLÜME”nin önüne geçemeyiz. Şu ana kadar geçilemediği gibi. Çünkü herkes egoist, sadece kendini düşünüyor. Rahatlamak için birilerini karalamak peşinde. Hiçbir şey bulamazlarsa “zemin iyi değildi” derler ya da diyoruz.
Diğer taraftan, futbolun durarak oynanmayacağı gerçeğinden yola çıkarak, oyunun hızı kesinlikle durmaz, müsabakanın ritmi yavaşlamaz, şovun perdesi alabildiğine genişler. Asıl gerçek nedir biliyor musunuz? Hiç kimse adalet istemez, kazanmak ister. Her şeyde kendine adil olunsun ister. Şu anda en kıdemli bir politikacı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı da yapmıştı. Futbol Milli Takımımızın başarısızlığı meclise kadar gelmişti. Nasıl çözüm bulunur diye. O politikacı “Meclis Kararıyla Gol Attıramayız” demişti. Sporun siyasi olmadığını söylemeye çalışmıştı. Kasımpaşalıyla farkı işte bu!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA