Değerli Okurlarım, ilginç bir milletiz doğrusu. Yürüyüş konusu gündem oluşturabilir ama aradan şu kadar zaman geçmesine rağmen şu tükürük konusu ve başparmak ile şahadet parmağı uçlarının birbirine deyip ortaya çıkan dairenin ne anlama geldiğini soran sorana. Tükürük konusunda ayrıntıya girdiğimi düşünüyorum ama o dairesel işaretin ne anlama geldiği konusunda bir fikrim yok.
Tükürük konusunda daha fazla bilgi sahibi olabilmek için, iki doktor yeğenime sordum ve aldığım yanıt hiç de fena değil. Aynen şunları söylediler; “Tükürük, tükürüktür ve ceza-i müeyyidesi yoktur” dediler. Yetkili ağızlardan duyduklarım beni oldukça rahatlattı. Bütün bunlara rağmen, kim ne söylerse söylesin, güneş balçıkla sıvanamayacağı gibi, burada da kamufle edilemeyecek kadar bariz bir gerçek var. Halisin kâhyası ile sınırlı kalmayıp, bana göre milyonlarca insanı kapsamına almaktadır.
Efendim, bu tükürme olayı sadece ülkemizde olmuyor ki. Dünyanın her tarafında oluyor. Sporcular şapur şupur birbirine tükürüyorlar. Demek ki hakemler görmezden geliyorlar. Haklılar, her şey görülmez tabi. Herkes birbirine tükürecek olursa çevremiz tükürükten geçilmez olur. Bu defa da ayıkla pirincin taşını. Adam basıyor tekmeyi, rakibine sezonu kapattırıyor ve aldığı ceza iki maçlık. Demek ki tükürmek daha önemli ki, dört maç, hatta yedi maça kadar ceza verilebiliyor. Disiplin kurulu bu cezayı 2-3 maça indirebiliyor.
Peki, bu tükürme eylemini gerçekleştiren futbolcuyu savunan yöneticilere, taraflı basına ne demeli? Neden gerçekleri savunmuyorlar? Hal böyle olunca, hakemlerin onurunu gururunu kim savunacak, koruyacak? Hakemlerimiz savunmasız olurlarsa müsabakalardaki performansları nasıl olur? Bu soruların yanıtını kimse veremiyor…
Ne istiyorlar? Futbolcumuz tükürsün, o halkalı işareti yapsın ama ceza almasın ve başka maçlara da aynı minval üzere hazırlıklı olsun. Balık baştan kokuyor adeta… Kasımpaşalı dostum diyor ki; “…Herkesin göreceği şekilde namazını kıl, ayetlerle alay et, ondan sonra ne yaparsan yap, mubahtır…” Aynen böyle söylüyor Kasımpaşalı. Delikanlı insanları severim haklı olarak.
Düşünebiliyor musunuz, posta koymadığı kimse yok. Onun hareketlerini şakayla karışık mazur göstermeye çalışan çiçekli bir dostu var. Bir defasında şöyle bir savunma yapmıştı…
“…Zamanında futbol oynadığı için, o nedenle şimdilerde yan-yan yürüyor, futbol oynamasaydı normal yürüyecekti…” Kılavuzu karga olanın falan…
O Kasımpaşalı dostum, geçenlerde hızını alamadı ve gül gibi cumhurbaşkanının yanında “Densizlik etme, cübbeni çıkar da gel erkeksen” diyerek yine gündem oluşturdu. Hatırlayacaksınız Türkiye Barolar Birliği Başkanı konuşmasını biraz uzatmış galiba. Kasımpaşalı haklı. Cübbeyi giyince fazla mı konuşmak gerekir? Vaktin dolduysa, cümleni bile yarım bırakacaksın, herkesin işi gücü yapacağı kutular var. Zaman önemlidir, konuşmalar uzatılmamalı. Kasımpaşalı arkadaşın sonuna kadar haklı neme lazım…
Oysa yönetenler sabırlı, müşfik ve babacan olmalı. Bira içip ahlaksız olmayın dememeli. Kucaklayıcı olmalı, affetmeyi bilmeli. İçinde Allah korkusu bulunmalı. Bunları kim için söylüyordum? Yaşlanıyoruz galiba!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA