Değerli okurlarım, bu kabadayılarla futbol takımlarının ne denli bir bağlantıları olduğu kesin olarak bilinmese de bazı yaklaşımlar “İlgili Olduğu” izlenimini vermektedir. Sözü buraya getirmişken sizleri yarım asır gerilere götürmek istiyorum. Sizlere bazı ön bilgiler sunarken, bizim de anılarımız tazelenmiş olur.
Büyük takımlarımızın ve şehir takımlarımızın bildiğiniz gibi taraftar gurupları vardır. Bunların görevi sporseverleri coşturmak, tezahürata yöneltmektir. İşler istenildiği gibi gittiğinde bunlardan efendisi yoktur. Eğer rakip ağır basıyorsa bunlar birer militandır ve taraflı tarafsız sporseverleri kaba kuvvetle tezahürata yöneltmeye çalışırlar. Bu yapılanlar da kabadayılığı çağrıştırır ama sizlere uzun yıllar önceki kabadayılıktan küçük bir paragraf düşmek istiyorum.
Büyük şehirlerde semt kabadayıları vardır. Sanırsınız ki adaleti, müsavatı onlar temsil ediyor. Fakirlere yardım etmek, büyüklerin yanında ceketinin önünü ilikleyip konuşmak, otur denmeyince oturmamak onlarda mevcut. Bu kabadayılar maçlara etkinliklere fazlaca katılmazlar. Hasbelkader iki kabadayı bir yerlerde karşılaştıkları zaman çok saygın bir durum ortaya çıkar. N’olur diyeceksiniz biliyorum…
O iki kabadayı hemen ceketlerinin önünü iliklerler. Yaşça küçük olan büyük olanın elini öpmeye eğilir. Yaşça büyük olan buna katiyen izin vermez. Bir birlerine iltifat ederler. Yaşça büyük olanı şu sözleri çok söyler… “Tamam ciğerim, gözlerinden öperim…” Birbirinin nasırına basmadıkları sürece işler böyle devam eder gider. Uzun yıllar önce ve önemli bir futbol maçına birkaç gün kala şöyle bir konuşmaya tanık olmuştum.
O semt futbol takımının kaptanını, semt kabadayısının huzuruna getirdiler. Huzura gelen futbolcuda renk limon… Başına ne geleceğini bilmiyor. Kabadayı takım kaptanına şunları söyledi; “-Bak yeğenim, bu maçı mutlaka almalısınız…” Şimdi, diyeceksiniz ki, bundan güzel söz mü olur, ne var yani? O güzel denilen sözleri sizler beden duydunuz ama ben bu sizleri kabadayının ağzından işittim. Aslında şunları söylemeye çalıştı; “-Bu maçı kazanamazsanız, başınıza neler gelir siz düşünün…”
Yenilgilerle küme de düşülür, şampiyonluk da kaçabilir. Futbolun içinde her şey var. Öncelikle bunu kabullenmek şart! Şimdilerde kabadayılık belki yok ama tescil edilmiş gibi taraftar gururları mevcut. Kulüp, onların istediği kadar bilet vermesinler bakalım neler oluyor. Bu anlattıklarım taraftar zafiyeti. Nasıl düzelir, nasıl daha faydalı hale getirirler bilemiyorum. Taraftar grubuyla karşı karşıya gelmek kolay bir hadise olmasa gerek. Stada ücretsiz girerler. Gereksiz yere olay çıkarırlar. Kulüpten satmak için bilet isterler. Doğrusu bu iş gerçekten zor! Hoş tutsan bir türlü, dışlasan başka türlü!
Mutlu olun, mutlu kalın… SAYGILARIMLA